Öncelikle Tunceli’de hakları için direnen Enerji-Sen üyesi Aksa Fırat Elektrik Dağıtım A.Ş. (FEDAŞ) işçilerini selamlıyoruz… Raporumuzun girişinde “FEDAŞ işçisi arkadaşlarımız ne istiyor” sorusunu gündeme getirmek istiyoruz. Biz sorduk, onlar yanıtladı:
1- Asgari ücret düzeyinde maaş alıp yüksek iş temposuyla çalışmaya zorlanan işçiler, işçi alımı yapılarak iş yoğunluklarının azaltılmasını, maaşlarının insanca yaşayacak bir düzeye yükseltilmesini, mobbing, baskı ve tehditlerin son bulmasını talep ediyor.
2- Örneğin sekiz işçinin yapacağı bir iş iki işçiye kısa bir sürede yaptırılmaya çalışılıyor. Bu da çoğu zaman iş kazalarının olmasına neden oluyor. Kazancı Holding’e bağlı FEDAŞ yöneticileri işçiler üzerinde sürekli bir baskıyla işi sürdürüyor.
3- İşçi sağlığı ve iş güvenliği görmezden geliniyor. Daha bir hafta önce Elazığ ve Bingöl’de iki işçi arkadaşımız çalışırken ağır yaralandı. Hayati önem taşıyan bir işkolu olan enerji işkolunda işçilerin hayatı işverenler için maalesef önem taşımıyor.
4- İçinde bulunduğumuz enflasyon, pahalılık koşullarında asgari ücret seviyesinde ücretlerle çalışıyoruz. Önceki yıllarda kazandığımız mesai ve yemek ücretleri hakkımız bile yıldan yıla eriyerek gülünç rakamlara düşmüş durumda.
5- Yazın kırk derece sıcakta kışın sıfırın altında soğukta zorlu arazi şartlarında kalitesiz ekipmanlarla çalışıyoruz.
İşte FEDAŞ işçileri ve sendika, sorunların çözümü için patronla her türlü diyalog kanallarını da kullanmasına rağmen önce 17 işçi hukuksuzca işten çıkarıldı. İşten çıkarılan Feyyaz Doğan yaşadığı strese bağlı olarak kalp krizi geçirdi ve iki gün yoğun bakımda kaldı. Devamında Elazığ’da Bölge Müdürlüğü’nde gerçekleştirilen görüşme sonrası 17 işçi daha işten çıkarıldı ve sayı 32’ye yükseldi.
Bu süreçte yaşananları sorduk:
6- 44 gündür yasalar çerçevesinde “işten kaçınma hakkı”mızı kullanarak acil durumlar hariç işe çıkmıyoruz.
7- Hastane ve kentin su pompaları gibi acil durum gerektiren arızaları yapmamıza rağmen Fırat Aksa, abonelerine SMS’ler atarak yaşanan arızaların sorumlusunun işçiler olduğunu ifade edip halkla işçileri karşı karşıya getirmeye çalıştı.
8- Şirket yöneticileri buradaki işçilerin sorunlarını çözmek yerine çevre illerden işçi getirip bilmedikleri hatlarda çalışmaya zorladılar.
9- Çevre illerden getirilen işçi arkadaşlarımızla konuştuğumuzda “işten atılmakla tehdit edildik ondan geldik” diyorlar. Bilmedikleri hatlarda, trafolarda canlarıı pahasına çalıştırmak istiyorlar. Biz kendi durumumuzu anlattığımızda polis-jandarma zorlanmasına rağmen “çalışmak istemiyoruz kimsenin ekmeğinde gözümüz yok” diyerek geri dönüyorlar…
Ve sonsöz olarak da ekliyorlar: “İşçiyiz, Haklıyız, Kazanacağız…”
Enerji işçileri, 12 yıldır mücadelesini sürdüren İSİG Meclisi’nin de kurucu unsurlarından birisini oluşturuyor. Bu noktada dayanışmamızı güçlendirmek ve işkolundaki mücadeleye katkı sağlamak için hazırladığımız son on yılı kapsayan “Enerji İşkolu İş Cinayetleri Raporu”nu paylaşıyoruz…

