Serpil Kurtay
Beşiktaş’ın ilk şampiyonluklarının hikayesi, aslında uzun tartışmalara dayanıyor. Malum, futbol takımları şampiyonluk sayılarına göre formalarında yıldız taşıma hakkına sahipler. Türkiye 1. Ligi’nin başladığı tarih Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tarafından 1959 yılı olarak kabul edilmesine karşın; 2002 yılında dokuz şampiyonluğu olan Beşiktaş’ın girişimleri sonucu TFF Tahkim Kurulu siyah beyazlı kulübün 1956-1957 ve 1957-1958 sezonlarında Türkiye Ligi şampiyonu olduğuna ve bu şampiyonlukların TFF Yıldız Kriterine dâhil edileceğine karar verdi. Böylece Beşiktaş, bir yıldızı daha göğsüne ekleyebildi. Bu şampiyonluklardan yazımıza başlayalım o zaman…
UEFA’nın düzenlediği Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’na katılacak takımı belirlemek için TFF, profesyonel takımlar arasında “Federasyon Kupası” adı altında bir organizasyon düzenledi. Türkiye Kupası ve Türkiye Ligi statülerine benzer bir yapıda hazırlanan organizasyonu kazanan, o yıl ülke şampiyonu olup, Türkiye’yi Avrupa’nın en büyük kupasında temsil etme hakkını kazanacaktı. Bu organizasyonun birincisi 1956-57 yıllarında yapıldı. Önce İstanbul, Ankara ve İzmir bölgelerinde eleme usulü maçlar oynandı. Beşiktaş, on maçta on yedi puan toplayarak şampiyon oldu ve Türkiye’yi Şampiyon Kulüpler Kupası’nda temsil etti.
1957-58’de bölge elemelerinden sonra iki grup halinde yapılan maçlarda Beşiktaş, Kırmızı Grup’u lider bitirdi. Finalde, Beyaz Grup lideri Galatasaray’ı iki maçta da 1-0 yenerek şampiyon oldu. Bu organizasyon, 1962-63’te profesyonel ligde final grubuna kalamayanlar arasında küme düşüp düşmemeyi belirlemek amacıyla son kez düzenlendi. Dolayısıyla Beşiktaş, bu kupayı gerçek anlamda iki kez kazandı ve iki kez Türkiye’yi Şampiyon Kulüpler Kupası’nda temsil etme hakkını elde etti. 1958’de federasyonun Beşiktaş’ın ismini UEFA’ya geç bildirmesi sonucunda siyah beyazlılar, ilk yıl bu hakkı kullanamadı. 1980’li yılların sonuna doğru Türkiye Kupası’nın ismi Federasyon Kupası olarak değiştirildi. Ancak 1956-63 yılları arasında düzenlenen Federasyon Kupası ile bu kupa arasında isim benzerliği dışında herhangi bir bağ bulunmuyor.
1959-60… Bir sezon önce iki grup halinde yapılan Türkiye Birinci Ligi, 1959 yılında 20 takımın katılımıyla kesin şeklini aldı. 30 Ağustos 1959 tarihinde Vefa ile oynayacak olan Beşiktaş, İnönü Stadı’ndaki maça yepyeni bir kadroyla çıktı: “Necmi-İlhan,Münir-Tuncay (Kaya), Sabahattin, Faik-K.Ahmet, Nazmi, Arif, Şenol, Birol”. Aslında bu sezon başında da Beşiktaş için söylenen cümle kuruldu yine: “Şenol, Birol da kim?”, “Beşiktaş bu kadro ile bir şey yapamaz!”
Ancak o ilk maçta 4-1 galip gelen Beşiktaş, yavaş yavaş izleyenlerin fikrini değiştirdi. Siyah beyazlılar arka arkaya aldığı galibiyetlerle zirveye otururken tribünlerde de meşhur “Arif… Şenol… Birol… Gooool!” tezahüratı söylenmeye başlandı.
