
5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle Afyon, Aydın, Denizli ve Uşak’tan gelen Büyük Menderes İnisiyatifi üyeleri, Denizli’nin Sarayköy ilçesinde Köprübaşı mevkiindeki eski Menderes köprüsünde bir araya gelerek Büyük Menderes Nehrinin kirliliği ve aynı zamanda kuraklıktan dolayı azalan suyu konusunda kamuoyunun dikkatini çekmek için basın açıklaması gerçekleştirdi.
Büyük Menderes İnisiyatifi Denizli Bileşeni Eş Sözcüsü Mustafa Çallıca’nın okuduğu basın metni şu şekilde;
BÜYÜK MENDERES YOK OLUYOR, SESSİZ KALMAYALIM!
Afyon Dinar ilçesi Suçıkan mevkiinden doğan ve 584 km. uzunluğundaki Büyük Menderes Nehri, Batı Anadolu’nun en büyük nehridir ve Büyük Menderes Havzası’nın ana sulama kaynağıdır.
Türkiye’nin yüzde 3,5’lık alanına sahip olan B. Menderes Havzası 3,5 milyonluk nüfusu ile Türkiye’nin en kalabalık havzalarından biridir.
Menderes Havzası halkının temel geçim kaynağı tarım ve tarıma dayalı sanayiidir.
Havza alanının yüzde 44’ü tarım alanı olarak kullanılmakta olup, bu alanlar Türkiye’nin en verimli tarım arazileridir.
Menderes Havzası sahip olduğu iklim koşulları nedeniyle Türkiye tarımsal üretiminin yüzde 15’ini karşılamaktadır.
Havzada yetişen en yaygın tarımsal ürünler pamuk, zeytin, incir, kestane, buğday, mısır, arpa, ayçiçeği, nar, kiraz, üzüm, erik ile çeşitli meyve ve sebzelerdir.
Türkiye’de incirin yüzde 65’i, kestanenin yüzde 31’i, zeytinin yüzde 20’si B. Menderes Havzasında üretilmektedir.
Aydın, 24 farklı tarımsal ürün üretiminde Türkiye’de ilk 10 il arasında yer almaktadır.
Menderes Havzası‘ndaki başlıca sanayi faaliyetleri gıda, deri, tekstil ve madencilik sanayileridir.
Büyük Menderes Havzası verimli arazilere sahip olmasına rağmen su potansiyeli yeterli değildir. Havza kuraklık afetleriyle sık karşılaşmaktadır.
Havzada su kaynaklarının yüzde 79’u tarımsal sulama, yüzde 21’i evsel ve endüstriyel kullanımlara tahsis edilmektedir.
Tarımsal sulamada kullanılan suyun yüzde 65’i yerüstü su kaynağı olan akarsu ve barajlardan sağlanmaktadır. O nedenle havzadaki en önemli yerüstü su kaynağı olan B. Menderes Nehrinin varlığı, havza için hayati önem taşımaktadır.
Havza’da sanayileşmenin artmasıyla birlikte B. Menderes Nehri’nin kaderi değişmiş, nehir kirlenmeye başlamıştır.
Bugün geldiğimiz noktada havzada su kaynakları, hem miktar ve hem de kalite açısından birçok sorunla karşı karşıyadır.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın 2010 yılı raporuna göre B. Menderes Havzasındaki su kitlesinin yüzde 79’u risk altında iken bu oran 2018 yılında yüzde 85’e çıkmıştır.
Yine Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2018 raporuna göre B. Menderes Havzasındaki yüzey suyun yüzde 83,1’i; yeraltı su kitlesinin yüzde 55,3’ü kötü durumdadır.
Menderes Nehri yıllardır, yerleşim yerlerinden kaynaklanan evsel atık sular; sanayi kuruluşlarında oluşan endüstriyel atık sular; aşırı, zamansız ve yanlış gübre-pestisit kullanımı; jeotermal akışkanlar; zeytin karasuyu; maden atıkları nedeniyle kirletilmektedir.
Menderes Nehrine bırakılan endüstriyel atıksuların yüzde 63’ünü Denizli, yüzde 23’ünü Uşak, yüzde 11’ini Aydın illerindeki endüstriyel işletmeler bırakmakta; kentsel atıksularının yüzde 44’ünü Aydın, yüzde 26’sını Denizli, yüzde 20’sini Afyon, yüzde 10’unu Uşak Belediyeleri bırakmaktadır.
Menderes Havzasında yer alan yerleşim yerlerinin yüzde 65’inin, Organize Sanayi Bölgelerinin yüzde 60’ının Atıksu Arıtma Tesisi bulunmamaktadır.
Buna bağlı olarak da Aydın İli Belediyeleri tarafından B. Menderes Nehrine deşarj edilen atıksuların yüzde 87’si arıtılmıyor (TÜİK,2016).
Menderes Nehrine bir yılda 400 milyon tondan fazla endüstriyel ve kentsel atıksular, jeotermal akışkanlar ve zeytin karasuları bırakılmaktadır.
Tüm bu kirlilik sebeplerine bağlı olarak B. Menderes Nehri Türkiye’nin en kirli 3’üncü nehri durumundadır.