Yüzde 64’ünü ulusal basından; yüzde 36’sını ise işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, sendikalar ve yerel basından öğrendiğimiz bilgilere dayanarak tespit ettiğimiz kadarıyla, 2013 yılında 33 işçi, 2014 yılında 31 işçi, 2015 yılında 39 işçi, 2016 yılında 35 işçi, 2017 yılında 49 işçi, 2018 yılında 10 işçi, 2019 yılında 40 işçi, 2020 yılında 41 işçi, 2021 yılında 32 işçi, 2022 yılında 42 işçi ve 2022 yılının ilk sekiz ayında 20 işçi olmak üzere; 2013 yılından bugüne “en az” 372 enerji işçisi “iş cinayetleri”nde hayatını kaybetti…
Enerji işçilerinin ölümlerine dair bazı hususun altını çizelim:
• Temel kriterimiz “bütün iş kazalarının önlenebilir olduğu”dur. İşçi ölümlerinin önlenebilir olması yüzünden yaşananları “iş kazası” değil “iş cinayeti” olarak tanımlıyoruz.
• Bizler hazırladığımız raporlarda “geniş anlamda işkollarını” temel almamıza rağmen bu rapora özel olarak “dar anlamda nace kodlarını” esas aldık. Yoksa bu işkolundaki birçok arkadaşımızın işsizlik ya da iş değiştirme süreçlerinde “serbest elektrikçilik” yaptığını hatırlatmakta fayda var.
• Geleneksel olarak enerji işkolunda çalışanların büyük bir çoğunluğu erkek işçi. Kadın işçiler çoğunlukla büro işlerinde çalışıyorlar. Bu dönemde sadece dört kadın işçinin ölümünü tespit edebildik. Kaybettiğimiz kadın arkadaşlarımız rüzgar enerji santralinde yardımcı hizmetlerde, doğalgaz müşteri hizmetlerinde, özel firmada üretim biriminde ve hidroelektrik santralinde elektrik teknisyeni olarak çalışıyorlardı.
• Yine enerji işkolunda taşeron gibi esnek çalıştırma modelleri yaygın olsa da “mülteci-göçmen işçi” çalıştırıldığına dair elimize ulaşan bir bilgi yok. Ancak taşeron marifetiyle kısa süreli yardımcı işlerde (trafo boyama, DSİ’de tel çekme vb.) mülteci-göçmen işçi çalıştırıldığına şahit olduk.

Enerji işkolunda iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle:
Elektrik Çarpması nedeniyle 168 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 48 işçi; Trafik, Servis Kazası nedeniyle 48 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 30 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 14 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 13 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 12 işçi; Covid-19 nedeniyle 10 işçi; Şiddet nedeniyle 8 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 6 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 3 işçi; İntihar nedeniyle 3 işçi; diğer nedenlerden dolayı 9 işçi hayatını kaybetti…
• Elektrik çarpması sonucu ölümler, yüksekten düşmeler, yanma ve patlamalar ilk sıralardaki ölüm nedenleri. Temel önlemler alınsa ve denetimler yapılsa bu ölümlerin önlenebileceği aşikar. (İSİG Meclisi’nin tasnifleri tüm işkollarına göre yapıldığı için enerji işkolundaki ölüm nedenlerinin ayrıntılı incelenmesi gerekir. Zira elektrik çarpması, ark parlaması, yüksekten düşme, yanma, kalp krizi gibi ölüm nedenleri işkolunda içiçe geçmektedir.)
• Enerji altında çalışma ve enerji hatlarına yakın çalışma yaygın olduğu için alçak gerilim ve yüksek gerilimde elektrik akıma kapılıp ağır yanık (çoğu bölgede yanık üniteleri de yok) ve yaralanmalarla yaşamak zorunda kalan çok sayıda işçi var. Yine manyetik alan ve radyasyon maruziyetinin henüz sebebi açıklanmamış meslek hastalıklarına neden olabileceği de ekleyelim.

