Senex: Yaşlanma Çalışmaları Derneği’nin hazırladığı rapora göre, geçen yıl Türkiye’de 2 bin 33 yaşlı hak ihlali, şiddet ve istismara uğradı. Rapor medyaya yansıyan vakalardan derlendi. Gerçek sayının bunun çok üzerinde olduğu tahmin ediliyor.

Fotoğraf: Unsplash

Önce demografik verilere bakalım. ‘Demografik dönüşüm’ sürecinde olan Türkiye’de, nüfusun yaş yapısı değişmeye devam ediyor. Çocuk ve gençlerin toplam nüfus içindeki oranı azalırken yaşlıların toplam nüfus içindeki oranı artıyor.

Yaşlı kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus, 2016 yılında 6 milyon 651 bin 503 kişiyken son beş yılda yüzde 24,0 artarak 2021 yılında 8 milyon 245 bin 124 kişi oldu.

Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2016 yılında yüzde 8,3 iken, 2021 yılında yüzde 9,7’ye yükseldi. Yaşlı nüfusun yüzde 44,3’ünü erkek, yüzde 55,7’sini kadınlar oluşturuyor.

En hızlı artan yaş grubu yaşlılar

Nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının 2025’de yüzde 11, 2030’da yüzde 12,9, 2040’da yüzde 16,3, 2060’da yüzde 22,6 ve 2080’deyse yüzde 25,6 olacağı öngörüyor.

Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranının yüzde 10’u geçmesi nüfusun yaşlanmasının bir göstergesi. Türkiye’de yaşlı nüfus, diğer yaş gruplarındaki nüfusa göre daha yüksek bir hızla artıyor.

Dernek de yaşlılara yönelik gerçekleştirilen şiddet, ihmal, istismar, hak ihlali ve ayrımcılık vakalarını yıl boyunca izlemek ve kamuoyuna sunmak üzere Ocak 2021’de Senex: İzleme Çalışması’nı başlattı. Çalışmayla yaşlılara yönelik şiddet, ihmal, istismar, hak ihlali ve ayrımcılığın önlenmesi için merkezi ve yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, akademi ve diğer tüm ilgililerde farkındalık oluşturulması amaçlıyor.

Yaşlı hakkı savunmak, adil ve onurlu geleceği savunmak demek

Derneğin başkanı Doç. Dr. Özgür Arun, aynı zamanda çalışmanın izleme direktörlüğünü de yürütüyor. Arun raporda, yaşlıların kamusal alanda engelliler, yoksul kadınlar, çocuklar ve göçmenler gibi görünmez olduklarını hatırlatıyor ve ekliyor: “Yaşlı haklarını savunmak demek özgür, adil ve onurlu bir geleceği savunmak demek!”

Akdeniz Üniversitesi Geriontoloji Bölümü öğretim üyesi de olan Arun Türkiye’de yaşlılara karşı sergilenen ayrımcı tutumların bir hayli yaygın olduğunu gösterdiğini söylüyor.

Antalya Yaşlılık Araştırması’nın 2013, 2016 ve 2020 dönemlerindeki verilerin yaş ayrımcılığının yüzde 3,5’ten, yüzde 7’ye ve son olarak da yüzde 10’a yükseldiğini ortaya koyduğunu belirten Arun, şöyle devam ediyor:

“Türkiye’de yaşlılara karşı sergilenen şiddet, ihmal, istismar, hak ihlali ve ayrımcılıkların tekil vakalardan oluşmadığını fark ettim. Çoğu zaman istisna olarak görülen şiddet ve ihlaller oldukça yaygındı. İlk zamanlarda insanlar yaş ayrımcılığının çok da önemli olmadığını, düşünüyorlardı. Zira, bilhassa kamusal alanda sorumluluğu ve yetkisi olan aktörler, yaş ayrımcılığına ilişkin rakamları duyduklarında, müstehzi bir tavırla, Türk kültüründe yaşlıların koruyup kollandığını, kendilerine saygı duyulduğunu dile getiriyorlardı. Söze ‘büyüklerimiz’ diye başlayanlar, sahada karşılaştığımız hak ihlali vakalarının ‘istisna’‘tekil örnekler’, ‘münferit olaylar’ olduğunu ısrarla tekrarlıyorlardı” diyor.

