Türkçe’nin en büyük şairlerinden biri olarak kabul edilen Nazım Hikmet Ran’ın sürgünde hayatını kaybetmesinin üzerinden 56 yıl geçti. Dostları ve sevenleri 3 Haziran 1963’te Moskova’da yaşama veda eden Nazım Hikmet’i mezarı başında andı. 1938’te girdiği cezaevinden 1950 yılında çıkan Nazım Hikmet, 1951 yılında gönderildiği sürgünde ‘vatan haini’ olduğu iddia edilerek Bakanlar Kurulu kararıyla vatandaşlıktan çıkarılmıştı. 2009 yılında verilen kararla Hikmet, 58 yıl aradan sonra yine bir Bakanlar Kurulu kararıyla resmen Türkiye vatandaşı oldu.
Güneşi içenlerin türküsü
Bu bir türkü:- toprak çanaklarda güneşi içenlerin türküsü!
Bu bir örgü:- alev bir saç örgüsü! kıvranıyor; kanlı; kızıl bir meş’ale gibi yanıyor esmer alınlarında bakır ayakları çıplak kahramanların!
Ben de gördüm o kahramanları, ben de sardım o örgüyü, ben de onlarla güneşe giden köprüden geçtim!
Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi.
Ben de söyledim o türküyü!
Yüreğimiz topraktan aldı hızını;
altın yeleli aslanların ağzını yırtarak gerindik!
Sıçradık; şimşekli rüzgara bindik!.
Kayalardan kayalarla kopan kartallar çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını.
Alev bilekli süvariler kamçılıyor şaha kalkan atlarını!
Akın var akın,
güneşe akın!
Güneşi zaptedeceğiz güneşin zaptı yakın!
Kaynak: YENİ YAŞAM
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()