Çeviri: Meriç Gök
Havai fişekler akşam gökyüzüne fırlatılıyor ve kırmızı ışıklara dönüşüyor, arka planda münferit sevinç çığlıkları duyulabiliyor. Twitter’da dolaşan videonun, Eylül ayında öldürülen İran’daki mevcut isyan hareketinin kadın kahramanı Jina Mahsa Amini’nin memleketi olan Kürt Saqqez’den geldiği söyleniyor.
İran Kürdistan Demokrat Partisi veya kısaca DPK-I Aralık ortasında “İnsanlar İran’ın BM Kadın Hakları Komisyonu’ndan çıkarılmasını kutluyor” diye yazmıştı. Saqqez’de protestoların olmadığı bir gün bile geçmiyor. Gösteriler, sessiz anma törenleri, öfkeli yürüyüşler veya birçok şehirde genel grevler şeklinde.
Kürt şehirlerindeki direniş çağrılarının açıkça bölgesel bir bileşeni var. “Kürdistan, Kürdistan! Goristane faşistan!” (Kürdistan, Kürdistan! Faşistlerin mezarı!) diye bağırıyordu katılımcılar Jina Mahsa Amini’nin öldürülmesinden birkaç gün sonra bir protesto yürüyüşünde.
Bugün Kürt kadın hareketinin sloganı olarak kullanılıyor
Kürt kenti Sanandaj’da bir cenaze alayı sırasında insanlar “Şehitler ölmez!” anlamına gelen “Şehîd Namirin!” sloganını atıyor. Bu protesto çağrısı aynı zamanda Kürt halkının uzun direniş tarihinin de bir parçasıdır‒ “Kadın, Yaşam, Özgürlük” demek olan “Jin, Jiyan, Azadî” benzeri.
Berlin Temsilciler Meclisi’nde Sol Parti siyasetçilerinden Ferat Koçak, Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkına karşı savaşın İran’daki devrimle bağlantılı olduğunu söylüyor.
“Jin, Jiyan, Azadî” sloganı, Almanya’daki gösterilerde bayrakları yasaklı olan Kürt kadın hareketinden geliyor. Bu yüzden Koçak, Aralık ayında Berlin Temsilciler Meclisi’nde yaptığı bir genel kurul toplantısında açıklıyor: “ Baerbock (Almanya dışişleri bakanı) ve Faeser’in (Almanya içişleri bakanı), bir yandan ‘Jin, Jiyan, Azadî’ derken aynı zamanda Almanya’da Kürtlerin nasıl kriminalize edildiğini seyretmeleri iki yüzlülüktü.”
“Kendini ‘Jin, Jiyan, Azadî’ ile süsleyen herkes, İran’da, Suriye’de, Irak’ta veya Türkiye’de olsun, Kürtlerin barış, özgürlük ve kendi kaderini tayin mücadeleleriyle de tutarlı bir şekilde dayanışma göstermelidir” diyor.
Kendisi de İranlı bir Kürt olan insan hakları aktivisti Kaveh Kermanshahi, ‘Jin, Jiyan, Azadî’nin kendisi için sadece Kürtçe bir slogan olduğu için çok şey ifade etmediğini söylüyor: “İran ve Kürdistan’daki feminist gruplarla yıllardır çalışıyoruz.” Bu sloganın İran’ın her yerinde haykırılacağı bir günün gelmesini hep diliyordu…
Kürt şehirlerine sistematik askeri saldırılar
İnsan hakları örgütlerine göre, bu yıl 16 Eylül’de Jina Mahsa Amini’nin öldürülmesi ile 11 Aralık arasında Kürdistan’da 485 kişi öldü ve 18.259 kişi tutuklandı.
İnsan hakları örgütü Hengaw’ın istatistiklerine göre, Kürdistan’da 151 çocuk ve genç bu yıl 17 Eylül’den bu yana İran hükümet güçleri tarafından hapsedildi ve yalnızca 15-21 Kasım tarihleri arasında 42 Kürt öldürüldü.