‘Haklarımızla yaşlanıyoruz

Ancak araştırmalarla elde ettikleri bulgular, yıllar içinde sistematik ve ısrarlı biçimde artışı gösteriyordu: “Bizler uzun zamandır gerçekleştirdiğimiz araştırmalarda bulguya dayalı olarak yaş ayrımcılığının nasıl bir seyir içinde olduğunu da izliyorduk. Yaş ayrımcılığı, sadece Antalya’da yerel düzeyde artmıyor, ulusal çapta da yükseliyordu. Nitekim Covid-19 salgını sırasında Raoul Wallenberg Enstitüsü Türkiye Programı desteğiyle Türkiye genelinde gerçekleştirdiğimiz son çalışmada yaş ayrımcılığı yüzde 8 düzeyine ulaşmıştı.”

Haklarımızla yaşlandığımızı ve yaşlı haklarının insan hakkı olduğunu vurgulayan Arun, şu detaylara dikkat çekiyor:

“Doğal olmayan nedenlerle gerçekleşen ölümler bir hayli yaygındı. Bunun yanında şüpheli ölümler ikinci sırada yer alıyordu. Yaşanan şiddet, ihmal, istismar, hak ihlali ve ayrımcılıkların yarısı ölümle sonuçlanıyordu. Yaşlı kadınlara yönelik şiddet, ihmal, istismar, hak ihlali ve ayrımcılıklar farklılaşıyor, çeşitleniyor ve çoğunlukla ölümle sonuçlanıyordu. Yaşlı kadınların evlerinde yanarak yaşamlarını yitirdiklerini tespit ettik. Yangınlar azımsanmayacak düzeydeydi. Nitekim yangınlarda yaşamını yitirenlerin genellikle tek başına yaşayan yaşlı kadınlar olması oldukça çarpıcıydı. Türkiye’de 2021 yılında yaşlıların yaşadığı şiddet, ihmal, istismar, hak ihlali ve ayrımcılıkların geneli önlenebilir ve etkileri azaltılabilirdi.”

Raporun bulguları şöyle:

*Vakaların çoğunluğu İstanbul’da gerçekleşti (188 vaka). Daha sonra sırasıyla Aydın (139 vaka), Antalya (119 vaka), Bursa (84 vaka), Kocaeli ve Samsun (her biri 81’er vaka) geliyor.

*Vakaların 515’i, düşme, çarpma, zehirlenme, yangın gibi doğal olmayan yollarla ve ihmal sonucu gerçekleşen ölümlerden oluşuyor.

342 şüpheli ölüm

*342 vaka şüpheli ölüm olarak sınıflandırılıyor. Şüpheli ölüm vakalarına ilişkin adli incelemelerin devam ettiği bildiriliyor.

*86 cinayet ve 52 intihar vakası tespit edildi.

*Sonuç olarak, tüm vakalar değerlendirildiğinde; 2021 yılında yaşlılara yönelik şiddet, ihmal, istismar, hak ihlali ve ayrımcılıkların yarısının ölümle sonuçlandığı anlaşılmaktadır.

*2021 yılında yaşlılara yönelik en yaygın şiddet, ihmal, istismar, hak ihlali ve ayrımcılık türlerinden üçüncüsünü kazalar oluşturuyor. İhmal sonucunda 176 kaza yaşandı.

*Yangınlar sonucu yaralananların sayısı hayli yüksek. 167 yangın vakası tespit edildi.

*Dolandırıcılık da en yüksek beşinci şiddet ve ihlal türünü oluşturuyor. 153 dolandırıcılık vakası saptandı.

Yaşlılar intihar ediyor

*93 vakanın yüksekten düştüğü, 86 vakanın cinayet nedeniyle öldüğü ve 82 vakanın ihmal sonucu zarar gördüğü sonucuna ulaşıldı.

*75 kayıp vakası tespit edildi.

*Fiziksel şiddet vakaları da sayıca fazla; 69 fiziksel şiddet vakası yaşanmış.

*Bakım ihmali vakalarının sayısı ise 52.

