Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, temel sağlık ve koruyucu sağlığı önceleyeceği, bunun için aile hekimliğini güçlendireceği sözü vermişken, basına sızdırılan aile sağlığı merkezleriyle ilgili yönetmelik taslağıyla bunun tam tersini yaptı. Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap, yönetmeliğin yayınlanmaması çağrısında bulundu.

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, temel sağlık ve koruyucu sağlığı önceleyeceği, bunun için aile hekimliğini güçlendireceği sözü vermişken, basına sızdırılan aile sağlığı merkezleriyle ilgili yönetmelik taslağıyla bunun tam tersini yaptı. Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap, yönetmeliğin yayınlanmaması çağrısında bulundu.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi bugün İstanbul’da toplandı. İstanbul Tabip Odası’nda basın toplantısı da düzenleyen TTB, mevcut Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği yerine hazırlanan ve hekimlerin ‘Eziyet yönetmeliği’ dediği yeni yönetmelik taslağını da değerlendirdi.

Sağlık bakanlığına ‘acil’ çağrı yapıldı. Hekimler ve sağlık çalışanlarına maddi kayıplar, iş güvencesizliği getiren, halk sağlığına katkısı olmayan yönetmelik değişikliklerinden vazgeçmesi istendi.

  • Koruyucu hekimlik uygulamalarıyla ilgili hiçbir yenilik, gelişme içermiyor. Taslak ile yeni aile sağlığı merkezleri (ASM) açmak için gerekli paranın genel bütçe yerine mevcut ASM’lere ayrılmış sınırlı kaynaktan yapılacak yüzde 12’ye varan kesintiyle sağlanması planlanıyor. Bu hekim başına düşen nüfusun ideal sayı olan bin 500-2 bin aralığına inmesi mümkün görünmüyor. Taslak bu sayıyı 3 bin-3 bin 500 olarak kabul ediyor.
  • Hekimlerin ve ASM çalışanlarının gelirleri artış göstermek bir yana, azalmayla sonuçlanacak karmaşık ve anlaşılmaz matematiksel formüller ve katsayılarla hesaplanıyor. Ulaşılması mümkün olmayan ya da faydalı olmayan performans kriterleri içeriyor. Verilen hizmetin kalitesi ve önemi değil, sayısı dikkate alınıyor. Hekim ne kadar çok hasta bakarsa o kadar yüksek performans alacak. Yani koruyucu hizmetler değil, tedavi edici hizmetler önceleniyor.
  • Yönetmelik değişikliğinde bazı çelişkiler de var. Örneğin ‘hasta memnuniyeti’ni hekimlerin iş güvencesi ve gelirlerinin bir koşulu olarak ortaya koyuluyor. Ancak öte yandan antibiyotik, mide koruyucu, ağrı kesici reçeteleri ve sevk sayısını azaltmak üzere negatif performans uygulayarak hekimlerle hastaları karşı karşıya getiriyor. Başka bir deyişle hastaların hekimlerden ‘memnun’ olmamasını sağlıyor.
  • Bir yandan hasta sevklerini azaltmak için önceki aydan fazla sevk yapan hekimlerin gelirinden kesinti yapılırken, diğer yandan belli yaş üzerindeki herkesin sevk edilmesine neden olacak Hasta Yönetim Platformu’nun kullanılmasını zorunlu tutuyor.
  • Ayrıca hekimlerin iş ve gelir güvencesini ortadan kaldıran maddeler içeriyor.

Azap: Güçlü siyasi idareye ihtiyaç var

Taslağın ‘büyük bir hayal kırıklığı’ olduğunu belirten Azap, şunları söyledi:

“Aile hekimliği çalışanları hekimleri açısından, iş güvencesi ve geliri de azaltan bir takım performans uygulamaları, karmaşık hesaplamalar içeriyor. Taslağın geri çekilmesini, böyle bir yönetmelik yerine birinci basamağı, koruyucu hekimlik sistemini güçlendiren çalışmalar yapılmasını, TTB ve alanla ilgili sağlık emek-meslek örgütleriyle işbirliği içinde çalışılması gerektiğini savunuyoruz. Türkiye’nin bunu sağlayacak ekonomik ve insan kaynağı var. Sadece güçlü bir siyasi iradeye ihtiyaç var. Yöneticileri bu siyasi iradeyi göstermeye çağırıyoruz.”

