Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’ne aynı zamanda başlayan beş asistandan dördü istifa etti, biri de başka bir kamu hastanesine yatay geçiş yaptı.

Nöbetler, uzun mesai saatleri, kötü çalışma koşuları, yeterli eğitim alamama ve ‘mobbing’in yıldırdığı genç insanlar, hayallerini ve yaklaşık bir buçuk yıldır aldıkları uzmanlık eğitimlerini feda etmek zorunda kaldı.

Asistan hekimler, “Bizim neşemizi, gençliğimizi, umutlarımızı, geleceğimiz, gözümüzdeki ışığı çaldılar” dedi.

‘Normalleşen gerçeklere dur diyin!’

Yaşları 25-30 arasında değişen, Simay Özden, Cemre Sevenler, Senanur Dinç, Betül Nalan Köseoğlu, yaşamlarını çekilmez hale getiren koşullara isyan etti ve birer birer istifalarını sundu.

Sosyal medya hesabı üzerinden duygularını paylaşan asistan hekimlerden Simay Özden’in anlattıkları aslında hemen hemen bütün eğitim kliniklerinde yaşananları da özetliyor.

Özden duygularını şöyle yazıya döktü: “Nisan 2020’de, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde, kadın hastalıkları ve doğum hekimi olmak amacıyla eşkıdemlilerimle çıktığımız yolculuğu, nihayet hep birlikte sonlandırdık. Benzer heyecan ve hayallerle başladık ama emeğinin karşılığını alamamak, kesintisiz 36 saatlik nöbetler, ayda 400 saati bulan çalışma koşulları, pandeminin sadece çömezlerin üzerine binen yükü, hocalarımızın hayal kırıklığı yaratan yaklaşımları, işler ‘bir şekilde’ yürüdüğü taktirde eğitim hakkımızın hiçe sayılıyor oluşu, asistan hekimlerin birer birer yurtdışına kaçtığı, intihar ettiği, trafik kazalarında tükenmişlik nedeniyle öldüğü bir ülkede bize sahip çıkmayacak olan nice devlet büyüklerimiz ve hepsinden daha da üzücüsü akranlarımız, meslektaşlarımız tarafından maruz kaldığımız mobbing…. Birimiz daha nöbet çıkışı ölmeden, normalleşen bu gerçeklere dur diyecek birileri olur umuyorum. Bizden bu kadar.”

‘Umutlarımızı, gözümüzdeki ışığı aldılar’

Asistan hekimlerden, Cemre Sevenler ise şunları kaydetti: “Bizler umut dolu, işini önemseyen ve hakkıyla yapmak için gayret gösteren, 36 saat nöbet zulmüne rağmen güler yüzlü, neşeli, kibar olmaya çalışan ve en önemli hastalarına değer veren, umursayan hekimler olarak çıktık bu yola. Bizim neşemizi, gençliğimizi, umutlarımızı, geleceğimiz, gözümüzdeki ışığı bu düzen ve onun destekçileri çaldı. Bu karanlık günlerden çıkmamız için, kaybettiğiniz insanlığınızı bulmanız dileğiyle, bizden bu kadar.”

Çalışma şartları hep kötüye gitti

Asistan hekim Senanur Dinç de sosyal medyadan, tıp fakültesini kazanma sebebi olan kadın hastalıkları ve doğum uzmanlığından istifa etmenin çok zor olduğunu belirterek, yaşadıklarını paylaştı: “Şu an tekrar ne olabilirim gerçekten bilmiyorum. Çünkü ben kendimi hiç başka yerde görmedim. Bu süreçte çok zor günler geçirdim. Çalışma şartları iyiye gidebilecekten hep kötüye gitti. Herkesin ağzında, ‘Siz ne yaşadınız ki, biz çok daha kötülerini yaşadık.’Belki yaşamışsınızdır evet ama bu bizim de yaşamız gerektiği anlamına gelmedi hiçbir zaman. Bunu anlamadı kimse.

Koşullar iyileştirilmedi, 36 saatten fazla tutulan nöbetler, sırf 10 nöbetten aşağıya tutmayalım diye 3’er kişi tutturulan nöbetler, belirsiz çıkış saatleri, ‘Cerrahi asistanlığı böyledir, dayanamıyorsan yazmayacaktın’ söylemleri… Gerçekten bu süreçte benden o kadar fazla şey gitti ve ben çok yoruldum. Bilmiyorum bundan sona ne olacağım ve ne olacak. Ama şunu biliyorum ki 36 saat insani değil. Ve eğer insanlar birbirine mobbing uygulamazsa eğer çok daha katlanılabilir olur.”

Maaşlarını geri ödeyecekler

Öte yandan, tıpta uzmanlık eğitimi alan asistan hekimler için üç ayrı tip kadro bulunuyor. İlki Sağlık Bakanlığı adına tıp fakültesinde açılan kadrolar. İkinci tip, yine sağlık bakanlığının araştırma ve eğitim ile şehir hastanelerindeki asistan hekim kadroları. Üçüncü tip kadroyu ise YÖK, bağlı üniversitelerin tıp fakültelerine veriyor.

İlk iki kadrodan eğitim gören asistan hekimler 657 sayılı devlet memurları kanununu tabi oluyor. Bakanlığın tıp fakültesindeki kadrolarından istifa edilmesi halinde, asistanlık boyunca alınan maaşın geri ödenmesi gerekiyor. İstifa eden asistanlardan bu kadroda olanlar, bugüne dek aldıkları yaklaşık 120-150 bin lirayı devlete geri ödeyecek.

Kaynak: DİKEN – MESUDE ERŞAN

  • Hakkımızda
  • Künye

 

Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…