*İntihar vakaları azımsanmayacak düzeyde; 52 yaşlı intihar etmiş.

*Vaka sayısı 50 ve altında olanlar “diğer” kategorisinde toplandı. Bunlar; hırsızlık, afet, yaş ayrımcılığı, silahlı yaralama, gasp, zehirlenme, iş kazası olarak sınıflandırıldı.

Yaşlı çiftler de mağdur

*Vakaların yüzde 37’si yaşlı kadınlara yönelik şiddet, ihmal, istismar, hak ihlali ve ayrımcılıklardan oluşuyor.

*Vakaların yüzde 54’ünde ise yaşlı erkekler şiddet, ihmal, istismar, hak ihlali ve ayrımcılıklarla karşılaşıyorlar. Tüm vakaların yüzde 9’unda yaşlı çiftler mağdur oluyor. Öte yandan cinsiyeti bilinmeyen vakaların oranı yüzde 1.

*Tespit edilen şiddet, ihmal, istismar, hak ihlali ve ayrımcılıklar 41 ile 101 yaş arasındaki insanlara yönelik gerçekleşti. Vakaların birinde 41 yaşındaki bir kişi, ikisinde ise 101 yaşındaki kişiler, “yaşlı” olarak tanımlanmıştı; 393 vakada ise yaş belirsizdi. Yaşı belirtilmeyenler, “yaşlı”, “yaşlı adam”, “yaşlı kadın”, “yaşlı vatandaş”, “yaşlı şahıs” olarak ifade edilmişti.

*Şiddet, ihmal, istismar, hak ihlali ve ayrımcılığa uğrayanların ortalama yaşı 72.

* Şiddet, ihmal, istismar, hak ihlali ve ayrımcılık vakalarının yüzde 21’i 64 yaş ve altındaki insanlara yönelikti. Ayrıca, 65-74 yaş grubundakilerin oranını ise yüzde 37. Şiddet, ihmal, istismar, hak ihlali ve ayrımcılığa uğrayan 75 yaş üstü oranı da yüzde 42.

Dünyada da yaşlı sayısı hızla artıyor

Birleşmiş Milletler yaşlılara hak ettikleri değerin ve saygının gösterilmesi amacıyla 1990 yılında 1 Ekim tarihini ‘Dünya Yaşlılar Günü’ olarak ilan etmişti. Son yarım yüzyıldır yaşanan demografik dönüşümle ise tüm dünyada ömürler uzadı, nüfus yaşlandı. Önümüzdeki otuz yıl içinde, dünya çapındaki yaşlı insan sayısının iki katından fazla olacağı ve 2050’de 1,5 milyardan fazla kişiye ulaşacağı tahmin ediliyor.

65+ Yaşlı Hakları Derneği Başkanı Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu, artan yaşlı nüfusun ihtiyaçlarına hızla çözüm üretmek gerektiğini söylüyor. Türkiye yüzde 9,74’lük oranıyla halen birçok ülkeden daha düşük bir yaşlı nüfusa sahip. Ancak dünyada yaşlı nüfus eşiği kabul edilen yüzde 14’lük orana önümüzdeki 15 yıl içinde ulaşması bekleniyor. Kazancıoğlu, “Bu demografik depremin toplumun geneli ve tüm bireyler için yarattığı fırsatlara ve tehditlere doğru tepkileri verebilmek, artan yaşlı nüfusumuzun ihtiyaçlarına sürdürülebilir çözümler sunmak için hızla yol almalıyız” diyor.

65+ Yaşlı Hakları Derneği olarak TBMM’nin Yaşlılık Sorunları Meclis Araştırma Komisyonunda görüş ve önerilerimizi sunduklarını anlatan Kazancıoğlu, şöyle devam etti:

“Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının yürüttüğü 12. Kalkınma Planı çalışmaları çerçevesinde Aktif Yaşlanma Özel İhtisas Komisyonu kurulmuş olmasını memnuniyetle karşılıyoruz. “Yaşlı dostu toplum” için önerilerimizi sunarak komisyona katkıda bulunmayı hedefliyoruz.”

