Uluslararası hegemonik güçlerin çatışma sahasına dönen Suriye’de, dünya mirası olan tarihi eserler bilinçli olarak hedef alınıyor. IŞİD, El Kaide ve benzeri örgütlerin tarihi bilinçli hedef alan saldırılarıyla Hıristiyan, Müslüman inanç merkezlerinin birçoğu kullanılamaz hale geldi. Yine Arap, Kürt, Ermeni, Süryani ve Suriye’de yaşayan halkların ortak tarihi kültürel hafızası yok edilmek istendi. Mezarlık, kilise, cami, tarihe beşiklik eden uygarlıkların mekanları bombalarla yok edildi, iş makinalarıyla talan edildi, kazmalarla yıkıldı. 1954 tarihli Lahey Sözleşmesi uyarınca kültürel ve tarihi yerlerin hedef alınması savaş suçu sayılıyor. Ancak, uluslararası güçler Türkiye ve desteklediği grupların yaptıklarını görmezden geliyor. UNESCO, “Hükümetler kültürel yerlerin hedef olmadığını anımsamalı” çağrısı yapmakla yetiniyor.

“Çölün Gelini” adı ile anılan Palmira antik kentine yapılanlar bilinirken, Bel Tapınağı’nın duvarları tahrip edildi, Malula’daki kiliseler çeteler tarafından ateşe verildi. Jobar Sinagogu çatışmalarda tamamen yıkıldı. Binanın yıkımı ile birlikte binlerce dini, tarihi belge ve eser de yok oldu. Aynı şekilde İdlib’in El Qiniya ve El Xesaniye köylerindeki 33 kilise ile El Qiniya’da Meryem Ana ve Gower Geoss heykellerini yıkıldı.
Serêkaniye ve Girê Spî’de savaş suçu işlenerek yok edilen ve tahrip edilen tarihi yapı ve mekanlardan bazıları ise şöyle: 2014’te Hasekê ve Til Temir’deki Süryanilere ait tarihi mekanlara saldıran IŞİD, 8. yüzyıldan kalma Süryani heykellerini yok etti. Til Hirmiz’de Süryanilerin en eski kiliselerinden biri olan Mar Bisho ateşe verildi. 2014 yılında yine IŞİD, Derazor’da Ermeni Soykırımı anısına inşa edilen kiliseyi yıktı. Çok sayıda tarihi eserin bulunduğu dünya mirası Til Xelef, ÖSO tarafından karargaha çevrildi. Çok sayıda tarihi eserin çıkarılarak tarihi eser kaçakçılarına satıldı. Mittina uygarlığının başkenti Serêkaniyê’de birçok tarihi eserin kaçırıldığı da bildirildi.
Türkiye ve çeşitli ÖSO gruplarının Efrîn’de tarihe ve doğaya yönelik işlediği suçlar ise her geçen gün ağırlaşıyor. Hurri medeniyetine evsahipliği yapan Efrîn’de 144 tarihi mekan bulunuyor. Mart 2018’te bunlardan en önemlisi olan Nebî Hûrî, önce uçaklarca bombalandı, ağır iş makineleri ile kazıldı ve tarihi eserlerle mozaikler büyük zarar gördü. ÖSO grupları ayrıca Neandertallere ait kemiklerin bulunduğu ve tarihi 100 bin yıl öncesine dayanan El-Dîdriyê mağarasında da kazı yaparak, tarihi eser kaçakçılığı yaptı.
M.Ö 1300’lere varan tarihi Eyn Dara Tapınağı’nın bombalanması ise büyük felakete yol açtı. Geçmişte Özerk Yönetim tarafından korunan Eyn Dara Tapınağı’nda da kazılar yapıldı ve tarihi eserler kaçırıldı. Tapınağın en önemli parçalarından biri olan Bazalt Aslan, çalınarak götürüldü. Cindirês ilçesinin güneyindeki tarihi höyük de ağır iş makineleri ile kazıldı ve höyüğün tepesinde askeri üs kuruldu. Yine Cindirês ilçesindeki tarihi Dêr Belût höyüğü, Raco’nun Elbîskê ve Tirmişa köyleri arasında bulunan tarihi Zira kalıntıları, Mabata ilçesindeki Avrazê höyüğü ve Ereb Şêxo, El-Dîdriyê, Zivingê, Ibêdan, Sewan, Qurbe, Stêr, Ên Hecerê (Eyn Hecer), Kefer Rûmê, Cûmkê, Sindiyangê, Durumiyê ve Meydankê’deki toplam 35 tarihi höyük talan edildi.

Kuzey Doğu Suriye Özerk Yönetimi Arkeoloji Müdürlüğü Eşbaşkanı Hemîd Nasir, Türkiye destekli grupların Efrîn’de 16 bin tarihi eseri çaldığını ve bunların müzelere satıldığını tespit ettiklerini söyledi. Suriye Arkeologlar Heyeti Yöneticisi Dr. Mamûn Ebdilkerîm ise, tamamı Kuzey Suriye’de bulunan 8 tarihi alan içerisinde 40 tarihi mekanın bulunduğunu ve yok olma tehlikesi yaşadığını aktardı.
Kaynak: Yeni Yaşam
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()