Grup adına Nebi Ebci, Lerzan Süzük ve Şerife Yıldırım ‘Kent Sözleşmesi’ hakkında bilgi verdi. ‘Denizli yerel demokrasi güçleri ve demokrak bireyleri olarak kent ve kırı birbirinden ayırmayan bir perspektifle sözümüzü ‘yaşam alanı’ üzerinden üretiyoruz.’ vurgusu ile başlayan sözleşme 3 kısımdan oluşuyor: Mevcut Denizli yerel yönetimin eleştirisi; perspektif/ilkeler ve talepler. Bu üç başlıkta öne çıkan konuları şöyle:
Denizli Büyükşehir yasası ile daha da merkezileşen, temsili demokrasinin krizi ile yönetilen, yönetimi temsiliyetlere bağlayan halkı yok sayan anlayışın hakim olduğu bir kent olmuştur. Tüm Türkiye’de olduğu gibi Denizli’de tek adam rejimi inşa edilmiş, kentteki tüm kurumlara sirayet etmiştir. Şeffah, denetlenebilir, geri çağrılabilir kurumlar oluşturulamamıştır. Halk seçimden seçime akla gelir olmuştur.
*Toplumun geniş bir kesimi mevcut rejimin ötekileri haline getirilmiştir. Halklar, inançlar, cinsel yönelimler, mülteciler, farklı siyasal görüşe sahip kişiler, kültürel topluluklar vb. yok sayılmıştır.
* Denizli kadınları görmeyen, kamusal alanın dışında tutan eril bir kent olmuştur.
* Ortaçağ zihniyeti anlayışı kent yönetiminde hakim hale gelmiştir.
* Doğayı tahrip eden kentleşme politikaları ve rant belediyeciliği ön plana çıkmıştır. Yeşili bitirilmiş, doğası tahrip edilmiş, yapay bir doğa ve betonlaşan bir Denizli yaratılmıştır. Yaygın kent suçları işlenmiştir (şehir tiyatroları kapatılmış, ormanlar yok edilmiş, tarihi ağaçlar kesilmiş, tarihi binalar yıkılmış vb). Kentin tarihi ve kültürü yok edilmiş, belleği silinmiştir.
*Denizli’nin suyuna, havasına ve toprağına sahip çıkılamamış, kirletilmiştir. Yedi bin yıldır uygarlıklara beşiklik eden Menderes Havzası kirletilmiştir, tarım alanları yok edilmiştir. Enerji tekellerine bereketli topraklar peşkeş çekilmiştir. Doğa tamamen istismar edilmiş, dağlar delinmiş, ormanlar yok edilmiştir. Yapay bir çevrecilik anlayışı ile kalıcı olmayan rekreasyon alanlarına halk mahkum edilmiştir.
* AKP hükümeti ve yerel yönetimlerinin kadına yönelik politikaları ile kadınlar ev içine hapsedilmiş, doğurganlık işlevleri ön plana çıkartılmıştır. Kadın bedenine yönelik sermaye, devlet ve erkek politikalar yerel yönetimlerle daha da güçlendirilmiştir. Kadına dayatılan çocuk, yaşlı, hasta bakımı ve ev işleri verilen maddi desteklerle daha da katmerleşmiştir. Kadınların kamusal alana özgür çıkışları engellenmiştir. Kadına yönelik şiddet, taciz ve tecavüz artmış, eril şiddeti pekiştiren sosyal ve yargı politikaları ile cezasızlık dayatılmıştır. Başta medya olmak üzere toplumun her yanına nüfuz eden militarizm ve şiddet politikaları en olumsuz etkisini kadınlar üzerinde göstermiştir.
* Kentin en önemli sorunu bitmeyen alt-yapı projeleri olmuştur. Denizli şantiye alanına dönmüş, projeler bir bütünlük sağlamamış, her yeni alt yapı projesi ile yeni yapılan yollar yeniden kazılmış, yapılar yıkılmıştır. Alt yapı projelerindeki plansızlık halkı bezdirmiştir.
Eleştiriler daha çok ayrımcılık, yapılan her türlü hizmette siyasal rantın ön planda olduğu, kentin tümünü kapsamadığı ile devam ediyor. Eleştirler başlığı ‘Tüm projelerde kıble kar-para olmuştur. Doğa ve toplum yararı yok sayılmıştır. Para kazanma, yandaşlara kaynak ayırma adına kentsel dönüşüm adı ile kasıtlı bir cinayet işlenmeye devam etmektedir’ tespiti ile bitiyor.
