HDP İzmir il binasına düzenlediği silahlı saldırıda Deniz Poyraz’ı öldüren Onur Gencer hakkında “tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve çeşitli suçlardan 9 yıl hapis cezası verildi. Kararı Gazete Karınca’ya değerlendiren dava avukatlarından Türkan Aslan Ağaç, “Görünenin arkasındaki failler sanık sandalyesine oturtulup aynı cezayı almadıktan sonra hakikat ortaya çıkmış olmuyor” dedi. Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren de “Mahkeme tetiği çekene ceza verip dosyayı kapattı” diye vurguladı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir il binasına silahlı saldırı düzenleyerek Deniz Poyraz’ı öldüren Onur Gencer hakkında açılan davanın 7’nci duruşması Aliağa Şakran Cezaevi Yerleşkesi’nde yapıldı.

Yetki belgeli avukatlar cezaevi yerleşkesi içerisine alınmazken, heyetle görüşme yapmak isteyen dava avukatları da duruşma salonunun önünde bekletildi.

Mahkeme heyeti ile görüşmek için yerleşke içerisine giren Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan ve dava avukatlarına salona girebilmek için ince arama dayatması yapıldı.

Telefon ve bilgisayarlarıyla salona geçmesine izin verilmeyen avukatların, X-ray cihazından ‘hiç ötmeden geçmeleri’ istendi. Bunu kabul etmeyen avukatlar ile dışarıda yerleşkeye girmeye çalışan avukatların bekleyişi sürdü.

TBB Başkanı Sağkan: Adil bir yargılama olmuyor

Yaşananlara ilişkin açıklama yapan TBB Başkanı Erinç Sağkan, duruşma salonuna sinyal vermeden girmelerinin beklendiğini belirterek, şunları söyledi:

Yani bir avukatın kemerine, ayakkabısına kadar aramak istiyorlar. Bunu kabul etmedik, edemeyiz. Bizler avukatlarız, bizler yargılamanın üvey evlatları değil asli kurucu unsuruyuz. Böyle bir itibarsızlaştırma çabasını kabul etmedik. Yargılama içerde devam ederken, bunun mücadelesini verdik.

Daha sonra mahkeme başkanının kendi talimatı olmadığı yönünde bir ifade ile karşılaştık. İçeriye girebildik ancak öğrendik ki bir önceki celse verilen ve hukuki hiçbir geçerliliği olmayan yetki belgesiyle duruşmaya katılan avukatların kabul edilmeyeceği yönünde verilen karardan geri adım atılmayacağını öğrenince salonu terk ettik.

Şu anda içerde bir yargılama yapılıyor ama avukatsız yargılama yapılıyor. Sadece bir tane sanık avukatı var. Bu şekilde yapılan bir yargılamanın sonucunda bunun adil bir karar olduğuna kamuoyunun inanması bekleniyor. Böyle bir yargılamayı kabul etmeyeceğiz. Bugün içerdeki mahkeme salonu maalesef ki Türkiye’de iktidarın istediği salondur.

‘Yılmadık ayaktayız’

Açıklamanın ardından ise avukatlar yerleşke önünde oturma eylemi yaptı.

Oturma eyleminde konuşan Deniz Poyraz’ın annesi Fehime Poyraz, “Ben ne devletten ne polisten korkarım. Onlar bizlerin gölgesinden korkuyorlar. Katliam faillerini Kürt halkından kaçırdılar. Devlet o katile destek verdi. Bundan sonra da her şeyi yaparlar. Ancak, biz yıkılmadık ayaktayız” diye aktardı.

Dava avukatlarından Abdülmecit Yıldırım da, davanın avukatlardan kaçırıldığını belirterek, “İlk defa politik bir dosya görmüyoruz. Bu ülkede 6-7 Ekim, Madımak, Maraş olayları yaşandı. Tahir Elçi ve Musa Anter cinayetlerinin failleri açıklanmadı, hatta ödüller verildi. Bu davada da biliyoruz ki katile müebbet ceza verecekler ve ‘cezalandırdık’ diyecekler. Hayır, birileri ona silahı verdi, arkasında durdu. Onlara ceza verilmemesini kabul etmiyoruz. Deniz’e sözümüzdür biz bu davayı bırakmayacağız” ifadelerini kullandı.

