Savaşan devletler genelde çatışmanın insani maliyetlerini düşünmekle o kadar meşgul ki savaşın doğaya verdiği zararları düşünemiyorlar.
Savaş suçlarını düşündüğümüzde aklımıza genellikle rehin alma, mahkumlara işkence etme veya çocuk askerler gelir. Şimdi bir grup bilim insanı bu listeye başka bir madde eklemek istiyor: çevreye zarar vermek.
Dünyanın dört bir yanından önde gelen 24 bilim insanı tarafından imzalanan ve bu hafta Nature dergisinde yayınlanan açık mektup hükümetleri ordularının savaş bölgelerinde meydana getirdiği çevresel zarardan sorumlu tutacak yeni bir Cenevre Sözleşmesi için çağrıda bulunuyor.
Mektupta “Hükümetleri biyoçeşitliliği korumak için kesin önlemler almaya çağırıyoruz” deniyor. “Ve savunma sanayi faaliyetlerinin etkisinden daha fazla sorumlu tutulmalı.”
Bilim insanları bu talepleri iki nedenden dolayı dile getiriyor. İlk olarak, Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Hukuk Komisyonu, savaş sırasında doğayı güvende tutmak için hali hazırda yürürlükte olan 28 prensibin nasıl genişletebileceğini tetkik etmek için 8 Temmuz’dan 9 Ağustos’a kadar sürecek bir toplantı düzenliyor. Söz konusu tarihler, teşebbüsün bir parçası olarak yeni bir Cenevre Sözleşmesi’nin gerekliliğini kamuya açıklamak için bu mükemmel bir zaman.
İkincisi, gezegenimizin acilen müdahale edilmesi gereken bir biyoçeşitlilik kriziyle karşı karşıya olduğu giderek daha da bariz hale geliyor. Mayısta önemli bir BM raporunda 1 milyon türün tükenme tehlikesi altında olduğu tespit edildi. Bitkilerden kuşlara,kuşlardan memelilere bütün canlı türlerinin “son 10 milyon yıldaki ortalamanın onlarca, yüzlerce katından daha yüksek” bir hızla ortadan kaybolduğu belirtildi. Ve bunun sebebi, savaş dahil olmak üzere, insan etkinlikleri.
Savaşan devletler genelde çatışmanın insani maliyetlerini düşünmekle o kadar meşgul ki savaşın doğaya verdiği zararları düşünemiyorlar. Bu bir bakımdan anlaşılabilir olabilir ancak anlaşılabilir olması bunun yine de bir hata olduğunu değiştirmiyor zira savaşlar çevreyi mutlak surette mahvediyor. Ve doğa acı çektiğinde biz insanlar da bunun ceremesini çekmeye meyilliyiz.
Irak Savaşı buna çarpıcı bir örnek sunuyor. ABD’nin 2003’te Irak’a yaptığı askeri saldırıdan yıllar sonra, bilim insanları tükenmiş uranyumdan kaynaklanan kirlenmeler de dahil olmak üzere ortaya çıkan çevre kirliliğini ülkenin hızla kötüye giden sağlık koşullarının muhtemel bir etkeni olarak araştırmaya başladı. Brown Üniversitesi Savaşın Bedelleri Projesi’nden (Costs of War Project) araştırmacılarına göre “kanserdeki artış, doğum kusurları ve diğer sağlık durumları savaşla bağlı çevresel zarar ve toksinlerle ilişkili.”
Araştırmacılar askeri üs atıklarının yanık çukurlarında imha edilmesinin “asker ve sivilleri tehlikeli düzeyde kirletici maddelere” maruz bıraktığını ve askeri araçların kaldırdığı tozun miktarının “servis üyelerinin tozun içinden soludukları toksinlerin solunum bozuklukları ile ilişkilendirilecek” kadar çok olduğunu ekledi.
Kaynak: Independent Türkçe
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()