Tarih 2 Aralık 1959’du.. Günlerden de pazar. İnönü Stadı tıklım tıklım doluydu. Tribünlerin yarısı siyah-beyaz, yarısı da sarı-kırmızılıydı. Bir yanda Arif, Şenol, Birol, Nazmi, Ahmet, Münir, Necmi’li kadrosuyla Beşiktaş… Diğer yanda Turgay, İsmail, Candemir, Ergun, Suat, Metin’li kadrosuyla ligin iddialı takımı, liderin takipçisi Galatasaray…
Ve sonuç: Beşiktaş: 1 – Galatasaray: 0
Siyah-beyazlı takım bir engeli daha aşmış, Nazmi’nin golüyle rakibini yıkmıştı.
Galibiyetler serisi, Şekerhilal (1-0), Ankaragücü (2-0), Gençlerbirliği (1-0), Hacettepe (2-1) maçlarıyla sürdü. Fenerbahçe maçı gelip çattığında takvim yaprakları 3 Ocak 1960’ı gösteriyordu. İnönü Stadı tarihi günlerinden birini daha yaşıyordu. Takımlar sahaya çıktığında, taraftarlar da müthiş bir tezahürata başladı. Ligin ikinci yarısında da zirveden hiç inmedi. Beşiktaş. 32. haftada deplasmanda İzmirspor’a yenilince aradaki üç puanlık farka rağmen Fenerbahçe umutlandı ama Galatasaray’a kaybedince bitime iki hafta kala, Beşiktaş şampiyonluğunu beş puan farkla ilan etti.
1965-66… Beşiktaş, 1965-66 sezonuna favori olarak girdi. Necmi, Sabri, Yavuz, Fehmi, Sami, Suat, Süreyya, Kaya, K. Yusuf, Cevdet, K. Ahmet, Sanlı, Güven, Yusuf, Coşkun, Ahmet Şahin, Fethi, Faruk’tan kurulu kadro rakiplerine oranla daha ağır basıyordu. Fakat Beykoz’un ardından beşinci haftada alınan Galatasaray mağlubiyeti ile yine Beşiktaş’ın toparlanamayacağı ve erken havlu attığını yazdı spor basını…
Oysa Spajiç “Şampiyonluk şansımız sürüyor” diyerek, 2-0’lık Fenerbahçe galibiyeti ile takımı toparlamayı başardı. 30 maçta 48 puan toplayan Beşiktaş, en yakın rakibine altı puan fark attı.
1966-67… Beşiktaş’ın Şenol ve Birol’u rakibine kaptırması üzerine “Şenol’lar, Birol’lar gider, Yusuf’lar, Sanlı’lar gelir. Şampiyonluklar yine bizim olur” diyen Baba Hakkı (Yeten) haklı çıkacaktı. O sezon Yusuf Tunaoğlu ve Sanlı Sarıalioğlu, herkesi büyülemeyi başardı ve Beşiktaş da zirveden inmedi. 1966-67 sezonunda Ahmet Şahin’in formsuzluğu Kartal’ı biraz olsun etkiledi ama hemen Macar santrfor Kuzman transfer edildi ve gol sorunu çözümlendi.
Beşiktaş, 4 Haziran 1967’de İzmir’de Göztepe’yi 2-0 yenerek şampiyonluk turunu attı. Gerçi son maçı Fenerbahçe ile oynayacaktı ama zirveden inmesi için rakibine 6-0 yenilmesi gerekiyordu. Zaten ertesi hafta maç golsüz berabere bitti ve Kartal bir tur da İstanbul’da attı.
1981-82… 14 yıl geçmişti aradan… Beşiktaş şampiyonluğa hasretti. Başkan Mehmet Üstünkaya, Teknik Direktör Dorde Miliç’e tek hedef gösteriyordu: “İlle de şampiyonluk. İste transfer yapalım”. Miliç karşılık veriyordu: “Sorumluluğumun farkındayım. Ben ekibime güveniyorum. Gençler süper. Yalnızca Ali Kemal’i alalım.”
Üstünkaya ikiletmedi ve Trabzonspor’dan Fenerbahçe’ye gelen ancak bekleneni veremeyen Ali Kemal, Beşiktaşlı oldu. Sezon boyunca Beşiktaş şampiyonluk yarışının içinde oldu. Önce Galatasaray pes etti, erkenden zirveden koptu. Fenerbahçe haftalarca yarıştı ama sonra o da bıraktı. Son haftaya Beşiktaş ile Trabzonspor kılpayı farkla girdi. 42 puanla Beşiktaş lider, 41 puanlı Trabzonspor ise hemen peşindeydi.
