LGBTİ+ hareketinin geçmişten bugüne örgütlenme sürecini, direniş pratiklerini ve mevcut karşıtlığı Umut Güner ile konuştuk. Güner, karşıtlığın LGBTİ+’lar ile örgütler arasındaki bağı koparabilme eğilimine dikkat çekti.

İktidarın söylemleri, “Büyük Aile Buluşmaları” adı altında düzenlenen etkinlikler ve son zamanlarda yayınlanan kamu spotları Türkiye’deki LGBTİ+ karşıtlığının boyutlarını gözler önüne seriyor. Tüm bu karşıtlıklar devam ederken LGBTİ+’lar geçmişte olduğu gibi çeşitli direniş pratikleriyle mücadele etmeye devam ediyor.

Türkiye’de LGBTİ+ hareketinin geçmişten bugüne örgütlenme sürecini, geliştirdiği direniş mekanizmalarını, “Büyük Aile Buluşmaları” adı altında düzenlenen etkinliklerin toplumsal etkilerini ve söz konusu karşıtlığa karşı örgütlenen toplumsal muhalefeti Kaos GL Derneği’nden Umut Güner ile konuştuk.

Geçmişteki LGBTİ+ karşıtı tepkilerin daha bireysel bir nitelik taşıdığını belirten Güner, “Tek başına olan insanlar iktidarın söylemine inanmıyor olsa bile olumsuz yönde etkilenebilirler. İktidarın söylemi, LGBTİ+’lar ile LGBTİ+ örgütleri arasındaki bağı koparabilecek bir söylem ancak LGBTİ+’lara da bir şey vaat etmiyor” değerlendirmesinde bulundu.

‘İLK KARŞILAŞMALAR DERGİ ÜZERİNDEN GERÇEKLEŞİYORDU’

LGBTİ+ hareketinin ilk örgütlenme pratikleri nelerdi?

LGBTİ+ hareketi için önemli milatlardan birisi Gezi Parkı’nda transların yaptığı açlık eylemiydi. Ama LGBTİ+ hareketinin örgütlenme süreci ve örgütlerin kendilerini deklare etmesi; 1993’te İstanbul Onur Yürüyüşü’nün engellenmesi sonrası Lambda İstanbul’un kurulması, yine aynı sene içine Kaos GL’nin Express dergisinde eşcinselleri örgütlemeye yönelik bir çağrı yayınlaması ve son olarak da 1994 Eylül’ünde Kaos GL dergisinin çıkmasına dayanıyor. Bu dönemde dergi, bugün pek çok insan hakları derneğinin verdiği danışmanlık faaliyetlerini de yürüten bir örgütlenme pratiğiydi. İlk başta bir posta kutusuyla örgütlendi.

  • Hakkımızda
  • Künye

 

Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…