Pandemi şartlarının iyiden iyiye ağırlaşmaya başladığı dönemde 7 Eylül tarihinde tazminatsız ve bildirimsiz olarak Tur Assist tarafından işten atılan Mesut Toprak, şirketin İstanbul’daki genel merkezi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.
Kod-29 ile işten atıldığını belirten Toprak, “Kod 29 ya da 29 numaralı işten çıkış kodu, İş Kanununa göre ‘ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller’ sergileyenlerin iş akitlerinin işveren tarafından tek taraflı olarak feshedilmesiyle ilgili bir hüküm. Çalıştığım süre boyunca, ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı hiçbir davranışım olmamıştır. Buna rağmen işten atılmama bu gerekçe gösterildi” diye belirtti.
“Tur Assist yasaları keyfi şekilde kullandı”
Koronavirüs salgını nedeniyle işten çıkarmaların yasaklandığını ve bu nedenle Tur Assist’in yasaları keyfi şekilde kullanarak kod-29’dan işten çıkarma işlemi yaptığını belirten Toprak sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çalışanı kod 29 ile haksız yere işten atmak, onu ve ailesini açlığa ve yokluğa mahkum etmektir”
Bu haksız durumu düzeltmek ve hakkım olanı alabilmek için mahkemeye başvurduğunu belirten Toprak, şirketin bu tutumunun çalışanları ve ailesini açlığa ve yokluğa itmek olduğunu belirterek, “İlkokul çağında bir kız babası olarak tüm bu olanların bir değerlendirmesini yaptım ve Tur Assist’in bize yaşattığı mağduriyeti giderebilmek adına, uzlaşı sağlamak amacıyla Tur Assist genel müdürü Nevra Yener’e bir e-posta gönderdim. Ancak kendisi bu tavrımı tehdit ve şantaj olarak adlandırdı ve hemen ertesi gün elimize ulaşan bir ihtarname ile cevap verdi” dedi.
“Şirketten haksız bir menfaat elde etmek için şirketi karalama kampanyası başlatmışım”
İhtarnamenin içeriğine de değinen Toprak şöyle devam etti:
“Tur Assist pandemi dönemiyle birlikte çalışma koşullarını ağırlaştırdı”
Tur Assist’in pandemi döneminde evden çalışmayla birlikte çalışma koşullarını daha da ağırlaştırdığına dikkat çeken Toprak şirketteki ağır çalışma koşullarını da şöyle açıkladı:
Bundan başka sağlık raporlarımızı işlerine geldiği gibi işliyorlar veya iptal ediyorlar. Bunu işçinin kusuru kabul edip belli bir süre sonra raporlu günleri devamsızlık olarak göstererek işçinin performans karnesine eksi not olarak yansıtıyorlardı. Dahası hükümetçe belirlenen asgari ücret zammını da maaşımızda göremiyoruz, %3 gibi belirledikleri daha düşük bir oranla zam yapıp ‘seni çalıştırdığımıza şükret’ diye işçiden minnet bekliyorlar. Bütün bunların yanında kod 29’un keyfi kullanımıyla iş ahlakına aykırı fiillerine bir yenisini eklemişlerdir.
Toprak sözlerinin devamında “İşçi sınıfının başındaki kod 29, madde 25/2 belası büyüyor. Ücretsiz izin uygulaması kalıcılaşırken, belirli süreli iş sözleşmeleri yaygınlaşırken, emeklilik hakkı kaldırılırken ve kıdem tazminatı gaspı söz konusu iken hiçbir yükümlülük altına girmeden tazminatsız işten atmaların yöntemleri arasında da bu madde işverenin, firmaların, sermayenin silahı olarak öne çıkıyor”diye belirtti.
“Kod 29 firmaların silahı haline gelmiş ucu açık bir hükümdür”
Kod 29’un firmaların silahı haline gelmiş ucu açık bir hüküm olduğuna değinen Toprak sözlerini şöyle sonlandırdı:
Patronlar işçiyi seçeneksiz olarak mahkeme kapısına yolluyor. Mahkeme demek aylara, yıllara uzayabilecek bir süreç. Bu süreçte işsizlik maaşı, tazminat olmadan ve boynunuzda bir kod 29 damgası ile yaşamaya çalışmak zorundasınız. Evet, kod 29 damgalayıcıdır.
Bu damgayla baş etmenin yolu, mahkeme mahkeme değil, fabrika fabrika işçi direnişinin ve politik kitle grevinin saflarını dizmek için dolaşmaktır. Tek bir işçiyi bile yalnız bırakmak yok.
Kaynak: Sendika.Org