Adana’nın Aladağ ilçesinde Süleymancılar tarikatına ait kaçak yurtta çıkan yangında 11 kız çocuğunun ölmesiyle ilgili davanın avukatlarından Evren İşler “Başından beri Süleymancılar korundu” dedi.
Adana’nın Aladağ ilçesinde Süleymacılar cemaatine ait kaçak kız öğrenci yurdunda 29 Kasım 2016 tarihinde çıkan ve 11’i kız çocuğu toplam 12 kişi hayatını kaybetmişti. Yangından sonra aralarında Süleymacılar’a ait Aladağ Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği ve yurt yöneticileri ile kamu görevlilerinin olduğu 18 kişi hakında ‘Birden fazla kişiyi taksirle öldürme ve yaralanmalarına sebep olma’ suçlamasıyla 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılmıştı.
Dokuzuncu duruşması yarın Kozan Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek dava öncesi Sosyal Haklar Derneği’nden ailelerin avukatlarından Evren İşler, gelinen noktayla ilgili Artı Gerçek’e, Ömer Çelik Yeni Yaşam’a konuştu.
OLASI KASTLA İHMALDEN CEZA VERİLMESİNİ İSTEYECEĞİZ
İşler, yarınki duruşmada esas hakkında beyanlarını sunacaklarını ve sanıkların ‘olası kastla insan öldürme’ suçundan cezalandırılmalarını talep edeceklerini kaydederek “Bununla ilgili siyasi ve hukuki gerekçelerimizi sunacağız” dedi.
1950’DEN BU YANA EĞİTİMDE CEMAATLERİN VARLIĞI DEVAM EDİYOR
İşler, eğitimin 1950’den bu yana cemaatlere teslim edildiğini, bu durumu değiştirmeye dönük bir takım göstermelik adımlar atılsa da eğitimdeki cemaat varlığının devam ettiğini söyledi. Devletin eğitim alanında faaliyet yürüten cemaatleri koruyup kolladığına dikkat çeken avukat İşler, sözlerine şöyle devam etti:
“Fethullahçılarda nasıl yaptıklarını herkes biliyor. Süleymancılara da farklı davranmadıklarını biliyoruz. Gerektiğinde bunun için anayasa değiştiriyorlar. 1971 yılında anayasadan bir hüküm çıkararak derneklerin dini faaliyet yürütmesinin önünü açıyorlar. Bunun hemen peşinden Aladağ yurt yangınına sebep olan dernek kuruluyor. Bu bir devlet korumasında yapılan cemaat faaliyeti aslında ve cemaatin bekasından başka bir şey düşünmedikleri için alınması gereken önlemleri allaha havale ettikleri için veya parayı başka bir yere aktarmayı tercih ettikleri çocukların ölümüne sebep oluyorlar.”
SÜLEYMANCILARI BAŞINDAN BERİ KORUYORLAR
Aladağ yurt yangınıyla davada Süleymancılar cemaatin başından beri korunduğunu belirten İşler, buna şu örnekleri verdi:
– Dava boyunca belletmenler ne tanık ne de sanık olarak dinlendi. Mahkemeye dahi getirilmediler.
– Yurt binası mahkeme aşamasında keşif yapılmadan yıkıldı
– Bu yurdun Süleymancılara ait olduğu biinmesine rağmen sanki böyle bir durum yokmuş izlenimi yaratılmaya çalışıldı.
– Çocuklar kamu otoritesi kullanılarak bu yurda yönlendirildi. Aladağ ilçe eğitim müdürü ailelere çocukların yurda gitmesi gerektiğini beğenmiyorlarsa ev tutabileceklerini söyledi.
– Bu binanın kaçak olduğunu biliyorlar. İzin almaları gerektiğinde başka bir binanın ruhsatını kullanarak almaya çalışıyorlar. Sanki binanın ruhsatı varmış gibi yapıyorlar.
– Defalarca imar affı çıkıyor, hiçbir imar affına başvurmuyorlar çünkü binanın kaçak olduğunu ve imar için gerekli koşulları karşılayamayacaklarını biliyorlar. Buna rağmen çocukları o yurtta barındırmaya devam ediyorlar.
İşler, laik ve bilimsel eğitimin önemine vurgu yaparak “Dolaysıyla burada yangınla sınırlı bir durum yok. Bu yangın bize laik, bilimsel ve kamusal eğitimin bir kez daha ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Bu basit bir kaza olarak nitelenemez, böyle bakılmasına engel olmak için yarınki duruşmada söylemeye ve dile getirmeye çalışacağız” dedi.
Türkiye ve bölge kentlerinde ölümle sonuçlanan olayların üzeri kaza denilerek kapatılmak istenirken, faillerin cezalandırılmaması tepki çekiyor ve yargının geldiği nokta eleştiriliyor. Onlardan biri de Aladağ’da Süleymancılar Cemaati öğrenci yurdunda 12 kişinin yaşamanı yitirdiği olay. Adana’nın Aladağ ilçesinde, 11’i çocuk 12 kişinin yaşamını yitirdiği, 22 öğrencinin de yaralandığı yurt faciasına ilişkin açılan davanın 9. duruşması bugün Kozan Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Aladağlı ailelerin avukatı Sosyal Haklar Derneği (SHD) üyesi Ömer Çelik, aradan geçen zamana dikkat çekti.
Suça meyilli zihniyetin davası
Aladağ yurt yangının basit bir adli vaka sayılamayacağına vurgu yapan Çelik, “Aladağ yangını davası yoksulun kaderine mahkum bırakıldığı, istismarcısının ise kollandığı bir dava olmamalıdır” dedi. Çelik davayı, “Türkiye’de laik, kamusal, parasız eğitim hakkı ihlalinin yargılandığı bir dava” olarak yorumladı. Çelik, “Sırf belli cemaatlere üye şucu veya bucu olduğuna bakılmaksızın bu ülkenin yurttaşlarının haklarına göz diken, bundan rant sağlayan ve devlet içerisinde devlet olmayı hedef edinen suça meyilli zihniyetin yargılanması olmalıdır Aladağ. Dün Fetullahçılar, bugün Süleymancılar yarın bir başkalarının kirli el izlerini devlet dairelerinde görmemek adına toplum olarak kararlı durmalıyız. Kötülüğü def eden yine toplumun güçlü duruşu olmalıdır. Bu bakımdan tüm duyarlı yurttaşları 30 Nisan’da Kozan’da görülecek davamıza destek olmaya çağırıyoruz” diye konuştu.
Cemaatlere sessiz kalınıyor
Dosyanın örtülmeye çalışıldığı soruşturma aşamasında ortaya çıktığını söyleyen Av. Ömer Çelik, keşfe imkan tanınmadan yangının olduğu binanın savcılık oluruyla yıkılmasının hukuk tarihinde bir kara leke olarak yerini aldığını dile getirdi. Çelik, “Yargı maalesef devlet içerisinde yapılanan cemaatlere, tarikatlara halen sivil toplum örgütü nazarıyla bakıyor, ses çıkarmıyor, görevini yapmıyor. Olayın sorumlularına arka çıkılıyor, haklarındaki vahim iddialar sümen altı ediliyor. Yangından önce olay mahaline bitişik binada sayısı beşten fazla kadının toplantı düzenlediğini, bu kişilerin yangından ilk önce haberdar olduğu ve araştırılarak dinlenilmesini mağdur yakını aileler talep etti. Ancak bu iddia ne soruşturma aşamasında ne de kovuşturmada dikkate alınmadı” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Artı Gerçek (Rıfat Doğan) – Yeni Yaşam (Hamdi Kesen)
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()