Kentler yaşlı dostu olmalı

Dernek, Yaşlı Dostu Kentler Birliği için çalışıyor. Birliğin temel prensiplerini şöyle belirlendi:

*Yaşlı hakları dünyada tartışılsa da kadın, çocuk, engelli hakları gibi konsensusun sağlandığı bir uluslararası sözleşmesi halen bulunmuyor. Bununla birlikte yaşlılık alanında yaşanan sorunlara değinen birçok uluslararası deklarasyon mevcut. Projenin temel prensipleri, bu uluslararası deklarasyonlardan ilham alınarak ve Türkiye’nin yaşadığı deneyimi kapsayıcı bir bakış açısıyla geliştiriliyor. Prensipler üzerinde yerel yönetimlerden uzmanların katılacağı bir çalıştayla ortaklaşılması hedefleniyor.

*Yaşlılık yaşamın doğal bir evresidir. Yaşlanmak ise ulaşılan bir nokta değil yaşamın devam ettiği her gün herkes için gerçekleşen doğal bir süreçtir. Yaşlılık döneminde  yaşam döngüsü perspektifi ile oluşan değişimlerin her biri illa ki bir sorunun değil çoğunlukla uyumun konusudur.

*Yaşlılar, kendilerini ilgilendiren her türlü kamusal kararın birincil özneleridir. Yaşlıları karar süreçlerine dahil etmeyen yaklaşımların ortadan kaldırılması en önemli amaç olmalıdır.

*Tüm hizmet ve politikalarda eşitsizliğin giderilmesi prensibiyle yaklaşılmalı, her adım muhakkak eşitsizlikleri azaltan yönde atılmalıdır.

*Yaşlılara yönelik birçok alanda yaşanan, şiddet, ihmal, istismar ve sömürü için etkin bir mücadele ortaya konulmalı, bu alanda çalışan profesyonellere gerekli hizmetiçi eğitimler verilmelidir. Yoksul yaşlıların ve yoksul yaşlı kadınların kamusal alanda görünürlüğü sağlanmalı, hakları ve maruz kaldıkları ayrımcılık ayrı bir gündemle ele alınmalıdır.

*En küçük yaşam birimi olan ev ve yardımlı yaşam tesisi içi ve konumundan başlayarak tüm kamusal alanların, halka açık alanların yaşlılar için engel eşiğinin mümkün olan en az seviyeye indirilmesi için sürekli iyileştirmeler yapılmalıdır.

*Kent bütününde ister ev, ister büyük ölçekli kurumsal yapı olsun yaşanan birim, rampa, kaldırım, sokak, cadde, meydan ilişkisi eşiksiz ve akışkan kurulmalı, yaşlı bireyin kentle beraberliği ve sosyal etkileşimi dikkate alınmalıdır.

*Kent bütününde yeni inşa edilecek konutlar yaşlıların barınma hakkını dikkate alarak, yaşlı uyumlu olarak tasarlanmalı, örneğin toplu konut ve bina bloklarında kolay ulaşılabilir zemin, düz ayak kat ve birimlerin yaşlı öncelikli daireler olması gibi koşullar getirilmelidir.

*Park, bahçe, su kenarı, meydan, kamu binaları, ibadethaneler gibi gündelik yaşamda yaşlıların sıklıkla kullandıkları alanların yeniden gözden geçirilerek engel eşiğinin düşürülmesi gerekmektedir.

*Yaşlıları ayrıştıran, sadece onlara özel yapılan faaliyetler yerine fırsat eşitliğini yaşlılar açısından gözeten herkese açık faaliyetler düzenlenmelidir.

*Mahalle ve semt ölçeğinde örneğin çınar ağacı ya da çeşme gibi tanımlayıcı simgeler ve kent belleğinde yeri olan tarihi veya aktüel yapılar korunmalıdır.

*Ortaya çıkan kuşaklararası dijital uçurumun kapanması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.

*Yaşam boyu eğitim, gelişim prensibiyle çalışan politika ve hizmetler her yaş grubunu kapsamalıdır. Bu hizmet ve politikalar, kalıcı, erişilebilir ve yaşlıların ihtiyaç ve beklentilerini karşılayabilir nitelikte olmalıdır.

  • Hakkımızda
  • Künye

 

Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…