İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi, çocuğa karşı işlenen cinsel suçlar hakkında yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada; istismar vakalarının, basında, sivil toplumda ve hukuki süreç boyunca nasıl ele alınması gerektiği anlatılırken, yanlış uygulamalara da dikkat çekildi. Suçu önleme politikalarının toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde tartışılması gerektiği belirtilen açıklamada, “Cinsel suçların sadece cinsel dürtülerle değil, tahakküm kurma ve gücünü ispat etme saikiyle işlendiği bilinmektedir” dendi. “Failler hakkında sapık, canavar, psikopat gibi tanımlamalar kullanılmamalıdır” ifadesinin yer aldığı açıklamada bu gibi tanımlamaların failleri “toplum dışında bireyler” gibi gösterdiğini ve bunun da gerçeği gölgelediği söylendi.
Açıklamada, çocuğun cinsel istismarı vakalarında, önceliğin çocuk haklarının korunması olduğu ifade edildi. Çocuğa bedeni üzerinde söz sahibi olduğu ve kimsenin izin almadan bedenine dokunamayacağının öğretilmesi gerektiği aktarılırken, “Vücudun sadece belli bölgelerinin cinsel saldırıdan korunması gerektiği algısı yetersizdir. Bilinmelidir ki, cinsel istismar sadece vücudun iç çamaşırı ile korunan bölgelerinde gerçekleşmez” ifadesi kullanıldı.
Açıklamada çocuk haklarının korunması için izlenmesi gereken yollar şu şekilde sayıldı:
Çocuğun ev adresi, mahallesi, okulu, arkadaşları ve akrabalarına dair bilgiler de gizlilik kapsamında değerlendirilmeli ve çocuğun kimliğini açığa çıkarabilecek bilgiler paylaşılmamalıdır.
Çocuğun fotoğrafı, bulanıklaştırılmış ya da bir kısmı kapatılmış bile olsa kullanılmamalıdır. Çocuğun yasal temsilcisinden çocuk ile ilgili bilgi ve görsellerin kullanımı konusunda izin alınsa dahi çocuğun haklarını korumaya hizmet eden gizlilik kuralı bertaraf edilmemelidir.
Olayın oluş şekline dair yorumlarda bulunulmamalı, çocuğun ve ailesinin acısına, hislerine, yaşadıklarına dair varsayımsal değerlendirmeler yapılmamalıdır.
Olayı canlandırmak veya tepkiyi ifade etmek amacıyla çocuk bedeninin üzerinde ellerin olduğu fotoğraflar, ağzı kapatılmış çocuk resimleri, animasyonlar, çocuk imgeleri kullanılmamalıdır. Temsili çocuk fotoğrafları bir yandan çocuğun kurban olduğu algısını pekiştirirken, diğer yandan çocuğu pornografik öğe haline gelmesine neden olmaktadır.
Çocuğun yaşadığı bölgeye, etnik kimliğine, ekonomik durumuna, ailesine dair yorumlar yapılmamalıdır. Belli gruplar hedef haline getirilmemeli ve ayrımcılık yapılmasına yol açılmamalıdır
Çocuğun okulu, evi, parkı, sokağı çevresinde toplumsal tepkiyi gösteren eylemler düzenlenmemelidir. Aksi halde bu eylemlerin, orada yaşamak zorunda olan mağdur çocuk ve ailesinin etiketlenmesine, yeni tehlikelere açık hale gelmesine ve olayın travmatik etkilerinin artmasına neden olacağı unutulmamalıdır.
Sosyal medyada bilgi kirliliğine itibar edilmemeli, yanlış ve sadece duyuma dayalı yasal hakları ihlal edecek paylaşımlara yer verilmemelidir.
Failler hakkında sapık, canavar, psikopat gibi tanımlamalar kullanılmamalıdır. Çünkü bu tanımlamalar, faillerin toplumun dışında bireyler olduğu algısı yaratmakta, cinsel istismarın toplumun her kesiminden fail ve mağdur yaratan toplumsal bir sorun olduğu gerçeğini gölgelemektedir
Sivil toplum örgütleri, sosyal medyada görünürlüğü fazla olan kişi ve kurumlar, olaya dair aktarımlarını ve yorumlarını yaparken doğru bilgi vermeye, çocuk haklarına özgü kavram ve kurallara uymaya özen göstermelidir.
Çocuk cinsel istismar vakalarını idam, hadım, müebbet hapis gibi ağır cezalar üzerinden tartışmaya açmak; küfür, bela gibi söylemlerle öfkeyi dışa vurmak sorunun çözümü noktasında fayda sağlamayacaktır. Bu tür tartışmalarda öncelik, önleme ve çocuk koruma politikalarına verilmelidir.
Faillerin ırkı, etnik kimliği, dini, ait olduğu gruplar, mesleği, ekonomik durumu üzerinden ayrımcılık içeren yorumlar yapılmamalıdır. Bu yaklaşım, halkın bir kesiminin dışlanmasına, damgalanmasına, lince dönüşen eylemlere maruz kalmasına neden olmaktadır.
Çocuğun cinsel istismarı davalarında sanığın ve mağdurun haklarını ihlal etmeyecek biçimde gizlilik kararı verilmesi doğrudur.
Çocuğun cinsel istismarı davalarında sanığın ve mağdurun haklarını ihlal etmeyecek biçimde gizlilik kararı verilmesi doğrudur.
Basının haber alma özgürlüğü, çocuk odaklı haberciliğin önüne geçmemelidir. Olay, unutulma hakkı, tedavi ve sağaltım süreçleri de düşünülerek özenle ele alınmalı ve değerlendirilmelidir. Haberin verilişinde abartılı, gizliliği ihlal eden, faili farklılaştıran ifadelerden kaçınmalıdır.
Haber metinlerinde, çocuğa yönelik cinsel davranışların suç olduğu vurgulanmalı; mağdurları güçlendirici, destek mekanizmalarını tanıtıcı bilgilere yer verilmelidir.
Kaynak: T24
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()