Yaklaşık bir haftadır, deprem bölgesine giden Afet İçin Feminist Dayanışma’dan da olan gönüllülerin hemen hepsi bölgede özellikle mülteci depremzedelere yönelik yükselen ırkçılıktan ve lubunyalara yönelik homofobi ve transfobiden söz ediyor.
Deprem olmadığı dönemlerde iktidar ve çevresindekilerce hedef gösterilen LGBTİ+’lar, maalesef “insanların canını dişine taktığı” deprem döneminde de en zorlu süreçleri yaşıyor.
Depremin ilk saatlerinde Antep İslahiye’de olan öğretmen Özgül Saki, lubunyalara çadır verilmediğini, yemek sırasından da sürekli olarak dışlanmak istendiğini söylüyor.
Ankara LGBTİ+ Dayanışması’ndan Gök Akyel ve Evrim Demirtaş, depremzede trans ve LGBTİ+’lar için öncelik olarak çözülmesi gereken sorunun “kalıcı barınma” olduğunu anlatıyor.
Akyel ve Demirtaş’a göre, depremde lubunya olmayı, “hâlihazırda yaşam, sağlık, eğitim, sosyal güvenlik, barınma hakları gasp edilen, nefretin ekonomi-politik sonuçları olarak yoksullukla yüz yüze kalan öteşileştirişmiş bir grubun maruz bırakıldığı mağduriyetinin katlanması demek oluyor en temelde” diye özetliyor.
Linç, sürgün ve yerinden edilme politikaları ile barınma hakları gasp edilen, şehrin gettolarında yaşamaya zorlanan lubunyalar var.
Akyel ve Demirtaş, “Yeri geldiğinde, yani otoriteler hedef şaşırtmak istediğinde, salgınların ve depremlerin gerekçesi olarak hedef gösteriliyor” diyor:
“LGBTİ+’lar şiddet ve saldırıya açık hale getirilirken, gerçek sorumlular, sorumluluklarını almayan yetkililer, serbestçe nefret püskürtmeye devam edebiliyor.”
Peki lubunyaların kendi aralarında kurdukları dayanışma ağlarına olan yaklaşım nasıl?
Akyel ve Demirtaş, lubunyaların kendi aralarında dayanışmalarının bile göze çarptığını, bazılarını “rahatsız ettiğini” söylüyorlar.
Depremzede LGBTİ+’ların ve transların deprem nedeniyle yaşadıkları sorunları anlatan Akyel ve Demirtaş, şu bilgilere dikkat çekiyor:
*Bölgeden aldığımız bilgilere göre, lubunyalar, ayrımcılığa maruz kalma, şiddet görme ihtimallerinden dolayı destek mekanizmaları ve yardımlara erişme noktasında zorlandılar. *Temel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan lubunyalar, yemek sırasına girmeye çekindiler, çadırlarda rahat edemediler, şehri terk etmeye çalışırken, araçlara alınmadılar, şiddete maruz bırakıldılar.
*Deprem bölgesinden ayrılan lubunyalar, şehirlerden ayrılırken birçok nefret suçu ve söylemine maruz bırakıldıklarını ifade ettiler.
*Burada lubunyaların kendi aralarında kurdukları destek mekanizmaları devreye girdi ve destek sağlanmaya çalışıldı.
*Mülteci lubunyalar, deprem bölgesinden ayrılmaya çalışırken, dil bariyeri ve Göç İdaresi’nin yol izin belgesini kaldırarak seyahat serbestisi vermesi bilgisine ulaşım güçlüğü yaşanması nedeniyle, şehirden ayrılırken epey zorluk yaşadılar.
*Bu noktada ilgili kurumlar ve lubunya dayanışma mekanizmaları devreye girmeye çalıştı.
*Şu an, mülteci lubunyalar ve translar en başta olmak üzere, kaynaklara erişimde büyük zorluk yaşanıyor.
*Lubunyaların, ilk etapta barınma, gıda ve kışlık kıyafet konusunda ihtiyaçları söz konusu.
Elbette sorunların yanında çözüm önerilerini de paylaşıyor Akyel ve Demirtaş:
“Uzun vadede, uzun süreli barınma ve ekonomik ve psikososyal ihtiyaçlar söz konusu, bu destek mekanizmalarının oluşturulması ve sürekli kılınması gerekiyor.”
Eğer, LGBTİ+’lara destek olmak isterseniz bu eposta adresine başvurabilirsiniz.
Yazının FotoğrafıODTÜ Psikoloji öğrencisi Begüm Kırık için Antakya’da enkaz altında kaldı. Begüm ve ailesinden ilk günlerde ses geldi, yakınları ve arkadaşları onların kurtulması için defalarca yardım çağrısı yaptı. Ancak, arama kurtarma ekiplerine ulaşılamadı, ulaşıldığında artık çok geç olmuştu. ODTÜ LGBTİQAA+ Dayanışması, Antakya’da depremde enkaz altında kalarak hayatını kaybeden ODTÜ Psikoloji öğrencisi Begüm Kırık için mesaj yayınladı. Dayanışma, “Çok üzgünüz, çok da öfkeliyiz” demişti. Açıklama şöyleydi: “Beraber dayanıştığımız, mücadele yürüttüğümüz arkadaşımızı, Begüm Kırık’ı kaybettik. “Defalarca söyledik, günlerce yardım istedik Begüm için. “Gerekli önlemler alınmış olsaydı, enkazdan ses geliyor olmasına rağmen ekipler tarafından ölüme terk edilmeseydi, yeterli ekipman sağlanabilmiş olsaydı Begüm ve binlerce insan yaşamaya, aramızda olmaya devam edecekti. “Çok üzgünüz, çok da öfkeliyiz. Begüm’ü, ailesini ve binlerce insanı ölüme terk edenlerden hesap soracağız! Mücadelen ve dayanışman hep bizimle Begüm, ışıklar içinde uyu.” |
Kaynak: Bianet – Evrim Kepenek
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()