Eleştiriler sonrası perspektif/ilkeler ile sözleşme devam ediyor.

Kent ve kır ayrımının ortadan kaldıran ‘yaşam alanları’ perspektifini savunuyoruz. Yaşam alanları doğalı savunan, çoğulcu, eşitlikçi, ortaklaşan, üreten, paylaşan, dayanışan doğa, toplum ve birey yararı esas alan ve özneleşen etik insan birliğidir. ‘Özgürlük ve Eşitlik’ yerel demokrasi inşamızın temel mottosudur. Yaşam alanlarını özgür ve eşitlikçi kılmaya söz veriyoruz. Özgür ve Eşitlikçi kentlerin (yaşam alanları) inşa sürecinde aşağıdaki ilkeleri benimsiyoruz.
Her bir perspektif/ilkenin neler içerdiği sözleşmede ayrıntılı olarak yer alıyor. Bunlardan birkaçını sizlerle paylaşıyoruz:
Siyasetin toplumsallaşması ve demokratikleşmesi: Yerinden yönetim mekanizmaları oluşturulması ve geliştirilmesi esastır. Bunun sağlanmasına yönelik olarak şu yapılara yer veriliyor:
Her düzey meclislerin rollerinin belirlenmesi ve meclislerin koordinasyonu esastır. Her türlü yönetsel yapıda aşağıdaki ilkeler olmazsa olmazdır.
Tahakküm ve ötekileştirmeleri ortadan kaldırmasına yönelik aşağıdaki ilkeleri benimser
Kent hakkının kullanımında inanç, kimlik, kültür, cinsel yönelim, sınıf, ideoloji vb. her türlü toplum kesimine eşitlikçi davranır. Özgür ve eşit yaşam için gereken araç, imkan ve örgütlenmeleri yaratır. Özgürlükçü ve eşitli bir yaklaşımla çok kültürlü, çok dilli ve çok kimlikli yaşamı birer zenginlik olarak görür.
Doğayı esas alan, insanı doğanın parçası olarak ele alma:
Kadın özgürlükçü: Kadının özgürleşmesinin aynı zamanda tüm toplumun özgürleşmesine ve demokratikleşmesine kaldıraç etkisi yapacağını bilir. Kadın bedene müdahale eden yerel yönetim politikalarını kadın özgürlükçü anlayışla değiştirir. Kadınların kendi bedenleri hakkında kendi kararlarını vermesi olmazsa olmaz ilke olarak benimser. Aynı ilke LGBTİ+ için de geçerlidir. Kadınların yerel yönetimlere eşit katılımı temel bir haktır. Kadınlar ayrıma uğramaksızın kamusal alanda özgürce yer alır. Yerel yönetimler, kadınların adil ve eşit olarak, sosyal, kültürel, kamusal yaşama ve üretime katılması için her türden tedbir ve teşviki, kadınların geniş katılımıyla planlar ve uygular. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin her alanda sağlanmasını yerel yönetimlerin temel görevleri arasında görür. Kadın özgürlükçü anlayışın gelişimi için yerellerde Kadın Meclisleri başta olmak üzere örgütlülüklerin önemini bilir.
Ekolojik ve toplumsal/sosyal belediyecilik: Ekolojik ve toplumsal/sosyal belediyeciliği yaşama geçirmede doğa, toplum ve birey yararını esas alan kamu hizmetleri- belediyecilik hizmetleri yaklaşımını benimser. Kentsel planlama, bütçe, konut vb. konularda doğa, toplum ve birey yararını esas alır. Konut, su, elektrik ve ulaşım kullanımı, kültüre ve kentin tüm olanaklarına erişim, temel insan hakkı olarak görür. Kamu-belediyecilik hizmetlerini eşitlikçi, en düşük maliyet ile topluma sunar. Bu hizmetlerin ücretsiz verilmesini önüne hedef olarak koyar. Yine bu hizmetlerden halkın anadilinde yararlanması ilkesi benimsenir.
Diğer perspektif/ilkelere de açıklık getiren sözleşme talepler ile devam ediyor.
