1967 yılında Köln’de doğan Annette Pehnt, çocuklar için yazdığı kitaplarla isminden çokça söz ettirmeye başlayan yazarlardan biri. Pehnt, ilk romanını 2001’de yayımladı. İtalo-Svevo Ödülü, Solothurner Edebiyat Ödülü ve Hermann Hesse Edebiyat Ödülü başta olmak üzere pek çok ödüle layık bulundu. ‘Rabea ve Marili’ adlı çocuk kitabı yılın en iyi yedi çocuk kitabından biri olarak gösterildi ve Nordrhein-Westfalen Eyaleti Çocuk Kitabı Ödülü’nü kazandı.
Pehnt’in daha önce Türkçeye üç kitabı çevrildi: ‘Huysuz’ (2017), ‘Huysuz – Müthiş Berbat Günler’ (2018) ve ‘Huysuz – Aşırı Mutlu’ (2019) adlı kitaplar Kırmızı Kedi Çocuk etiketine sahip.
Geçtiğimiz günlerdeyse Pehnt’in yeni bir kitabı daha raflardaki yerini aldı. Yine Kırmızı Kedi Çocuk etiketli ‘Harika Bir Başlangıç’ adını taşıyan bu kitabın çevirmeni Semra Pelek.
“İnsanlar her şeyin mükemmel olmasını istediği için buraya para ödüyorlar, anlaşıldı mı?” diyordu Susan. “Ve ben de her şeyi mükemmelleştirmeniz için size para ödüyorum. Güzel kızlarsınız ve güzel olduğunuz için buradasınız ve gülümsediğiniz zaman daha da güzel oluyorsunuz.”
Orta halli bir aileye sahip olan Philip, ailesiyle bir gün yaz tatiline çıkar ve Palmiye Kulüp adlı bir tatil köyüne gider. Philip buraya âşık olur; yiyebildiği kadar patates kızartması, dondurma ve birbirinden lezzetli yemeklerle dolu bir yerdir burası, adeta bir cennettir.
Aradan beş yıl geçtikten ve ailenin ekonomik durumu görece kötüleştikten sonra tatil için daha ucuz bir yere gitmeyi düşünürlerken, yine dönüp dolaşıp Palmiye Kulüp’e gitmeye karar verirler. Tabii bu biraz da Philip’in baskısıyla olur. Çantasına matematik kitabını koysalar bile yeniden cennete kavuşacak olmak onu fazlasıyla mutlu eder.
Ne var ki Philip 12 yaşına bastığından etrafındaki gerçekleri yeni yeni fark etmeye başlar. Bu cennetin karanlık bir yüzü daha vardır ve karanlık, sanıldığı kadar gizli saklı değil, ayan beyan ortadadır.

“Anuka güzelleştiricilerden biriydi. Palmiye Kulüp’te kalan zenginlerin tatillerini güzelleştirirdi. Parlak siyah valizleri ve deri bavulları, golf çantaları ve yüzücü takımları ve başlarına oturttukları şık güneş gözlükleriyle gelirler, Palmiye Kulüp’te dinlenmek isterlerdi. Oysa Anuka, onların zaten dinlenmiş göründüğünü düşünürdü. Pembe ve ince ciltleri, sürekli güneş kremi sürmelerine rağmen, hemen güneş yanığı olurdu. Anuka’nın cildi asla güneş yanığı olmazdı. Güneş onun hayatına aitti ve her sabah uyuyakalmasın diye Anuka’yı uyandırırdı.”
Palmiye Kulüp, çocuk işçilerin yoğunluklu olarak çalıştığı bir yerdir. Ortalama 14-15 yaşlarında olan çocuk işçilerin bir kısmı mutfakta, bir kısmı da temizlik ve servis bölümünde çalışmakta ve çalıştıkları yere ve cinsiyete göre ayrılmaktadırlar.
Anuka da bu çocuklardan biridir. Temizlik ve hizmet bölümünde olduğu için mavi bir üniforma giyer. Ondan da, tüm mavi üniformalılardan da beklenen şey aynıdır; her yeri temiz tutmak, misafirlere her ne pahasına olursa olsun kibar davranmak ve sürekli gülümsemek.
Gülümsemek bir mutluluk göstergesi değil, zaruri bir tutumdur; süpürge gibi, toz bezi gibi, tepsi gibi bir alettir yani. Hal böyle olunca Anuka ve diğer çocuk işçiler gülümsemekten de kibarlıktan da soğumaya başlarlar. İşte ne kadar gülümserlerse, mesai dışında o kadar asık suratlı olurlar.
Anuka, taş ocağında çalışan kardeşleri Stefane ve Mo’yla zorluk dolu bir hayat yaşarken, mutfaktaki çocuk işçilerden biri olan Tommie de -annesi olmasına rağmen- benzer bir zorlukla hayata tutunmaya çalışır. Öyle ki, hepsini birleştiren şey çocuk olmaktan ziyade, yoksulluklarıdır sanki.
İşte Philip bütün bu gerçeklerin farkına küçük bir olay neticesinde, otele ilk geldiği günlerde varır. Babası ona yeni bir cep telefonu hediye edince, o da işçi çocuklardan birine, Anuka’ya eski cep telefonunu vermeye çalışır ama işçilerin hediye almaları yasaktır. Üstelik Anuka arayacak kimsesi olmadığı ve birilerini arasa dahi bunun faturasını ödeyemeyeceği için bu hediyeyi kabul etmek istemez. Philip’in merakı da bundan sonra hepten yükselir ve diğer çocukları da kapsayan bir arkadaşlık ve dayanış süreci ortaya çıkmaya başlar.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün araştırmalarına göre;
TÜİK’in 2020 yılı raporuna göreyse;
Türkiye’nin ve dünyanın hali ortada… Konunun bu denli güncel ve can yakıcı olduğunu düşündüğümüzde, ‘Harika Bir Başlangıç’ın akıcı diliyle ve yarattığı duyguyla olduğu kadar değindiği konu itibarıyla da akıllarda kalıcı bir çocuk kitabı olacağı aşikâr.
Son söz de küçük İskender’in “1 Mayıs’ta Çocuk İşçiler Marşı” adlı şiirinden olsun:
“Çocuklar hep gülsün,
hayata hiç karışmasınlar.
Çocuklar hep güzel,
devletle hiç barışmasınlar.”*
*Yazının başlığı şiirden alınmıştır.
Kaynak: DUVAR
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()