‘BİZ AÇIZ AÇ!’

Uzun yıllardır geçimini atık kâğıtçılık yaparak sürdüren Ayten Solmaz, pandemi sürecindeki kısıtlamadan kaynaklı bir süredir mesleğini yapamıyor. Duyma engelli olan Solmaz’ın eşinin geçirdiği rahatsızlıktan kaynaklı eve maddi desteği kendisi sağlıyor. Tam kapanma süreci ile birlikte işini yapamadığını söyleyen Solmaz, “Çocuklarımızın haline bakın. Bir yerden gelirimiz yok. Salgın yüzünden kısıtlamalar geldi ve biz açız aç” diyerek devletin maddi destekte bulunmamasına tepki gösteriyor.

‘ÇÖPLERDE ASILI OLAN EKMEKLERLE GEÇİNİYORUZ’

Yaşadıkları yoksulluk yetmez gibi evlerinden de edilmek istendiğini söyleyen Solmaz, “Bu zorluk içinde başımızı soktuğumuz bir evimiz var ama onu da yıkmak istiyorlar. Eğer burası yıkılırsa biz nereye gideceğiz. Eve katkı sağlayan bir oğlum vardı ama o da çalışamıyor. Biz Müslümanız, bizde yalan olmaz. Çöpler asılı olan ekmeklerle geçiniyoruz. Bayat ekmek ve yiyeceklerle hayatta kalmaya çalışıyoruz. Türkiye’de çok yanlış var, lütfen bu yanlışı düzeltsinler. Kendi fakirine iyi niyetli davranmalarını istiyoruz. Çoluk çocuk perişan, gençlerimiz işsiz, ne yapacağımızı bilmiyoruz. Bize yardım etsinler. Biz insan öldürmüyoruz, gasp etmiyoruz kimseyi, kötü bir şey yapmıyoruz. Anlımızın teriyle kâğıt topluyoruz. Anlımızın teriyle ekmeğimizin peşindeyiz ama ona da devlet engel oluyor. Niçin? Buraları da yıkarlarsa bu yoksulluk içinde nereye gideceğiz. Bize el uzatmıyorlar, iş vermiyorlar ne yapacağız?” diye soruyor.

‘ORUCUMUZU BAYAT EKMEĞİ ISLATARAK AÇTIK’

Atık kâğıt işçisi Emine Kaya ise ‘tam kapanma’ süreciyle birlikte çok büyük sıkıntılar çektiklerini anlatıyor. ‘Orucumuzu bayat ekmeği ıslatarak açtık’ diyen Kaya, diğer yandan yasaklardan kaynaklı markete gitme konusunda da sıkıntı çektiklerini dile getiriyor. Marketlerin kapılarına koyulan ezilmiş ve çürük sebzeleri topladıklarını aktaran Kaya sözlerine şöyle devam ediyor:

“Ne yapalım eğer yoksa, biz ne yiyelim? İftarımızı çay ve ekmekle açıyoruz. Devlet yardım kolisi getirirse onu yiyeceğiz. Onun için burada sokakta oturuyoruz. Bu süreçte atık kâğıt işi de yapamıyoruz. Polisler gördüğü zaman geri çeviriyor. Peki biz çalışamazsak ve evde de yiyecek yoksa ne yapacağız? 7 kişiyi doyurmak zorundayım.  Yardım talebinde de bulundum ancak ret geldi. Devlet patates soğan yardımında bulundu ama yağ olmazsa ne yapalım biz patatesi soğanı! Ekmek bulduğumuz zaman yiyeceğiz bulmadığımız zaman da yatacağız. Somun ekmek yiyoruz. Başka bir şey de yok.”

‘İŞE ÇIKMAZSAM KİM BANA PARA VERECEK?’