‘Siyasetin toplumsallaşması için halkın katılımına olanak veren meclislerin oluşturulması ve karar alma mekanizmalarının düzenlenmesi ilk yapılacak işler arasında yer alır’ ile başlıyor. Katılımın artırılmasına yönelik talepler sıralanıyor: Kent meclislerinde kadınların eşit temsil edilir. Gençlerin, engellilerin, kültürel toplulukların, LGBTİ+, vb. katılımına teşvik için pozitif ayrımcılık uygular. Yerel yönetimin alacağı her türlü kararlar ve yapacağı uygulamalar yerel halkın katılımı ile oluşan mahalle ve köy meclislerinde tartışır, kararlaştırır. Alınan kararların uygulamasının her aşamasında halkın denetimi esastır. Tüm kenti ilgilendiren kararlarda mahalle ve köy meclisleri, demokratik kitle örgütleri, meslek odaları, sendika, dernek vb. içeren kent konseylerinin katılımı ile kararların alınması esastır. Daha kalıcı olan karar önerileri için referandumlar yapar. Toplumsal katılımın gerçekleşmesi için belediye meclis toplantılarının herkese açık yapılır, toplumun içinde (pazaryeri, kahvehane, sosyal merkezler vb.) yapılır, televizyon-internet ortamları ile toplumla paylaşır, gündemin ne olduğu topluma kitle iletişim araçları ile bildirir.
Kentin geleceğini belirleyen imar planlarının karara bağlanmasında demokratik mekanizmalar devreye girer. Meslek odaları ve üniversitelerin katılımı ile hazırlanan planlar meclislerin ve halkın onayına sunar. Aynı mekanizma bütçe hazırlanması içinde geçerlidir. Kararlaştırılan planların ve bütçelerin izlenmesi ve denetlenmesinde aynı demokratik yapılar söz sahibidir. Kent planı ve bütçe hazırlıklarında doğa ve toplum yararı esastır.
Kadın özgürleşmesi için kadının siyasete katılımını teşvike eder. Bu amaçla ‘Kadın Meclisleri’ni yerellerde her düzeyde yaşama geçirir (il, mahalle, köy). Kadının özgürleşmesine yönelik çalışmalar yapar, bunun için ortamlar (eğitim merkezleri, kültür ve dayanışma merkezleri, kurslar, atölyeler vb.) sağlar ve kaynak ayırır. Kadınların kendi dillerini, kültürlerini öğrenmeleri, korumaları ve geliştirmelerini sağlayan kültür merkezleri kurar. Kadının özgürleşmesine katkı sağlayan tüm kadın çalışmalarını destekler. Kadınların kent yaşamına özgürce katılımını artırmak için kadınların öncülüğünde çalışmalar yürütür. Yerel bütçelerin hazırlanmasında kadınlara pozitif ayrımı esas kabul eder, bütçe hazırlanmasında kadınlara ve kadın örgütlerine yer verir. Yerel yönetim organlarında kadınların eşit temsiliyetini önceler. Kamu alanlarında kadın istihdamına ağırlık verir. Bu amaçla kadın el emeğinin değerlendiren iş atölyeleri, kooperatifler kurar. Geçimlik ev ekonomisini destekler. Kadınların örgütlenmesi için araçlar yaratır, kadınların sendikalaşmasına yönelik çalışmalar yürütür. Yerel yönetimlerde kadınları çalışanlara yönelik ücret eşitsizliğini ortadan kaldırır. Kadınları özgürleştirme hedefli çocuk, hasta, yaşlı bakım hizmetlerini kamusal hizmet olarak yaygınlaştırır. Ev eksenli çalışmaların kamusal hizmet niteliğinde sürdürülmesi için çalışmalar yürütür. Mahallelerde toplu mutfaklar, çamaşırhaneler, çocuk bakımevleri ve kreşler kurar. Kadınların kendini, toplumu ve dünyayı, özetle erkek egemen toplumsal düzen çözümleyebilmelerine katkı sağlayan merkezler kurar. Erkeklerin erkeklikleri ile yüzleşebilmeleri için çalışmalar yürütür, atölyeler kurar. Kadına yönelik şiddete karşı kapsamlı, kadınlar öncülüğünde çalışmalar yürütülür. Bu çalışmaların koordinasyonu kadınlara bırakılır. Acil tedbirler olarak Özgür Yaşam evleri kurulur, buralarda, korunmaya alınan kadınlar aşamalı olarak güvenli ve sağlık yerlerde ikameti sağlanmasına yönelik çalışmalar yürütülür. Kadınların istihdam edilmesine yönelik çalışmalar yürütülür, kadının meslek edinmesine yönelik kurslara katılımı sağlanır. Ev geçinimini sağlayacak gelir desteği yerel yönetimce sağlanır. Özgür yaşam evleri kadınlar tarafından yönetilir. Kadınlara şiddete karşı öz savunma eğitimleri ücretsiz olarak verilir.