Konuşmaların ardından oturma eylemi sonlandırıldı. Kararı beklemek üzere İzmir Barosu’na geçmek üzere yola çıkılırken, mahkemeden de karar çıktı.

Ağırlaştırılmış müebbet ve 9 yıl hapis cezası

Mahkeme, Onur Gencer’i “tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına, “mala zarar verme” suçundan 4 yıl hapis, “konut dokunulmazlığını ihlali” suçundan 2 yıl hapis ve “ateşli silahlar kanununa muhalefet” suçundan da 3 yıl hapis cezasına çarptırdı.

Av. Türkan Aslan Ağaç: Bu karar, eksik bir karar

Türkan Aslan Ağaç

Verilen kararı Gazete Karınca’ya değerlendiren dava avukatlarından Türkan Aslan Ağaç, kararı yeterli bulmadıklarını vurgulayarak şunları kaydetti:

Sanığın işlemiş olduğu fiilin, saldırının, arkasındaki azmettiricileri ve ona yardımcı olan, talimatı veren, onu eylem yapmaya yönlendiren ve de eğitenler yargı önüne çıkmadıktan sonra bu karar tam bir karar değildir. Görünenin arkasındaki failler sanık sandalyesine oturtulup aynı cezayı almadıktan sonra hakikat ortaya çıkmış olmuyor. Verilen karar eksik bir karardır.

‘İçişleri Bakanlığı ve İçişleri Bakanı soruşturmaya dahil edilmeliydi’

Aslan Ağaç, yapılan saldırının sadece Deniz Poyraz’ın yaşam hakkına yapılmış bir saldırı olmadığını ve “Aynı zamanda bir siyasi partiyi hedeflemiş olması sebebiyle anayasal düzenin ortadan kaldırılması ve işlemez hale getirilmesi noktasında değerlendirmesi yapılması gereken de bir suç” olduğunu söyledi.

Söz konusu saldırı, TCK 309 açısından da değerlendirmesi yapılması gereken bir suçtu. Bu talebimiz de reddedildi. İçişleri Bakanlığı bu saldırıda bizce azmettirici pozisyondaydı, çünkü iç güvenliği sağlamak görevi. HDP ve HDP’lilerin güvenliğini sağlamak, yaşam hakkını korumak, kolluk kuvvetlerinin de kendine bağlı olması sebebiyle onlara düşen bir görevdir. Ancak İçişleri Bakanı ağzını her açtığında HDP’yi ve HDP’lileri hedef göstermektedir. Bu HDP İzmir il binasına yapılan suç açısından da sanığın azmettirici pozisyonunda olduğunu düşünüyoruz.

İçişleri Bakanı hakkında da işlem yapılmasını talep ettiklerini, ancak çıkan sonucun bu talebin de reddi anlamına geldiğini kaydeden avukat Aslan Ağaç, “Artık hukuksal olarak gereken neyse o süreci takip edeceğiz, süreci sürdüreceğiz. Bu dosya; İstinaf, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi (AYM) hatta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AHİM) gidecek bir davadır. Ta ki hakikat ortaya çıkana kadar” dedi.

Diyarbakır Baro Başkanı: Mahkeme tetiği çekene ceza verip, dosayı kapattı

Nahit Eren

Gazete Karınca’ya konuşan Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, mahkemeden çok şaşırtıcı bir karar çıkmadığını ifade ederek, “Mahkemenin, yargılama başladığı ilk andan itibaren hedeflediği sonuç buydu” diye konuştu.

Bir insanı öldürmekten dolayı yargılanan bir kişiye verilerek cezaydı bu. Ama maalesef yargılama bununla sınırlı olmamalıydı. Sadece bu suikastin tetiğini çeken kişinin değil, suikaste giden süreçte rolü ve etkisi olan herkesin açığa çıkması konusunda taleplerimiz vardı; ki buna yönelik çok somut deliller de vardı. Mahkeme bu yönlü bir araştırmadan hep kaçındı.