Pandemi sürecinde getirilen kısıtlama ile atık kâğıt işi yapamadığını ve ailesini geçindirmede zorluk yaşadığını belirten Süleyman Yıldız ise, kısıtlamada adaletsizlik yaşandığını söylüyor. Zenginlere ceza kesilmediğini ancak iş için sokağa çıkmak zorunda kalan vatandaşa ceza kesildiğini söyleyen Yıldız, sözlerine şöyle devam ediyor:

“Ben şu an el arabası ile işe çıksam polis hemen bana maskesizlikten, sokağa çıkma yasağından, kısıtlamaya uymadığından veryansın yapacak. Peki, bu cezayı kim ödeyecek? Nasıl kazanacağım da nasıl ödeyeceğim bu cezayı? Ben işe çıkmazsam çoluk çocuğuma ekmek getirmezsem kim bana 5 kuruş para verecek? Kimsenin de maaşı yok. Kimseye bir yardımı yok devletin. 17 gün yasak koydular bu süre boyunca kime bakacak? Evimden dışarı çıkmıyorum.”

‘KAPININ ÖNÜNE ÇIKAN ÇOCUĞA MASKE CEZASI YAZDILAR, ADALET BUNUN NERESİNDE?’

“Geçen gün çocuk dışarı çıktı, maskesizlikten 900 lira ceza yazdılar. Kapısının önünde olduğu yerde. Bunun nerede adaleti var? Soruyorum size bunun adaleti var mı? Biz anlamadık bu işi. En sonunda kavga dövüş çıkacak. Burada 100 tane hane var bu 100 aile ne yapacak? Bir gelirim kazancım olmazsa elimdeki bittikten sonra ben ne yiyeceğim?”

‘EVLERİMİZİ DE YIKACAKLAR…’

Fatma Gezen de geçim sıkıntısı çektiğini söyleyerek, “Şimdi ne yapacağız bu 17 gün boyunca ne yapacağız?” diye soruyor. Belediye tarafından dağıtılan yardım kolisinin kendilerine verilmediğini söyleyen Gezen, “Sebze satan marketlerin önüne bırakılan poşetleri getiriyoruz. Gidip paramızla sebze alamıyoruz, gücümüz yetmiyor. Pazarda domatesin kilosu 8 lira olmuş. Ben nasıl alacağım. 5 liralık biber alsan kime yetecek? Zaten Haziran ayında evlerimizi de yıkacaklar, nereye gideceğimizi biz de bilmiyoruz. Bu kadar çocukla ne yapacağız? Ankara’da açlık yok diyorlar. Gelsinler halimize baksınlar. Dün marketin önünde durdum, atılacak ezilmiş sebzeleri getirdim. Ne yapayım, çocuklarım aç mı kalsın? Gerçekten biz mağduruz yani” dedi.

‘ERDOĞAN’DIR, ZENGİNDİR, ‘MAĞDUR YOK’ DİYORLAR AMA ÇEVRELERİNE BAKSALAR…’

“Nedir? Tayyip Erdoğan’dır, işte zenginlerdir ‘mağdur yok’ diyorlar” ifadelerini kullanan Gezen şunu ekledi: “Çevresine baksalar fakirleri görürler. Ankara’nın en bilinen yerlerinden biridir Dikmen. Görüyorlar, biliyorlar” dedi.

‘SOĞAN PATATES DAĞITILDIĞINDA MİLLET BİRBİRİNİ YEDİ, İNSANLAR AÇ ÇÜNKÜ’

70 yaşındaki Sedat Korkmaz ise pandemi sürecinden evinden çıkamadıklarını belirterek, ekonominin daha da kötüye gittiğini belirtiyor. Korkmaz belediye tarafından gelen yardım esnasında insanların izdiham yaşandığını belirterek, “Soğan patates dağıtıldığında millet birbirini yedi. İnsanlar aç çünkü.  Dışarı çıkamıyorlar markete gidemiyorlar. Ne olacak bilmiyorum. Ben 70 yaşındayım nasıl gidip de işimi yapacağım? Evlerimizi Haziran ayında yıkacaklar. Ben gidip dilekçe vermedim diye 32 bin lira ceza geldi. Ben bu cezayı nereden ödeyeceğim. Ben emekli adamım, nasıl ödeyeceğim, ne yapacağım? Ben evden çıkamıyorum bu cezayı nasıl ödeyeceğim. Valla sonumuz ne olacak onu da bilmiyorum” şeklinde ifade ediyor yaşadıklarını.