Kendi kendine yetebilen bir kent için tarım destekler, tohum takası merkezlerinin kurulur ve kooperatifçilik destekler. Yine sanayi, hizmet ve ticaret ile ilgili de kooperatif tipi kolektif yapıların kurulması teşvik eder. Geçimlik aile ekonomisine öncelik verir, küçük üreticiler destekler. Toplumun sağlıklı beslenmesine önem verir. Denizli’de yaşayan hiçbir kimsenin aç kalmaması için toplu mutfaklar kurar. Çocuklara günlük süt dağıtır. Gıda güvenliği esastır. Gıda üretiminde ve satışında katkı maddeleri, GDO vb. açısından kamusal denetim esastır. Toplum kamusal denetime destek verir.
Yerel yönetimde çalışan işçiler güvenceli çalışır. Sendikalı olması ve toplu sözleşme ile çalışma koşullarını belirlemesi ve sosyal haklarını elde etmesi benimser. Taşeronlaştırmaya kesinlikle izin vermez.
Yerel yönetimlerde kadın istihdamına önem verilir ve eşit istihdam yaşama geçirir.
Belediye başkanı ve yetkilileri zorunlu olmadıkça makam arabası kullanmaz, bisiklet kullanımı ve yürüyüşü tercih ederek sağlık davranışlar için rol model olur. Belediye lüks araç (araba vb.) ve malzeme kullanımından kaçınır. Belediye çalışanları için kadına yönelik suçlar (kadına yönelik ayrımcılık, şiddet, taciz vb.) işten uzaklaştırma nedenleri olarak toplu sözleşmelerde yer alır.
Ötekileştirilen halklar, inançlar, cinsel yönelimler, mülteciler vb. toplumsal grupların kendi kültürlerini yaşaması ve geliştirmesi için olanaklar yaratılır, bu çalışmalara destek verir. Ötekileştirmenin ortadan kaldırılmasına yönelik okul öncesinden başlayarak çocuk ve gençler başta olmak üzere tüm vatandaşlar için ayrımcılığı ortadan kaldırılmasına katkı sağlayacak programlar yaşama geçirir. Belediyede başta belediye başkanı olmak üzere görev yapan tüm çalışanların doğaya saygılı, demokrat, çoğulcu, toplumcu ve eşitlikçi özellikler taşır. Yine kentte yaşayanların etnik-dini-mezhepsel-kültürel-cinsel vb. özelliklerine saygı gösterir, kabul eder, korur ve geliştirir. Kamu hizmetleri verenlerin bu özelliklere sahip olması için hizmet içi eğitim programları geliştirir ve uygular.
‘Doğa ve kültürel varlıkları koruma ve geliştirme çalışmaları yapar. Kentin turistik, doğal ve tarihi dokuları yerel yönetim tarafından korur ve geliştirir’ denilerek Denizli yerelinde önemli gündem olan Menderes havzası, Zeytin yaylası, Projelendirilen yollar ile birlikte Tarihi mekanlar, Pamukkale, Laodikya, Tripolis, Honaz, Bozdağ, Eşeler dağı, Keloğlan mağarası’na öncelik verileceği belirtiliyor.

Sözleşme hedeflenen belediyecilik-kamu hizmetleri ile devam ediyor:
Sözleşme şu sözlerle bitiyor:
DENİZLİ DEMOKRASİ İÇİN ÇAĞRI GRUBU OLARAK
Biz, bu sözleşmeye imza atanlar bu sözleşmenin benimsediği yönetim anlayışını mahalle, ilçe ve il düzeyinde her fırsatta savunuruz.
Yerel seçimlerde aday olacak siyasilerin, halk iradesinin yerel yönetime yansıması anlayışını benimsediklerini görmek isteriz.
Seçilecek yöneticilerin, önümüzdeki süreçte bu anlayışa uygun olarak çalışmasını kararlılıkla izleyeceğimize ve çalışmalara katılmak için gerekli yerel örgütlenmeleri canlı tutacağımıza dair birbirimize söz veririz…
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()