Beşiktaş’a 14 yıl sonra şampiyonluğu getirecek ve siyah beyazlıların tarihinde önemli yer tutan Eskişehirspor maçı, 13 Haziran 1982 tarihinde oynandı. Maç Eskişehirspor açısından da büyük önem taşıyordu. Yenilgi, kırmızı-siyahlıların ligden düşmesine yol açacaktı. 76. dakikada Ziya’nın golüyle Beşiktaş 2-1 öne geçerken ortalık karıştı. Taşlar, odunlar, sayısız yabancı madde bir anda sahaya yağdı. Yan hakem Hüseyin Karaca yaralandı ve Talat Tokat oyunu durdurdu, Soyunma odasına giden hakem maçı tatil etti. O sırada Trabzonspor da kendi evinde Adanaspor’u tek golle yendi. Beşiktaş, federasyonun kararıyla 3-0 galip ilan edildi.
1985-86… Beşiktaş bir önceki sezonda olduğu gibi şampiyonluğu averajla kaçırmamak için bu kez temkinliydi. Final 5 Mayıs 1986’da oynandı. Galatasaray-Beşiktaş maçı, şampiyonu büyük ölçüde ortaya çıkartacaktı. Beraberlik Beşiktaş’ın işine yarıyordu, çünkü averaj açısından avantajlı durumdaydı. O gün İnönü Stadı tarihî günlerinden birini daha yaşadı. Geçen sezon Fenerbahçe maçında yaptığı yanlış oyuncu değişikliği ile şampiyonluğun kaybedilmesine yol açan Stankoviç, bu kez yaptığı değişikliklerle maçın kaderini belirledi. Geriden gelen Beşiktaş, skoru 1-1’de tutabildi. Bu sonuç Beşiktaş’a yarıyordu. Siyah-beyazlı takımın averajı rakibinden çok daha iyiydi. Ama son hafta Kartal’ı bekleyen zorlu bir Trabzonspor maçı vardı. 1 Haziran 1986’da Avni Aker’de oynanan zorlu mücadelede, 1-0 galip olan Beşiktaş, averajla mutlu sona ulaştı. Kaleci Zafer de oynadığı futbolla, “Beşiktaş’a şampiyonluk getiren en önemli kaleci” olarak tarihteki yerini aldı. Çünkü özellikle ikinci yarıda oyun tamamen Beşiktaş yarı alanında oynandı.
1989-90 sezonunda şampiyon adaylarının sayısı dörttü: Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor. Ama içlerinden en iyi futbolu Milne’in Beşiktaş’ı oynuyordu. Ligin ilk yarısındaki Beşiktaş-Fenerbahçe maçından birkaç gün önce sarı lacivertli takımın teknik direktörü Todor Veselinoviç, elinle beş yaparak, ilginç bir demeç verdi: “Gönlümde beş yatıyor. Şu Beşiktaş’a beş gol atmak en büyük dileğim ve hedefim.”
6 Ocak 1990 tarihinde Fenerbahçe Stadı’nda oynanan maçta Veselinoviç’in demeci adeta Beşiktaşlı futbolculara doping etkisi yaptı ve ne ironidir Beşiktaş maçtan 5-1 galip geldi. Maçtan sonra Beşiktaşlı futbolcular kendilerine sorulan sorulara sadece şu yanıtı verdiler: “Veselinoviç’in gönlünde beş yatıyormuş, işte buyurun beş!”
Ligin ilk yarısını lider bitiren Beşiktaş, ikinci yarıda da hep zirvedeydi. Galatasaray ve Trabzonspor havlu atarken yarış Fenerbahçe ve Beşiktaş arasında geçti. 12 Mayıs 1990’da ilk yarının rövanşı için sahaya çıkan Fenerbahçe, üç puan gerideydi ve yenerse Beşiktaş’la puanını eşitleyecekti. Ligin de bitmesine bir hafta vardı. İnönü’deki heyecan dolu maçtan da 3-1’lik skorla galibiyet alan siyah beyazlılar, son haftayı beklemeye gerek duymadan şampiyonluk turuna çıktı. Ayrıca bu sezonda, Adana Demirspor’u 10-0 yenen Beşiktaş’ın Türkiye Birinci Ligi’nin bir maçta en fazla gol atan takımı olduğunu hatırlatalım.
