Zararlar halktan gizlendi
Termik santrallere filtre takılması tartışmalarına da değinen Başkan Gürün şunları, “Yatağan yıllarca filtre takmadı. Sağlıkla ilgili negatif etkilerini açıklayamadık, çünkü araştırılmadı. Filtre takılmasını geciktirmek için baca ağzından çıkan dumanın, külün zararlarını kamuoyundan sakladık. Yıllar sonra Yatağan’a filtre takıldı ama bu filtrelerin ne kadar neyi arıttığını, hangi zararlı maddeleri tuttuğunu bilemiyoruz. Baca gazında bunu ölçen cihaz yok” diye belirtti.
Baca külünde uranyum var
Çalıştayda konuşan Dünya Gazetesi tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, “Geçmişte bir tarım ülkesi olan Türkiye bugün 15 milyar dolarlık tarım ürünü alıyor, yanlış madencilik ve enerji politikaları nedeniyle sadece toprağı değil, sular da kirleniyor” dedi. Prof. Dr. Doğan Kantarcı’nın madenciliğin orman ekosistemlerine etkileri başlıklı sunumunda Muğla bölgesinde çalışan üç termik santralle ilgili açılan davalarda bilirkişi olarak bulunduğunu belirterek, yaptıkları araştırmalarda korkunç değerlerle karşılaştıklarını söyledi. Termik santrallerde yakılan kömürlerin içinde uranyum olduğunu ve baca külünde de bu nedenle uranyum bulunduğunu kaydetti.
Tarih yok ediliyor
Arkeolojik açıdan madencilik faaliyetlerini anlatan Prof. Dr. Ahmet Tırpan “1980 yılından itibaren Yatağan bölgesinde kömür alanlarındaki arkeolojik değerleri kurtarmak için çalışmalar yaptık. Ancak kumpaslarla biz buradan uzaklaştırıldık. Tespit ettiğimiz Sit sahaları dışında başka Sit sahası tespit edilmedi. Bölgedeki tarihi ve kültür varlıkları yok edilmeye devam ediyor” diye beliritti. Çalıştayın öğleden sonraki ilk oturumunda konuşan bağımsız araştırmacı Duygu Avcı, “Aslında bu etkilerin topluma getirdiği maliyetleri var. Bu maliyetler toplumda birtakım kesimlerin üzerine yükleniyor. Mesele toplumsal adalet meselesi” dedi.
Devlet şirket kârlarının peşinde
Av. Fevzi Özlüer, madencilerin ve devlet kurumlarının madencilik ile ilgili süreçlere yurttaşların katılmasını istemediğini belirtti. Özlüer, “Yurttaşların kamu yararı, kamu düzeni beklentileriyle şirketlerin kısa sürede hızla kâr elde etme beklentisi çatıştığında devlet kısa sürede kâr beklentisini karşılayan uygulamalara yöneldi” dedi. Ekoloji Birliği YK üyesi Özer Akdemir ise Bergama köylü hareketinin ‘psikolojik savaş’ tekniği ile sönümlendirildiğini belirterek, “Bu oyunda çok önemli bir işlevi olan Necip Hablemitoğlu’nun yazdığı kitap sahte belgeler, bilgiler ve sayısal verilerle kurgulanmıştır. Bugün hala bu kitabın ve dış güçler yalanının yaşam alanlarını savunanlara karşı kullanılması kullananlar için ne kadar utanç vericidir” dedi.
İstatistikler yalan
Prof. Dr. Kayıhan Pala, “Madenleri ve enerjiyi kapitalizmin sınırları içerisinde tartışamayız. Dünyada her yıl dokuz milyon insan çevresel kirlilik nedeniyle hayatını kaybediyor. Türkiye’ye maliyeti ölümlerin yüzde 12’sinden daha fazlası çevresel kirlilikle ilişkili. Bir yılda yalnızca hava kirliliği nedeniyle erken ölen insan sayısı 52.000! Kâr hırsı bu kadar insanı öldürürken kömürü çıkaralım mı çıkarmayalım mı diye tartışamayız. Her yıl kırk binden fazla insanın istatistik verilere girmesi gerekir. Oysa bu istatistiğe giren sayı 500. Silikozis hastaları hayatlarını kaybettiklerinde dahi silikozis hastası olarak verilerde yer alamıyorlar” dedi. Prof. Dr. Doğanay Tolunay konuşmasında, “Ülke olarak atmosfere 526 milyon ton sera gazı salımı yapıyoruz. Madencilik sektörü burada ilk onun içinde. Oysa daha madencilerden henüz iklim krizi diye bir şey duymadık” dedi.
Çığlığımızı duyun
Yatağan İkizköy’den gelen bir kadın yurttaş, “Köyümüz kaderine terk edilmiş durumda. Sondajlar vurulduğundan bu yana sularımız kalmadı. Her gün iki kere patlatılan dinamitlerle depremi de yaşıyoruz. Bacalardan çıkan dumanı, pisliği anlatamam. Çocuğum nefes alamıyor. Ormanlar elimizden alınmaya çalışılıyor. Zeytincilikle geçiniyorduk şu an bir tane bile zeytinimiz kalmadı. Eşim 2 yıldır ilaç kullanıyor, insan içine çıkamıyor. Ankara’ya kadar gittik ama sesimiz duyulmadı. Sessiz çığlığımız var. Dedelerimizin topraklarını parayla satmak istemiyoruz, inatla zorla elimizden almaya çalışıyorlar. Şu anda zehir soluyoruz” diye yurttaşlara seslendi.
Kaynak: Yeni Yaşam