Deniz Poyraz cinayetinin ırkçı ve nefret saiki ile işlenen bir cinayet olmasının yanı sıra politik yanı da olduğunu vurgulayan Eren, şunları kaydetti:

Bir siyasi partinin il binasına, o an orada bulunan herkese yönelik bir katliam için gitmişti şahıs. Bunu duruşmada da kendisi açık bir şekilde söyledi. Bu kadar rahat gidiyor olması, ilişkileri yönünden mahkemenin daha önce bir değerlendirme yapmamış olması, bizler açısından dosyada tam olarak maddi gerçeğin açığa çıktığı konusunda bir kanaat oluşturmadı. Mahkeme isteneni yaptı. Tetiği çekene ceza verip dosayı kapatmak istedi ve bu kararla bunu yapmış oldular.

Mahkeme sürecinde yaşananların hukuka aykırı olduğunu da vurgulayan Eren, “Yetki belgesi almış avukatları duruşmaya almam diye bir kural oluşturulamaz. Bu keyfi bir uygulamaydı. Mahkeme, baroların katılma taleplerini, sivil toplum örgütlerinin katılma taleplerini hep reddetti. Bunların hepsinin davanın çok basit, alelade bir cinayet davası olarak görülme isteğini bize gösterdi. Çünkü bu davaya kurumların katılma talebiyle, müdahil tarafı temsilen avukatların olması bir şekilde mahkeme üzerinde daha adil yargılama için baskı oluşturacaktı” ifadelerini kullandı.

‘Birilerinin davayı hemen bitirme kararı aldığını’ dile getiren Eren, sözlerini şöyle noktaladı:

Katılan taraf olan avukatların, Deniz Poyraz’ın ailesinin ya da katılan sıfatına sahip olan HDP’nin taleplerinin dikkate alınmadan ilerlemesi mahkemeye verilmiş bir talimatın göstergesiydi. Maalesef son dönemler de yargının işleyiş tarzı bu yönde ilerlemekte. Kamuoyuna mal olmuş bütün dava dosyalarını bu şekilde kapatıyorlar. Tıpkı Konya’da olduğu gibi. Dedeoğulları ailesinin dosyasının kapatılması gibi İzmir’de de Deniz Poyraz dosyası da kapatıldı.

Duruşma öncesi basın açıklaması

HDP İzmir İl Örgütü tarafından duruşma öncesi yerleşke önünde basın açıklaması yapıldı.

“Katillerden hesap soracağız. Faşizm yenilecek biz kazanacağız” pankartının açıldığı açıklamaya, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP milletvekilleri Züleyha Gülüm, Serpil Kemalbay, Pero Dündar, Murat Çepni, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Sekreteri Coşkun Üsterci, İnsan Hakları Derneği (İHD) Onursal Başkanı Akın Birdal, çok sayıda baro başkanı, siyasi parti ve sivil toplum örgütleri temsilcileri ile çok sayıda yurttaş katıldı.

‘Davanın tek sanıkla kapatılmasına izin vermeyeceğiz’

Açıklamada konuşan Sancar, saldırının gerçekleştiği andan itibaren gerçeğin ortaya çıkmasını engellemeye yönelik sistematik bir faaliyet yürütüldüğünü söyledi. Türkiye’nin 3’üncü büyük şehrinde, 3’üncü büyük partisinin il binasında katliam amacıyla cinayet işlemenin tek başına yapılamayacağını söyleyen Sancar, başlı başına bu durumun, cinayetin siyasi ve örgütlü bir eylem olduğunu gösterdiğini vurguladı.

Sancar, “Eğer daha önce işlenen siyasi cinayetlerin gerçek bağlantıları ve planlayıcıları, koruyucuları ortaya çıkarılsaydı, ülke şimdi bu utançlar içinde kalmayacaktı” diye belirtti.