1990-91 sezonunda da takımın başında Gordon Milne vardı. İstikrarın sembolü olarak tanınan başkan Süleyman Seba, diğer kulüplerin aksine aynı teknik direktörle yola devam etmenin en doğru yol olduğunu düşünüyordu. Beşiktaş geçen sezonun şampiyonuydu. Bu sezon da hedef yine şampiyonluktu. Geçen sezon bunu başaran Milne, bu kez de zirveye imzasını koyabilirdi. Ligin ilk devresi geride kaldığında Beşiktaş, lider Galatasaray’ın beş puan gerisindeydi.
Ama Seba, Milne’ye ve takımına güveniyordu. Üç puanlı sistemde bu fark kolayca kapanabilirdi. Zaman Seba’nın haklı olduğunu gösterdi. Beşiktaş ikinci yarıya fırtına gibi başladı. 20 Nisan 1991 tarihine gelindiğinde de Galatasaray bir puan önündeydi. O gün Ali Sami Yen Stadı tıklım tıklım doluydu. Beşiktaş, Galatasaray ile karşı karşıya gelecekti. Bu maç şampiyonu büyük ölçüde çıkaracaktı. Gol düellosundan galip gelen Beşiktaş oldu. 3-2’lik skorun ardından ligin bitmesine üç hafta kala Beşiktaş, Galatasaray’ın dört puan önündeydi. Lig bitiminden bir hafta önce Beşiktaş, Fenerbahçe Stadı’nda deplasmanda değil, evinde gibi oynadı. Futbol tarihinde çok ender rastlanabilecek bir görüntü yaşandı. Tribünlerde sadece 2 bin kadar Fenerbahçe seyircisi vardı. Gerisi hep Beşiktaşlı’ydı. Bu maçı da 2-0 alan Beşiktaş, artık şampiyondu.
Ligde üst üste üç kez iki takım şampiyon olmuştu. Bunlardan biri Galatasaray, diğeri de Trabzonspor’du. Beşiktaş’ın önünde şimdi büyük bir fırsat vardı. Siyah-beyazlı takım 1991-92 sezonunu da şampiyon olarak kapatabilirse, rekora ortak olacaktı. Beşiktaş’ın başında yine teknik direktör Gordon Milne vardı. İşte Milne’li Beşiktaş rekora ortak oldu. Bu sezonu da şampiyon kapadı. Üstelik bir ilke daha imza attı. Türkiye Birinci Ligi’ni yenilmez tamamladı ve “namağlup tek şampiyon” olarak tarihe adını yazdırdı.
Beşiktaş, Christoph Daum’un yönetiminde 1994-95 sezonuna şampiyonluk parolası ile başladı. Beşiktaş ligde müthiş bir performans gösterdi. Rakiplerini birer birer geçti, zirveye yerleşti ve lig sonuna kadar oradan da inmedi. Beşiktaş, Daum ile 34 lig maçında 24 galibiyet, yedi yenilgi ve üç beraberlik aldı. Siyah beyazlılar, 34 maçta rakip filelere 80 gol atarken, kendi kalesinde 26 gol gördü.
Türkiye’de 100. yılını kutlayan ilk kulüp olan Beşiktaş, 2002-03 sezonuna şampiyonluk parolasıyla başladı. Teknik direktörlüğe deneyimli isim Mircea Lucescu’yu getiren Beşiktaş, kadrosunda da büyük değişiklik yaptı. Altı yıldan sonra Sergen Yalçın ile Kocaelispor’dan Serdar Topraktepe yuvaya dönerken, Tolga, Zafer, Kaan, Göksel, Kolombiyalı Cordoba, Romanyalı Pancu ile Brezilyalı Zago transfer edildi. Süper Lig maratonu boyunca tek mağlubiyet alan, dört derbi maçını da kazanan, Avrupa’nın en az gol yiyen ikinci takımı olan siyah beyazlılar, 16. haftadan itibaren zirveden inmedi. En yakın rakibine sekiz puan fark atan Beşiktaş, ligin bitimine bir hafta kala ezeli rakibi Galatasaray ile oynadığı maçta şampiyonluğunu ilan etti. Sergen Yalçın’ın 90. dakikada attığı muhteşem golle 100. yılında şampiyonluğunu ilan etti.
