Aydın ve Muğla’ya yayılan Antik Çağ’da Latmos olarak bilinen Beşparmak Dağları’nda yer alan Koçarlı ilçesinin Bağarcık köyünden Söke’nin Karakaya ve Köprüalan köylerine uzanan bölgede bulunan kaya resimleri, maden ocaklarının tehdidi altında. Dağın çoğalarak açılan maden ocaklarında dinamit patlamaları, kayaların altındaki prehistorik pek çok kaya resmini tahrip etti.
EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, maden ocaklarında patlatılan dinamitlerin tarihsel mirasın en büyük düşmanı olduğunu belirterek, “Bu dağlarda maden kamyonları değil, kaya resimlerini görmek için gelen eko-turistleri taşıyan tur otobüsleri dolaşmalıdır” dedi. Sürücü, maden ocaklarının dağın doğal peyzajını tahrip etmekle kalmayarak, tespit edilen kaya resimlerini de tehdit ettiğini ve resimlerin yok olmasına neden olduğuna dikkat çekti.

Sürücü, “Yanı başındaki Bafa ve Azap gölleriyle bütünleşerek, tarih öncesi dönemden günümüze kadar birçok uygarlıklara ev sahipliği yapan, eşsiz ve benzersiz güzelliklerle dolu önemli bir doğa ve tarih alanı olan, güneyi Muğla, kuzeyi Aydın sınırları içinde kalan Beşparmak Dağları’nın zirvesindeki Tekerlek Dağ’da bulunan Prehistorik taş kültü (Hava ve Yağmur Tanrısının evi), dağın her yönünden görülen muhteşem siluetiyle turizme çevrilmesi, hem ülkemiz hem de yöre halkı için çok daha yararlı olur” diye konuştu.
Kadınlar ön planda
Beşparmak Dağları’nın her tarafını kaplayan insanlığın izlerinin Neolitik dönemden Osmanlı dönemine uzandığını dile getiren Sürücü, Anadolu’da Neolitik Çağ’dan bu yana Anadolu Hava Tanrısı’na ve yerel bir dağ tanrısına birlikte tapınıldığını söyledi. Beşparmak Dağları’nda binlerce yıldır yaşayan insanların tarih boyunca kurdukları yerleşimlerdeki mimari yapıların tamamının dağın doğal yapısıyla barışık bir şekilde inşa edildiğini anlatan Sürücü, “Yapılar inşa edilirken, doğa tahrip edilmeden çevreye uyumlu bir şekilde devasa boyutlardaki kayalıklarından faydalanılmıştır. Beşparmak Dağları’ndaki arkeolojik bulguların en önemlileri, Batı Anadolu’da yüzyılın buluşu olarak adlandırılan prehistorik kaya resimleridir. Dağın etrafını bir çember gibi saran resimlerden, bugüne kadar 172 adet tespit edilirken, her yıl bunlara yenileri eklenmektedir. Bu resimler konu ve üslup açısından şimdiye kadar bulunan tüm kaya resimleri içerisinde benzersizliğini korumakta, şekil ve anlatım olarak dünyada tek olduğu bilinmektedir. Şematik bir şekilde çizilen resimlerde kadın ön planda yer alıyor. Yine aile, düğün törenlerini ve ilkbahar şenliklerini tasvir etmektedir. Savaş sahnesi ve av sahnesi olmayan resimlerde, barış, düğün törenleri ve şenlikler yer alıyor” diye belirtti.
Açık hava müzesi gibi
Beşparmak Dağları’nın açık hava müzesi niteliğinde olduğunu ve hak etmediği bir şekilde maden ocaklarının tehdidiyle karşı karşıya kaldığını söyleyen Sürücü, devamla şunları söyledi: “Hem doğal yapısı hem de kültürel özellikleri olan bu benzersiz dağ silsilesinin, önemli özelliklerinin yeterli koruması yoktur. Hak ettiği değer verilmediği takdirde böylesine önemli özellikler barındıran Beşparmak Dağları’nın gelecek nesillere ulaşmadan, tahrip edilmesi kaçınılmazdır. Bazı alanlarda yerleşim yerlerinin hemen yanı başına açılan ocaklar, doğal yapının tahribatının yanında, bu köylerde oturanları da tehdit ettiği görülmektedir. Söke’ye bağlı Karakaya, Köprüalan, Yeşilköy, Avşar köyleri ve Sarıkemer beldesinin içinden geçen maden kamyonları, çevreyi toz içinde bırakıyor. Maden kamyonları bu köylerin yollarını ağır tonajlarla köstebek çukuruna çevirmelerinden dolayı, yöre insanları tarafından büyük tepki almaktadır.”
Jeoturizm yaratılabilir
Beşparmak Dağları’nın maden ocakları gibi faaliyetlerle tahrip edilmesi yerine, var olan gerçek değerleri ön plana çıkarılarak ve tanıtılarak bir jeoturizm yaratılabileceğini ifade eden Sürücü, şöyle devam etti: “Bu sayede benzersiz ve jeolojik dönemden kalan kaya yapıları, 8 bin yıllık prehistorik kaya resimleri, başka yerde görülemeyecek ilginçlikteki antik yerleşimleri ve hâlâ tarihsel kültürünü günümüze taşıyan özellikleriyle korunması sağlanabilir. Kaya resimleri insanlık tarihinde önemli bir adımı belgelemektedir.”
Ocaklardan kurtarılabilir
Bahattin Sürücü maden ocaklarının durdurulması ve bölgenin Milli Park olması için yaptıkları başvuruların yanıtsız bırakıldığını söyledi. Sürücü, “Çizilen çerçevenin içinde bile şu anda yaklaşık 8 tane maden ocağı var. Kültür Varlıkları Koruma Kurulu tarafından tescil edilmeyen bölgeler tamamen tehdit altında, her an orada bir maden ocağı açılabilir. Çünkü sadece kültürel varlıkların olduğu yerleri tescil edebiliyor kurumlar. Yani eğer dağda kültürel varlık yoksa bir şey yapılamıyor. Ama Milli Park yapılırsa, tarihi yapılar da doğal yapılar da maden ocaklarından kurtarılabilir” diye belirtti.