Mahkemenin de gerçeği ortaya çıkaracak araştırmalardan kaçındığını kaydeden Sancar, şöyle devam etti:

Nihayet bu dava kamuoyu gözünden kaçırılmak için buraya taşınmıştır. Bu senaryo çok tanıdıktır, bu senaryo ülkeye adaletsizliği ve hatta faşizmi yerleştirmek isteyen zihniyet sahiplerinin 10 yıllardır kurduğu tezgahtan farklı değildir. Bu cinayet işlendiğinde, Deniz Poyraz kardeşimiz katledildiği anda söylediğimiz şeylerden biri de ortada bir kaos planının bulunduğudur. Kaos planı toplumu dizayn etmek için ve sistemi daha da otoriterleştirmek amacıyla devreye sokulmuştur. Bu kaos planının engellenmesi için bizler elimizden gelen her türlü çabayı harcadık, yoldaşlarımızla, dostlarımızla birlikte durmadan bu yolda çalışmalar yürüttük.

Adalet ortadan kalktığında, hiç kimse kendi güvende hissedemez. Buradan mahkeme heyetine bir kez daha sesleniyoruz: Hakimlerin görevi maddi hakikati, gerçekliği ortaya çıkarmaktır. Ceza yargılamasının hukukunun evrensel temel kuralı budur. Maddi hakikat ortaya çıkmadan adalet gerçekleşmez. Adalet gerçekleşmezse toplumsal barış ve huzur sağlanamaz. Bizlerin her biri gibi hakimler de bütün yargı mensupları da bu güvensizlik ortamının tehditleri altında yaşarlar.

Dosyanın tek sanıkla kapatılmasına izin vermeyeceklerini söyleyen Sancar, sözlerini şöyle noktaladı:

Tek kişi cezalandırıldığında arkasındaki bütün bağlantılar, devlet içindeki ilişkiler örtülmüş olacaktır. Örtülünce yeni cinayetler için de zemin daha da olgunlaştırılacak. Buna izin vermeyeceğiz, mahkemeden hangi karar çıkarsa çıksın, beklentimiz hakimlerin vicdanlarına uygun davranarak, vicdanlarına göre karar vererek, bu bağlantıları, devlet içi ilişkileri, bunun dışındaki çete bağlantılarını ortaya çıkarmaya yönelik bir karar vermesidir. Bunu yapmazlarsa, bunun takibi bizlere düşecektir. Bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da hakikati ortaya çıkarmak, adaleti, hakikat üzerine kurmak için mücadelemize kesintisiz devam edeceğiz.

‘Sokakta olmaya devam edeceğiz’

Mithat Sancar’ın ardından Kadınlar Birlikte Güçlü İzmir üyeleri adına açıklama yapan Didar Gül, “Katledilen her bir kadının direnişini sahiplenerek mücadele etmeye devam ediyoruz. Aliağa Şakran Cezaevi İnfaz Kurumu’nun önündeyiz. Bizim buraya mahkeme dememizi bekliyorlar, ama biliyoruz ki buradan çıkacak adalet erkek adalettir. Biz kadınlar sokakta adalet arayacağız, sokakta olmaya devam edeceğiz” dedi.

Onur Gencer hakkında mütalaa

Bir önceki duruşmada mütalaasını açıklayan savcı, Onur Gencer’in ‘Tasarlayarak kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve ‘İş yeri dokunulmazlığını ihlal etme’, ‘Siyasi partiler veya meslek kuruluşlarının kullanımında olan bina, tesis veya eşyaya zarar verme’ suçlarından 7 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep etmişti.

Duruşma öncesi Gazete Karınca’ya konuşan avukat Türkan Aslan Ağaç, “Bu örgütlü suçun ortaya çıkmaması için soruşturma oldukça kısır bir şekilde yürütüldü ve sanıkla sınırlandırıldı” demişti. HDP Milletvekili Murat Çepni ise, “Katilin arkasındaki organizasyon görünmez kılınmaya çalışılıyor” ifadelerini kullanmıştı.

Kaynak: KARINCA

  • Hakkımızda
  • Künye

 

Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…