Siyah-Beyaz Derneği’nin hazırladığı, binlerce Beşiktaşlı’nın Balmumcu’dan İnönü Stadı’na taşıdığı, iki kilometre uzunluğunda ve üç buçuk ton ağırlığındaki dev bayrak, “dünyanın en büyük bayrağı” olarak rekor kırdı.
100. yılında yaşadığı şampiyonluk sonrasında 2008-09 sezonuna beş yıllık şampiyonluk hasretiyle başlayan Beşiktaş’ın başında teknik direktör olarak Ertuğrul Sağlam bulunuyordu. Az ama öz bir transfer politikasının yürütüldüğü takımda önceki yılların aksine daha sakin bir transfer dönemi geçirildi. Sezon öncesi Avusturya kampında yaşanan “terlik krizi” nedeniyle ise iki tecrübeli isim, aynı zamanda iki kaptan İbrahim Toraman ve İbrahim Üzülmez süresiz kadro dışı bırakıldı (Bu ikili daha sonra affedilecek, ancak pazubandını takamayacaktı).
UEFA Kupası’nda ilk tura kalıp erken form tutan takım, lige de iyi bir giriş yaptı. Hem ligde hem de kupada oynadığı futbolla umut veren siyah beyazlılar için UEFA’da işler pek iyi gitmedi. Ligde yenilgisiz devam eden Beşiktaş, Metalist Kharkiv’e 4-1 yenilerek Avrupa macerasını çok erken noktalamış oldu. Bu skorla hedef haline gelen Ertuğrul Sağlam, İBB’yle de berabere kalınca istifa etti.
Sağlam’ın yerine Mustafa Denizli getirildi. Hücuma dönük oyun anlayışıyla Beşiktaş taraftarları heyecanlansa da bir süre işler Beşiktaş için iyi gitmedi. Devre arasına liderin altı puan gerisinde altıncı sırada yer alan takımın nasıl bir gelişme gösterip lider olacağına pek inanılamıyordu. Devre arasında yapılan takviyelerle takımın savunması daha da iyi bir görüntü çizmeye başladı. Beşiktaş, sessiz ve derinden zirveye yaklaşırken, rakipleri yenilgiler yaşadı. Şampiyonluk umutları yeniden yeşerirken, Denizli’nin, Galatasaray yenilgisi sonrası söylediği “26. Hafta” söyleminin doğruluğunu görme vakti geldi. 26. haftada Kayserispor’u 1-0 yendiler ve bir anda Sivasspor’un bir puan ardına yerleşerek, diğer üç rakibine beşer puan fark attılar. 31. haftada oynanan Ankaraspor deplasmanında alınan 4-1’lik galibiyet ve aynı anda oynanan maçta Sivasspor’un yenilmesi, Beşiktaş’ı haftalar sonra liderlik koltuğuna oturttu.
Bu süreçte Türkiye Kupası’nı müzesine götürmenin motivasyonuyla sezonun son maçlarına çıkan Beşiktaş, son maçta Denizlispor’u mağlup etti ve aldığı galibiyetle sezonu tamamlayıp şampiyonluğunu ilan etti.
Bir önceki sezon sonuna doğru yaşadığımız puan kayıpları nedeniyle şampiyonluğu kaptıran Beşiktaş, 2015-16 sezonu başında teknik direktör değişikliğine gitti ve en önemli transferini bu mevkide “Şenol Güneş” ile yaptı. Stat inşaatını devam etmesi nedeniyle ve ekonomik gidişatı nedeniyle sorunlar yaşayan Beşiktaş’ın ligde göstereceği performans yine merak konusuydu.
İki yıldır derbi kazanamayan siyah beyazlılar, bu istatistiği Fenerbahçe maçıyla sonlandırdı, rakibini 3-2 ile mağlup etti. Ardından Galatasaray’ı da mağlup eden Beşiktaş, artık iddiasını açıkça ortaya koyuyordu.
