Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin geçen yılki ‘kayyum rektör’e karşı eylemlerinin ardından sıkça gündeme gelen ev hapsi halen uygulanıyor. 6 Kasım’da İstanbul Taksim’deki ‘İnsanlık Yürüyüşü’ne gitmek üzere evinden çıktığında yolda gözaltına alınan HDP Kadıköy İlçe Eş Başkanı Koray Türkay da ev hapsindekilerden biri.
Özlem Ergun
Sosyal medya paylaşımlarından katıldığı eylemlere, telefon görüşmelerinden basına verdiği röportajlara kadar pek çok yapıp/etmesi suça gerekçe gösterilen Koray Türkay’ı ev hapsinde tutulduğu evinde ziyaret ettik, evde hapisliğin şartlarını/ hallerini konuştuk:
Ayağa takılan elektronik kelepçenin dekoder gibi bir alıcısı var ve belli bir metrekarede bu kelepçe dekodere sinyal gönderiyor. Ev kapısının dışına çıktığınızda dekoder bu sinyali almıyor ve alarm veriyor. Sonrasında ise aranarak uyarılıyorsunuz veya tutanak tutuluyor. Özetle evden dışarı çıkamıyorsunuz.
‘Dinleme cihazı’ olarak elektronik kelepçe
Elektronik kelepçenin aynı zamanda bir tür ‘dinleme cihazı’ olduğunu söyleyen Koray, kontrol etme alanı haline getirilen evle birlikte özel alana da kastedildiğini söylüyor:
Şu anda bu röportajımız belki de dinleniyor. Dekoderden bir tuşa bastığınızda onları arayabiliyor ve aynı şekilde onlar da sizi arayabiliyor. ‘Alo’ dediklerinde buradan duyuyorsunuz ve cevap verebiliyorsunuz. Dolayısıyla orada her an açık olan bir telefon var. Henüz arayan olmadı ama takarken söylediler.
Ev hapsindeyken günlük hayatın sıradan konuların bile sorun haline gelebildiğini aktaran Türkay, durumu şöyle örneklendiriyor:
Yakınlarda, önceki iş yerinden tasfiye ettiğim bazı eşya ve malzemeleri koyduğum bir depom var. Depo sahibi 15 gün önce benden orayı boşatmamı istedi ve ben de ‘tamam’ dedim ama şimdi bu ev hapsi halinde çıkamadığım için depoyu da boşaltamıyorum. Depo kiraya verilmiş ama ben çıkamadığım için yeni kiracı da gelemiyor. İnsanların bu durumda yaşayacakları sorunları biliyorlardır elbet ama çözüm üretmedikleri ortada. Ben yalnız yaşamıyorum ancak yalnız yaşayan bir insanın durumu ne olacak, kişinin dışarıyla ilgili ihtiyaçları nasıl karşılanacak bunlara dair bir çözüm yok.
‘Belki de alışmamak lazım’
Türkay, ev hapsi günlerinde arayışlarını üretmek üzerinde yoğunlaştığını söylerken ‘tutsaklık haline alışmamak gerektiğini’ de sözlerine ekliyor:
Elimden geldiği kadar yazıyorum, çiziyorum, okuyorum, paylaşımlar yapıyorum. Yazma işleri zaman istiyordu, şimdi zamanım bol ve o konularda artık daha çok görev alıyorum. Pandemide Zoom üzerinden toplantı alışkanlığı gelişti, bu bir açıdan da iyi oldu, toplantılara katılabiliyorum böylece.
Ev hapsi benim için şimdi bambaşka bir hayat formu oldu, buna alışmak zor. Belki de alışmamak lazım, alışmama halinin yollarını bulmaya çalışıyorum. Ne kadar çok üretebilirsem alıştırılmak istenen tutsaklık halinin o kadar dışında kalabilirim diye düşünüyorum.
Avukat Veysi Eski: Türkiye’de ev hapsi kötüye kullanılıyor
Ev hapsinin hukuki dayanaklarını ve hangi hallerde uygulanabileceğini sorduğumuz Avukat Veysi Eski ise kanunda ‘ev hapsi’ diye bir düzenleme bulunmadığını belirtiyor.
Ev hapsinin aslında bir adli kontrol müessesesi olduğunu ancak özelikle Sulh Ceza Hakimlikleri tarafından ‘tutuklayamıyorsam bari adli kontrol vereyim’ şeklinde uygulandığını söyleyen Eski, “CMK 100. maddede belirtilen tutuklama hallerinin varlığı halinde tutuklamaya alternatif olarak çeşitli adli kontrol tedbirleri düzenlenmiştir. CMK 109/j maddesi konutu terk etmeme şeklinde bir adli kontrol tedbirini ifade eder” diyor.
Konutu terk etmeme tedbirinin tutuklama yasağı olan birçok suç isnadında özelikle muhaliflere yönelik en ağır adli kontrol yöntemi olduğuna dikkat çeken Eski, Türkiye’de adli kontrolün orantısız olduğunu ve kötüye kullanıldığını söylüyor.
‘Tutuklama yasağını dolanmak için ev hapsi…’
Avukat Veysi Eski, tutuklamaya alternatif olarak getirilen konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrolünün özellikle muhalifler söz konusu olduğunda ‘tutuklama yasağını dolanmak’ için kişi özgürlüğüne ve güvenliğine yönelik bir sopa olarak kullanıldığına işaret ediyor:
Kanun koyucunun zamanında özgürlükleri genişletmek için getirdiği ‘Adli Kontrol ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması’ gibi hukuki müesseseler denetimsiz olarak kötü bir yargı pratiği ile toplumu terbiye etmek için kullanılan enstrümanlara dönüşmüştür.
‘İktidar, seçimi çalabilme olasılığını yokluyor’
Ev hapsindeki HDP Kadıköy ilçe Eş Başkanı Koray Türkay, iktidarın seçimler yaklaştıkça baskı unsurlarına neden daha çok ihtiyaç duyduğunu “Toplumsal tepkiyi şu andan itibaren sindirebilirse bu kendisi ve etrafındaki kemik topluluk açısından psikolojik üstünlük anlamına gelecek. Bugün oluşmayan tepki, baskıya karşı sinme hali iktidarın seçimi çalabilme olasılığını yoklamasıdır. İktidar, şimdiden ‘ne kadar ileri gidebilirim’ denemelerini yapıyor aslında. Gelmeyen tepki iktidarın hamlesini bir üst noktaya taşıyor. Halk tepki vermedikçe giderek arsızlaşan otoriter hamleler silsilesiyle karşı karşıya kalıyoruz” diyerek özetliyor.
‘Geri basmıyoruz’
Ev hapsi dahil iktidarın HDP’ye yönelmiş saldırılarının, seçim öncesinde HDP’nin ısrarlı mücadelesini baltalamaya yönelik politikalardan biri olduğunu belirten Türkay, bunun mümkün olamayacağını da sözlerine ekliyor:
Beni bugün ev hapsine aldın ama ne olacak? 6 milyonu geçti, 10 milyon insan var. Neler yapıldı da bu hareket durdurulamadı. Biz okyanusu geçtik, derede boğulmayız. Geri basmıyoruz. Bu irade savaşında geri basan kaybedecek. Mesele bizim gözaltına alınmamız, tutuklanmamız değil, konu bu irade savaşındaki pozisyonumuz.
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()