
Sakarya Hendek’teki havai fişek fabrikasının 3 Temmuz 2020 tarihinde patlaması sonucu yedi işçinin hayatını kaybettiği ve 128 kişinin yaralandığı patlamaya ilişkin davanın karar duruşması bugün (31 Ocak) görülüyor. Duruşma öncesinde aileler ve avukatlar açıklamalarda bulundu. Açıklamada hayatını kaybedenlerin yakınları ve avukat Can Atalay konuştu. Açıklamadan sonra Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi salonuna geçildi.
Duruşmadan dakika dakika:
Sonrasında Adliye önünde açıklamalar yapıldı.
18.00: Mahkeme, tutuksuz Sanık Ali Rıza Ergenç Coşkun’un 7 işçinin ölümü ile ilgili olarak Olası Kast Hükümlerine göre ek savunmasının alınmasına karar verdi. Tutuksuz sanık Ali Rıza Ergenç Coşkun rahatsızlandığı gerekçesiyle sağlık görevlilerince duruşma salonundan çıkarılarak hastaneye götürüldü. Duruşmaya yarın (1 Şubat) saat 10.00’da devam edilmek üzere ara verildi.
16.25: Sanık müdafileri beyanda bulundu.
16.13: Savcılık baroların katılma talebinin reddini talep etti. Mahkemece baroların katılma talebi reddedildi.
15.49: Avukat Murat Yılmaz: “Coşkunlar Fabrikasında hiçbir şey mevzuata uygun değil. Siz hiçbir şeyi mevzuata uygun yapmayacaksınız, sonra biz sonuçları öngörmüyorduk diyorsunuz. Yaşar Coşkun ve diğerleri önlemleri alsalardı bu kaza olmayacaktı. Aslında bu kadar basit.”
15.19: Avukat Akçay Taşçı’nın sanıkların MÜSİAD ile olan ilişkilerine ilişkin beyanlarına sanıklar 4 kez müdahalede bulundu. Katılan vekillerinin tepkileri üzerine sanıklar ihtar edildi.
14.45: Avukat Elvan Olkun: “Bilirkişi raporu Çin Mahallesinde Misket Üretim Kazanında bu patlamanın gerçekleştiğini ifade ediyor. Hayatlarını kaybeden 4 işçi bu Misket üretim merkezinde hayatlarını kaybettiler.”
14.20: Avukat Gülşen Uzuner: “Bir ara ürün olan misketin daha itinayla üretilmesi ve saklanması gerekiyor. Çin Mahallesi denilen yer yapılarak fabrika dışına yapılıyor ve orada görece daha az işçinin canı gözden çıkarılmış oluyor. Bu şekilde tasarlanmış bu kısım.”
14.15: Duruşma savunmalarla devam etti.
13.08: Duruşmaya 14.00’e kadar ara verildi.
13.00: Avukat Ahmet Ergin: “Kurulan teftiş ekipleri yalnızca kendilerine gösterilen yerleri gezmişlerdir. Projeye aykırı yapıları dahi görmezden gelmişlerdir. Bu yapılarda kaçak üretim yapılmıştır. Tüzük gereği yapmaları gereken ani denetimleri asla yapmamışlardır.”
12.27: Avukat Erdoğan Akdoğdu: “Fıtrat, tabiat, mizaç demektir. İlkel dönemde olsaydık, kayadan düşerek ölmeye, yılan sokarak ölmeye fıtrat denebilirdi. Ancak 2022 yılındayız ve işçilerin nasıl katledildiğini araştırıyoruz.”
12.25: Giresun Baro Başkanı, Samsun Baro Başkanı, Kırklareli Baro Başkanı davaya katılma talebinde bulundu.
12.24: Katılan Sanık Müdafi Mustafa Güçlüer: “Bu sebeple Fikret hakkında yalancı tanıklıktan suç duyurusunda bulunulmalı ve dosyaya sanık olarak eklenmelidir.”
12.23: Katılan Sanık Müdafi Mustafa Güçlüer: “İşveren Vekili olduğu iddia edilen müvekkilim Fikret’in izin belgesi ile sokağa çıkabilmektedir. Fikret sıradan bir işçi olduğunu iddia etmektedir ancak bu izin belgesi kendisinin yetkili olduğunu ortaya koymaktadır.”
12.20: Tekirdağ Baro Başkanı Sedat Tekneci: “Biz de katılma talebimizin kabulünü talep ederiz.”
12.18: Kocaeli Barosu Başkanı Bahar Gültekin Candemir: “Avukatlık Kanununa göre Barolar meslektaş dayanışmasıyla görevlidir ancak insan haklarının savunulması ile de elbette görevlidir. Baromuzun katılma talebinin kabulünü talep ederiz.”
12.04: Av. İlknur Ebiz Yıldız: “Sayın mahkemenin tarihi sorumluluğu vardır. Biz burada hayattan koparılan insanlardan bahsediyoruz, bunlar insan, sayı değil.”