Su kalitesi, tarımsal sulamada kullanılmaması gereken seviye olan 4’üncü sınıf sudur.
Menderes Nehri artan kirlilik nedeniyle adeta atık alıcı ve atık taşıyıcı ortamı olarak işlevini sürdürmektedir.
Bugün B. Menderes Nehri kirlilik dışında çok daha büyük bir sorunla karşı karşıyadır.
Menderes Havzasında iklim değişikliği ve bu iklim değişikliğine bağlı olarak kuraklık, çölleşme süreci hız kazanmıştır.
Havzada toprakların kentleşmeye-yapılaşmaya-sanayileşmeye-otoban yapımlarına açılarak tarım dışı kalması ve azalması, sulak alanların azalması ve kirlenmesi, suların bilinçsiz ve fazla kullanılması, neredeyse her çay ve derenin üzerine gölet ve baraj kurulması, ormanların azalması ve maden sahalarının artması, CO2 salınımına sebep olan jeotermal santrallerin çok fazla yapılması ve denetimsiz çalışmaları, havzada iklim değişikliğinin Türkiye ortalamasından daha fazla olmasına ve artmasına sebep olmaktadır.
Menderes Havzasında 1970-2011 yılları arasında yıllık ortalama-maksimum-minimum sıcaklıklarda istatistiksel olarak önemli artışlar görülmüştür.
Bunun en büyük nedeni ise yaz aylarındaki sıcaklık artışlarıdır.
Menderes Havzasında 1980’li yıllarla birlikte sera gazlarındaki hızlı artışa bağlı olarak sıcaklarda artış eğilimi başlamış, mevcut artış eğilimi hızlanmıştır.
Menderes Havzasının iklim değişikliği projeksiyon çalışması 2050 yılına kadar havza genelinde ortalama sıcaklıkların 1.5 ila 1.7°C, 2100 yılına kadar ise 1.9 ila 2.8 °C artacağı öngörülmektedir
UNESCO’nun kuraklık sınıflarına göre B. Menderes Havzasının yüzde 97’si kuraklık sorunu yaşamakta (yüzde 64’ü orta kurak, yüzde 33’ü az kurak), sadece yüzde 3’ü kurak olmayan alanlardan oluşmaktadır.
Menderes Havzasında kuraklığın artışında, suların azalması ve sıcaklığın artışı etkili olmaktadır.
Menderes Nehrinin kuruması demek havzada tarımın, tarıma dayalı sanayinin ve canlı yaşamın yok olması, havzanın çölleşmesi anlamına gelmektedir. İşte B. Menderes Havzası bugün tam da bu sorunu yaşamaktadır.
2021 yılı Haziran ayının içinde bulunduğumuz bu günlerde B. Menderes Nehrinde su seviyesi ciddi oranda azaldı, nehirde su akışı neredeyse ortadan kalktı, nehir yatağından sadece arıtılmamış endüstriyel ve kentsel atıksular akar hale geldi.
Menderes Nehrinde su azlığı sadece Aşağı Havzada değil, Yukarı ve Orta Havzada da yaşanmaktadır.
Menderes Nehrinin kuruması sonucu tüm havzada tarımsal faaliyet yapmak, ürün yetiştirmek neredeyse imkansız hale geldi.
Havzada Ortadoğu ülkelerinde görmeye alıştığımız su savaşları yaşanmaya başladı. Çiftçiler ellerinde silahlarla tarlalarında bir avuç su için gece gündüz nöbet tutmaya başladılar.
Havzada su için toplumsal patlama patladı patlayacak.
Menderes Nehrindeki kirlilik ve kurumadan sadece su içindeki canlılar değil, su üstündeki canlılar da etkilendi.
Orman ve Su İşleri Bakanlığının yaptığı araştırmaya göre B. Menderes Nehrinde su üstünde yaşayan Su Kuşu tür sayısı yüzde 38, kuş sayısı ise yüzde 47 azalmış olarak saptanmıştır.
Menderes Havzasında ormansızlaşma, erozyon, kuraklık, toprakların yapılaşmaya açılması, hızlı nüfus artışına bağlı olarak ekolojik risk katsayısı da artmıştır.
Menderes Havzasında nüfus başı en fazla ölümler-en fazla ölüm artışları-insan kan örneklerinde genetik değişikliklerin en fazla olduğu yerleşim yerleri, B. Menderes Nehrinde su kirliliğin en fazla olduğu-B. Menderes nehrine en yakın yerleşim yerlerinde yaşayan insanların-topraklarında ve tarımsal ürünlerinde en fazla ağır metal kirliliğin ölçüldüğü yerleşim yerleridir.
Menderes Nehrinin sahip olduğu kirlilik ve kuruma B. Menderes Havzasında ekolojik-ekonomik-sağlık yönünden yıkım meydana getirmektedir. Mevcut durum yaşamla bağdaşmayıp, sürdürülebilir değildir.
Menderes Nehri’nde kirliliğin ve kurumanın önlenmesi için acilen yapılması gerekenler;
BÜYÜK MENDERES İNİSİYATİFİ BİLEŞENLERİ
(AYDIN, AFYON, DENİZLİ, UŞAK)


Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()