Alpay Azap… Fotoğraf: Diken

İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu yayınlanmadan sızdırılan ve tartıştırılan taslağın ve içerdiği karmaşık formülün, çalışanların ücretlerini azaltarak, performansa dayalı ödemenin payının artırılmasını hedeflediğini söyledi: “Bu ‘Daha çok hasta bakın, daha çok para kazanın’ ya da ‘vatandaşın neredeyse hastalığına duacı olun, sağlığına değil’ demek.

Taslakta ne var?

Taslak özetle:

TTB’den çözüm önerileri

Konuyla ilgili hazırlanan basın bültenini Dr. Ayşegül Ateş Tarla okudu.

TTB çözüm önerilerini şöyle sıraladı:

  • Aile sağlığı merkezinin sayısı hekim başına 2 bin nüfus olacak şekilde artırılmalı. Binaları kamu tarafından yapılmalı. Malzemeler ve giderler kamu tarafından karşılanmalı.
  • Çalışanların hak kayıpları giderilmeli. Eziyete ve mobbinge dönüşen denetimlerden, kesintilerden, idari baskılardan vazgeçilmeli.
  • Aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarına performansa dayalı olmayan emekliliğe yansıyacak tek kalemden oluşan, yoksulluk sınırının en az iki katı düzeyinde ve izin dönemlerinde kesilmeyecek maaş ödenmeli.
  • Birinci basamakta yeterli hemşire, ebe, teknisyen görevlendirilmeli, koruyucu hekimlik uygulamaları desteklenmeli, geliştirilmeli.

Yeni bakanın üç aylık icraatı hayal kırıklığı yarattı

TTB ayrıca şunları hatırlattı:

*Sağlık Bakanı ile yaptığımız görüşmede bu yöndeki beyanları olumlu bir beklenti yaratmışken yeni yönetmelik taslağı büyük bir hayal kırıklığına neden olmuştur. Bu taslakla halkın sağlığını, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının özlük hakları ve çalışma koşullarını iyileştirmek bir yana yaşanmakta olan sorunların daha da derinleşmesine neden olacak.

*Sağlık Bakanlığı üç aydır bu yönetmelik üzerinde çalışırken, bakanlığın elindeki bazı aşılar tükendi ve ülkemizde aşıyla önlenebilir hastalıklardan ölen bebekler oldu. 21. yüzyılda Türkiye’de beş bebek boğmacadan hayatını kaybetti. Bu üç ayda aşı yokluğu nedeniyle çocukların, gebelerin, bebeklerin aşıları aksadı. Bu üç ayda Sağlık Bakanı’nın uzun yıllar sağlık müdürlüğü yaptığı İstanbul’da olası bir deprem sonrası iyimser tahminlerle tam 519 aile sağlığı merkezinin yıkılacağını öğrendik. TTB olarak bu üç ayda bu temel sorunlara karşı bir çözüm için çalışılmasını beklerdik. Maalesef bu yönetmelikte koruyucu hekimlik uygulamalarının geliştirilmesi, aile sağlığı merkezlerinin sayısının, donanımlarının, ekiplerinin artırılarak güçlendirilmesi için bir düzenleme yer almıyor.

*Aylardır üzerinde çalıştıkları bu yönetmelik adeta aile hekimliği çalışanlarına eziyet etmek için hazırlanmış. Bu yönetmelik ile birinci basamak sağlık hizmetlerinin Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenmiş temel ilkelerine aykırı olarak karmaşık katsayılar ve performans sistemi, çalışanların ücret kesintileri, sözleşme fesihleri, cezalandırma sisteminin bahanesi haline getirilmiş, iş ve gelir güvencesi ortadan kaldırılmaya zemin hazırlanmış.

 

Kaynak: Diken – Mesut Demir

  • Hakkımızda
  • Künye

 

Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…