Özellikle iki tür seyirci tarafından görülmesi gereken bir film: kadınlar ve müzikseverler

BEN KADINIM

X X X

(I Am Woman)

Yönetmen: Unjoo Moon
Senaryo: Emma Jensen
Görüntü: Dion Beebe
Müzik: Rafael May
Oyuncular: Tilda Cobham-Hervey, Evan Peters, Danielle Macdonald, Chris Parnell, Matty Cardarople, Damien Strouthos, Dusty Sorg

Avustralya yapımı, 2019.

Bize dek ulaşmamış üç yıllık bu filmi Digiturk’de keşfettim, ve hayli ilgimi çekti. Hele hayatını anlattığı ve çoktan unutulmuş Helen Reddy adlı şarkıcının bir albümünü evimdeki zengin CD koleksiyonunda bulup dinleyince ve hikâyesini de öğrenince… Kuşkusuz hatırlanması gereken bir hatun. Ve özellikle iki tür seyirci tarafından görülmesi gereken bir film: kadınlar ve müzikseverler.

1941 Avustralya doğumlu Helen Reddy illa da şarkıcı olmayı kafasına koymuştur; çocukluğundan başlayarak… Onun için kapağı ABD’ye atar. 60’ların sonu ve 70’li yıllarda pop müzik kadar ülkedeki kadın eylemleri zirvededir. O da önce Mercury, sonra Capitol gibi şirketlere başvurur. Özellikle iki kişinin desteğiyle: tombiş müzik hastası Lillian ve müziği sevse de asıl yolunu menajerlikte arayan yakışıklı Jeff Wald.

Lillian zaten hazırladığı ve sonunda yayınladığı Rock Ansiklopedisi ile bu alanda bir zirve olacaktır. Ki ona da “Kadın hareketinin gayri resmi marşını yazan kişi” unvanı verilir. Jeff ise Helen’in gönlünü çalıp onunla evlenecek, iki çocuğuna babalık edecek ve kendi alanındaki hırsına karısını üne kavuşturma çabasını da katacaktır.

Sonunda efsanevi Capitol şirketi ikna edilir ve ilk şarkı doğar. Bu kendi bestesi olan I Am Woman şarkısıdır. Yumuşaklıkla dikbaşlılığı, romansla bir feminist bildiriyi harman eden bir şarkı. “I Am Strong / I Am Invincible / I Am Woman” diye başlayıp giden sözleri de tam güne uymaktadır. Çünkü ülkede kadın cephesi kaynamaktadır. “Sisters Unite – Kızkardeşler, Birleşin” mesajları yükselmekte, tüm eyaletlerdeki sokaklarda kadın-erkek eşitliğinin sağlanması için eylemler yapılmaktadır.

Ve şarkı sonunda o ünlü ‘best selling’ listesine girer; giderek ilk sıraya da yerleşir. Yıl sonundaki anketlerde Aretha Franklin, Barbra Streisand, Caryl Simon gibi adları geçerek en iyi kadın şarkıcı da seçilir.

Ama 70’lerde gelen bu başarı özel hayatına aynı biçimde yansımaz. Kocasıyla sürekli kavga hâli, onun uyuşturucu düşkünlüğüyle birleşerek evliliklerini paramparça eder. Can dostu, baş (ve tek) kankası Lillian ise, hem de onun en büyük konserini verdiği gece, şişmanlıkla astımın birleşimi olan bir akibete doğru adım atar. 2014’lerde dönüş yapan Helen ise 2000 yılında hayata veda edecektir. Filmin ABD’de gösteriminden birkaç ay sonra…

Film çeşitli açılardan ilginç. Bir kez bizlere unutulmuş, ama otantik bir sanatçıyı tanıtıyor. Tüm o dönemde ABD’deki kadın eylemlerini ve adına özetle Eşit Haklar Değişikliği denen eylemin tarihçesini de yerli yerinde olarak anıyor. Yeterince eyalette kabul edilmediği için yıllarca süren bir olay… Ki bugün bile dev ülkede kadın için kürtaj hakkının hâlâ tartışıldığı bilinince

Kimileri bir düzineye ulaşan müzisyenin katıldığı konser sahneleri başarılı. Gerçi ses gerçekten Helen’in değil; yine Avustralyalı şarkıcı Chelsea Cullen’ın imiş. Ama ziyanı yok… Bence yeterince benzeşen iki ses ve yorum olmuş.

Oyuncuları hiç tanımıyoruz. Helen’i canlandıran Tilda Cobham-Hervey, işin altından çok iyi kalkmış. Hafif Audrey Hepburn haliyle... (Gerçi onun kadar güzel değil!). Kocası Evan Peters, içinde melekle şeytanı birlikte taşıyan erkeği iyi canlandırmış. Kanka Lillian’da Danielle Macdonald, tombişliğini bir koz haline getirerek sağlam bir karakter yaratmış.

İlk önemli filmini yöneten Unjoo Moon da işini iyi becermiş. Kameranın ardındaki Dion Beebe ise zaten filmdeki tek gerçek şöhret… Özellikle bir dönemin ustası yönetmen Rob Marshall‘ın filmlerini çekmişti: Chicago, Nine, İn the Woods – Sihirli Orman gibi… Arada Memoirs of A Geisha (2005) filmiyle bir de Oscar’ı var.

Kaynak: T24

  • Hakkımızda
  • Künye

 

Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…