11.59: Av. Elif Sıla Aşık: “Kadın işçi dediğimiz şey düşük maliyettir. Bu dava dosyası münferit bir iş kazası dosyası değìldir. Bu dava dosyası bir sosyal cinayet dosyasıdır.”
11.56: Av. Elif Sıla Aşık: “Bu ülkede kadın işçi olmak, ekonomik kaynaklara erkeklerle eşit düzeyde erişememek demek. Kadınlar annelerinden miras kalan yoksulluklarını çocuklarına miras bırakmaktadırlar. Bizler beğenmiyorsan gider başka iş bulursunun karşılığının beğenmiyorsan aç kalırsın olduğunu biliyoruz.”
11.54: Av. Elif Sıla Aşık: “Bu dosya geçim kaynakları talan edilen özellikle kadın işçilerin dosyasıdır. Üzerinde baskı kurulması daha mümkün olan kim? Kadın işçiler. Kadın işçilerin alın teri üzerine kanla kurulmuş bir düzen bu.”
11.52: Av. Elif Sıla Aşık: “Bu talan zihniyeti yıllar içinde bu insanların tarım arazilerini elinden almış, mülksüzleştirmiştir. Bu dosya sadece bu sebeple olabilecek en politik dosyadır. İşçinin mecburiyeti istismar edilmiştir. İş sağlığı önlemleri aşılması ereken kağıt parçaları olarak görülmüştür.”
11.49: Av. Elif Sıla Aşık: “Adalet kavramı tek başına insanların acılarını sarmıyor. İşçilerin yoksulluk ve katliamlar arasında kalmıştır. Patlamanın meydana geldiği 2020 yılına ilişkin raporlara göre günde 6 işçi ekmeğini kazanırken hayatını kaybetmiştir.”
11.37: Atalay konuşmasında savcının mütaalasını değiştirmesini talep edince, sanık Yaşar Coşkun bağırarak “Bu avukatı konuşturmayın” dedi. Mahkeme başkanı Coşkun’a müdahale etti.
11.32: Ailelerin avukatları adına konuşan Av. Can Atalay, “Katılanlar bize çok fazla söz bırakmadı. Sayın Yargıçlar bu bir iş cinayeti. Laf olsun diye cinayet denmiyor burada. Bu insanlar öncelikle yoksulluğa mahkum edilip sonra ölüm koşullarında çalıştırılan insanlar” dedi.
11.29: Ailelerden Aysel Aygün, “18 aydır hastanedeyim, adalet istiyorum, hakkımı istiyorum” dedi.
11.28: İşçi ailelerinden Mervenur Yılmaz söz alarak şunları söyledi:
Ben abim diye bana bir parça yanık et gösterdiler. Bir buçuk senedir evimizin et kokmadığına ailemi ikna etmeye çalışıyorum. Annemi abimin canı yanmadan öldüğüne ikna etmeye çalışıyorum. Daha önce defalarca patlamış fabrikaya bilinçli taksir diyorsunuz.
11.19: İşçi ailelerinden Rabia Aygün, “Hayatımda ilk defa mahkemeye kardeşim öldürüldüğü için geldim. Anlamaya çalışıyorum, bir şeyler yaşandı. Ama biz bir empati görmedik karşı taraftan. Ben adalet olsun istiyorum. Bir şeyler sebep oldu ki burada bir kıyamet oldu” dedi. Devamında “Ben kardeşim öldüğünden beri yaşamıyorum, koşuyorum. Bir gün kardeşimden ayrı yatmamıştım, bize veda edemedi kardeşim. Burada bir kıyamet yoktu, gelen yok giden yok haber yok. Ben kardeşimi defnettim hala inanmıyorum öldüğüne” dedi.
11.11: Duruşmada konuşan yaşamını yitiren işçilerin ailelerinden Muammer Yılmaz, “3 Temmuz 2020’de olan olayı herkes biliyor. Savcılık mütalaasına katılmıyorum. Çünkü Savcılık iddianameye hiçbir ekleme yapmamıştır. Benim çocuğumun çalıştırıldığı selüloz bölümü kaçaktı, içim yanıyor benim. 26 yaşındaydı benim çocuğum” dedi. Devamında, “Daha önceki patlamalarda verilen cezanın üzerine bir gram koymadınız. Patlamanın nerede olduğu önemli değil, hiçbir önlem alınmamış. Sanıkların bunu bilmemesinin imkanı var mı? Denetimleri haber veren Emniyet Müdürlüğü Görevlisi biliniyor” dedi. Konuşmasına “Burada açık bir kast var. Bunun dışında verilecek hiçbir cezayı kabul etmiyorum. Üç beş yıl verilecek bir cezayı ben kabul etmiyorum. Ne fazla verilecek bir cezayı ne eksik verilecek bir cezayı istemiyorum, ben adalet istiyorum” talebiyle son verdi.
10.50: Hendek davasının Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşması kimlik tespiti yapılarak başlandı.
Kaynak: Sendika.Org