Suluboya resimler yapmak sanıldığından çok daha zordur, en ufak bir hata resmin bütününün bozulmasıyla sona erebilir. 1780’de icat edilen ve kısa sürede Vincent van Gogh gibi ünlü ressamların gözdesi hâline gelen suluboya günümüzde popülerliğini koruyor. Aşağıda Artist Network tarafından seçilen, çağdaş sanatçılar tarafından yapılmış en güzel suluboya resimlere ulaşabilirsiniz.

Webb genelde manzara resimleri yapıyor ve resimde önemli bulduğu özelliklerle manzaraları bir araya getiriyor. Webb sanatıyla ilgili “Yoğun renkleri rastgele kullanıyorum. Benim için en önemlisi şekiller. İyi şekiller yaratmak lazım,” diyor.

Eserlerine sonbahar atmosferi katmak için kırmızı-sarı tonlarını seçen sanatçı Tony Couch birbirini tamamlayan renkleri karıştırarak soluk gri rengini kullanmaktan kaçınıyor.

Bu resim wet-on-wet tekniğiyle yapılan soyut bir çalışma olarak başlayıp koi balıklarıyla son buldu.

Bu resmi yaparken Mary Whyte’ın amacı uyuyan çocuğun suratını sıcak renklerle ışıklandırmak ve böylelikle güven duygusunu vermekti. Sanatçı esere rüya hissiyatı verebilmek için kâğıda iplik ve tuvalet kâğıdı yapıştırdığını belirtti.

Milford Zones’a (1908-2008) göre çizgiler bir resimdeki en önemli öğelerdendir. Sanatçı resimlerini yaparken sürekli çizgilerin takibini yapardı: Dikey, yatay, köşeli ve yuvarlak. Eserlerinin yapım aşamasını şöyle anlatıyor: “Ağaç çizerken kendi kendime şöyle düşünürüm: Tamam, şimdi ağacın gövdesini oluşturmak için yerden dikey bir çizgi çıkar, sonra dalları yapmak için çizgiyi bük ve dur. Daha küçük dallar elde etmek için açılı bir çizgi çek, dur.”

Peru’da doğan Meksikalı sanatçı José Apaza bu eserinde resimdeki figürün düşünceli hâlini yansıtıyor. Apaza’ya göre, “Her insan evrensel bilgeliğin bir özetidir. Mütevazı insanlar en iyi öğretmenlerimdir ve beni büyük ölçüde etkilemişlerdir.”

Sanatçı bu eserinde Portekiz’den büyülendiği zamanı resmetmek istemiş. Yaptığı resimle ilgili, “Bu manzara resim yapmak için gerek duyduğum her şeye sahipti: Dağlar, evler, botlar, insanlar. Bütün öğeleri doğal bir şekilde bir araya getirmeye çalıştım ve şekiller arasında bütünsellik yakalamaya çalıştım.”

Paul Jackson resmini yaparken referans almak için Empire State Binası’nın gözlem güvertesinde durup birçok fotoğraf çekti. “Fotoğraflar bütün binaların izini süreyim diye güneş batarken çekildi. Yaptığım resim fotorealist değil. Resimdeki bütün öğeler New York’a hissettiklerim ve şehirde edindiğim anılardan ibaret” yorumunda bulundu.

Resim sanatçıya her daim ilham veren bahçesini tasvir ediyor.

Graff’a göre iyi bir resim yapmanın yolu “kendini sınırlamadan yarı kontrollü olmak”tan geçiyor. Örneğin bu suluboya resminde arka planı gelişigüzel yapmış gibi görünse de fırça darbeleri arkadaki yeşilliklerin çam ağaçları olduğu hissiyatını veriyor.

Brady’nin suluboyaları Amerikan realizminin önemli örneklerinden.

Karısını resmettiği bu eserde Bond kompozisyonun kendi kendini yarattığını, sadece resimde yer alan öğeleri bir araya getirdiğini söylüyor.

Betts bu resimde biçim ve boyutlarla oynuyor. Sanatçı, “Resimlerden ninniler de yaratılabilir, senfoniler de. Onlara şarkılar söylettiren birbirini tamamlayan renkleri doğru yerde kullanmaktır,” diyor.

Normalde göz ardı edilebilecek konuları çalışan Mitchell eserlerinde şiirsel bir tarzı yakalıyor. Kompozisyonun ortasındaki açık alan dinlendirici bir etki yaratıyor.

Kış güneşinin ışıkları resimdeki alışveriş merkezine soğuk bir parlaklık veriyor.
Yazının devamını buradan okuyabilirsiniz.
Kaynak: OGGİTO (Artists Network)
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()