Beşiktaş, ikinci yarıya bir türlü başlayamadı. Önce Mersin İdman Yurdu ile oynaması gereken maçı kötü hava şartları nedeniyle ertelendi. 19. haftadaki hafta da Trabzonspor mücadelesi de yine hava muhalefeti nedeniyle maç yapılamadı. İki haftayı maç yapmadan geçiren Beşiktaş, liderliği maç fazlası olan Fenerbahçe’ye kaptırırken, ikinci yarının ilk maçını 7 Şubat’ta Gaziantepspor’la yapabildi. İkinci yarıdaki Fenerbahçe derbisinde alınan 2-0’lık mağlubiyete rağmen liderliğini koruyan Beşiktaş, şampiyonluk yarışında sona yaklaşırken bir yandan da stadı bitirmenin heyecanını yaşadı. 10 Nisan’daki açılışın ardından, 11 Nisan’da iki buçuk yıllık aranın ardından yuvasına geri dönen Kara Kartallar, ilk maçta 42 bin taraftarının desteğiyle, Bursaspor’u 3-2 yenmeyi başardı. Siyah beyazlılar, şampiyonluğunu da Vodafone Arena’da Osmanlıspor’u 3-1 mağlup ederek ilan etti. Mario Gomez 25 gol, beş asistlik performans sergilerken 14 yıl sonra takımın ilk gol kralı oldu.
2015-16 Süper Lig Şampiyonu Beşiktaş, 2016-17 sezonuna “Bu sene de o sene” diyerek başladı. Beşiktaş, geçen sezon olduğu gibi bu sezon da şampiyonluğunu, ligin bitimine bir hafta kala ve Antep’te ilan etti. 70 puan toplayarak sezon sonunda göğsüne üçüncü yıldızı takma hakkı kazandı.
Şenol Güneş ise “Beşiktaş’a üst üste şampiyonluk yaşatan ilk Türk teknik direktör” olarak kulüp tarihine geçti. Beşiktaşlılar, bir önceki sezon gibi yine şampiyonluğunu hem karada hem de teknelerle İstanbul Boğazı’nda kutladılar.
Beşiktaş’ın dün kazandığı son şampiyonluk ise kulübün resmi internet sitesinde şöyle anlatıldı:
“Futbol Takımımız Süper Lig’de 16. Şampiyonluğunu Kazandı
Beşiktaşımız, Şeref’iyle oynayıp Hakkı’yla kazanarak Süper Lig 2020-21 sezonunda şampiyonluğa ulaştı.
2020-21 sezonunu şampiyon tamamlayan Beşiktaşımız, Camiamızı ve taraftarlarımızı gururlandırdı.
Futbol Takımımız, 2020-21 sezonunda elde ettiği şampiyonlukla toplam şampiyonluk sayısını 16’ya yükseltti.
Teknik Direktörümüz Sergen Yalçın ile talebeleri, şampiyonlukla taçlanan sezona Trabzonspor deplasmanında elde ettikleri 3-1’lik galibiyetle başladı.
Sezonun ilk yarısında oynadığı 20 maçta 14 galibiyet, iki beraberlik elde eden siyah-beyazlılarımız, topladığı 44 puanla ilk yarının lideri oldu.
Beşiktaşımız, sezonun ilk yarısında Fenerbahçe’yi deplasmanda 4-3, Galatasaray’ı ise Vodafone Park’ta 2-0 mağlup etmeyi başardı.
Sezonun ikinci yarısına Trabzonspor mağlubiyeti ardından Antalyaspor beraberliğiyle başlayan siyah-beyazlılarımız, ardından yaptığı altı maçlık galibiyet serisiyle şampiyonluk yolunda önemli bir virajı başarıyla geçti.
Ligin 23. haftası tamamlandığında üçüncülüğe kadar gerileyen Futbol Takımımız, 29. haftada yükseldiği liderlik koltuğunu bir daha bırakmadı.
Süper Lig’in 42. haftasında İzmir Gürsel Aksel Stadyumu’nda karşılaştığı Göztepe’yi 2-1 mağlup eden Beşiktaşımız, 84 puanla şampiyonluğunu ilan etti.”
Kaynak: DUVAR
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()