Hengaw, özellikle Kürt şehirlerinde büyük bir askeri yığma olduğunu ve “Kürtleri öldürmek amacıyla Kürdistan şehirlerine yönelik askeri saldırıların sistematik olarak organize edildiğini ve yürütüldüğünü” yazıyor.
“Gece yarısı geliyorlar”
Saman K. (adı değiştirilmiştir) 17 yaşından beri Saqqez’de yaşamıyor. Orada doğan Kürt, 22 yıl önce ailesiyle birlikte İran’dan kaçmış, bugün yurt dışında yaşıyor ama güvenlik nedeniyle tam olarak nerede olduğunu söylemek istemiyor. Akrabalarından bazıları hala Saqqez’de yaşıyor. Saman K., “Orası çok küçük bir şehir, insanı orada kolayca bulurlar. Ailemle düzenli iletişim halindeyim. Şehrin silahlı güvenlik güçleriyle dolu olduğunu bildiriyorlar. Şehirde dolaşırken kendilerini çok gergin hissediyorlar” diyor.
Kuzeni geçenlerde öğlen arkadaşlarıyla buluşmak için evden ayrılmış. Silahlı güvenlik güçleri ona bakıp onu korkuttuğu için koşarak eve dönmüş ve günlerce evden çıkmamış.
Saman K.’nin dediği gibi, işkence veya tecavüze yol açabilecek sebepsiz yere tutuklanmaktan çok korkuyordu çünkü gerçekte güvenlik güçleri kanunların üzerindedir ve istediklerini yapabilirler. Özellikle kadınlar tutukluluk sırasında cinsel taciz tehlikesi altında bulunuyor; Saman K.’nin dediği gibi bunun, İslam Cumhuriyeti’nin bir işkence yöntemi olduğu kanıtlanmış.
İran Devrim Muhafızları, İran’da ve bölgede bir güç faktörüdür.
Ama geceleri bile kimsenin güvende olmadığını söylüyor. Üniformalı ve üniformasız güvenlik güçleri, “gece yarısı” insanların evlerini basıp onları tutukluyorlarmış. Ailesi ve arkadaşları, “karışık duygular” içindeymişler; mevcut ayaklanma rejim değişikliğine yol açmazsa veya uzarsa ne olacağına dair endişe özellikle yaygınmış. “Kürt bölgesinde intikamın İran’ın diğer bölgelerinden çok daha sert olacağından eminler.”
İran’ın Kürtlere karşı uzun süredir devam eden mücadelesi
Kürtler de dâhil olmak üzere azınlıklara yönelik sistematik baskı, yalnızca İran’da İslam Cumhuriyeti’nden bu yana hüküm sürmedi. Buna karşılık olarak, Kürt halkının siyasi hareketlilik biçimindeki onlarca yıllık isyanları izledi.
Saman K. şöyle diyor: “İslam Cumhuriyeti’nin propagandası bizi ayrılıkçı ve İran’ın geri kalanına düşman olarak göstermeye çalıştı. Kürtlere karşı verilen büyük savaştan sonra devlet bize hala daha az hak ve fırsata sahip ikinci sınıf vatandaş muamelesi yaptı.” Böylece, en yüksek ve en etkili devlet pozisyonlarının çoğu İran’ın diğer şehirlerinden Kürt olmayanlara verildi.
İran’da Kürt halkına yönelik kültürel baskı, Pehlevi hanedanıyla, Şah Rıza ve Muhammed Rıza ile başladı. “İslam Cumhuriyeti döneminde baskı arttı ve daha da acımasız ve kanlı hale geldi. Son 100 yılda Kürtler yasa dışı bırakıldı.”
1979 devriminden hemen sonra, İslam Cumhuriyeti’nin silahlı kuvvetleri İran’ın Kürt bölgesine karşı topyekûn bir savaş başlattı. Aktivistler ve peşmerge (Kürt silahlı birlikleri) dâhil olmak üzere çok sayıda can kaybı oldu, ölenler arasında aynı zamanda çok sayıda sivil de vardı.
Kaynak: Siyasihaber – Tagesspiegel