Enerji işkolunda iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle:
14 yaş ve altı 1 çocuk işçi,
15-17 yaş arası 1 çocuk/genç işçi,
18-29 yaş arası 116 işçi,
30-49 yaş arası 208 işçi,
50-64 yaş arası 31 işçi,
65 yaş ve üstü 4 işçi,
Yaşını bilmediğimiz 11 işçi hayatını kaybetti…
• Türkiye’de neredeyse çocuk işçiliğin olmadığı sektörlerden birisi enerjidir. Ancak TEİAŞ’ın yüksek gerilim ve altyapı çalışmalarında çalışan taşeron şirketlerde temel olarak “aile emeği” esastır ve toplu olarak çalışmaya gelen erkek işçiler içinde “yardım eden” gençler/çocuklar da bulunmaktadır. Ölen iki çocuk da bu kapsamda çalışmaktaydı.
• Sektörde özellikle iki yıllık yüksek okul mezunu çok sayıda genç işçi çalışmaktadır. Nitekim ölen işçilerin üçte biri 30 yaş altındaki genç işçilerdir ve güvencesiz koşullarda çalışmaktadırlar.
• Sektör en geç özelleştirmelerin hayata geçirilebildiği ve hala devlet işletmelerinin olduğu bir alandır. Bu yüzden 50 yaş üstündeki ölümler Türkiye ortalamasının altındadır. Bu durum belli bir yaş üstü ve kalifiye olan enerji işçilerinin eski kuşağının görece olarak daha korunmalı çalışmış olduğunun bir göstergesiydi.

Enerji işkolunda iş cinayetlerinde ölenlerin 19’u (yüzde 5,1) sendikalı işçi, 353’ü ise (yüzde 94,9) sendikasız. Bu noktada bazı hususların altını çizmek gerekiyor.
• Sendikaların açıklamaları, taziyeler, sosyal medya paylaşımlarını takip ederek ya da mesai arkadaşlarının bildirimlerine göre tespit edebildiğimiz kadarıyla ölen işçilerin 19’u sendikalı. Ancak sektörde geleneksel olarak hakim bir sendika mevcut ve son açıklanan istatistiklere göre de yüzde 27 civarında bir örgütlülüğü bulunuyor.
Son on yılda ölen işçilerin çalıştıkları şirketlere baktığımızda Anadolu Yakası EDAŞ, Gediz EDAŞ, Aydem Enerji, Boğaziçi EDAŞ, Aras Edaş, Meram Edaş, Dicle Edaş, Vangölü EDAŞ, Trakya EDAŞ, Toroslar EDAŞ, Akdeniz EDAŞ, Kayseri ve Civarı EDAŞ, Sakarya EDAŞ, Yeşilırmak EDAŞ, Fırat EDAŞ, Aras EDAŞ, Çamlıbel EDAŞ, Çoruh EDAŞ, Uludağ EDAŞ, Afşin-Elbistan Termik Santrali, Orhaneli Termik Santrali, Tunçbilek Termik Santrali, Seyitömer Termik Santrali, Kemerköy Termik Santrali, Yeniköy Termik Santrali, Çan Termik Santrali, TEİAŞ, DSİ, İSKİ, İGDAŞ, Sulama Birlikleri, Rüzgar Enerji Santralleri, Hidroelektrik Santraller vd. bulunmaktadır.
Bu işletmelerin birçoğunda geleneksel olarak hakim olan sendika örgütlüdür. Yani ölen sendikalı işçi sayısının bizim tespit ettiklerimizin çok üstünde olduğunu belirtmemiz gerekiyor.

Enerji işkolunda 74 şehirde ve yurtdışında üç ülkede (Türkiye menşeili şirketlerde çalışan) iş cinayeti tespit etmiş durumdayız:
28 ölüm İstanbul’da; 16 ölüm Kahramanmaraş’ta; 14’er ölüm Konya ve Muğla’da; 13 ölüm Şanlıurfa’da; 12’şer ölüm Adana, Manisa ve Mardin’de; 10’ar ölüm Antalya ve Aydın’da; 9’ar ölüm Diyarbakır, Erzurum, İzmir ve Sivas’ta; 8 ölüm Şırnak’ta; 7’şer ölüm Ankara, Bingöl ve Ordu’da; 6’şar ölüm Adıyaman, Bursa, Denizli, Kayseri ve Samsun’da; 5’er ölüm Ağrı, Artvin, Çanakkale, Hatay, Kocaeli, Niğde, Sakarya ve Van’da; 4’er ölüm Balıkesir, Elazığ, Karabük, Kars, Tekirdağ ve Tokat’ta; 3’er ölüm Bitlis, Hakkari, Kırklareli, Kütahya, Osmaniye, Trabzon, Tunceli ve Zonguldak’ta; 2’şer ölüm Amasya, Burdur, Çankırı, Çorum, Düzce, Edirne, Erzincan, Gaziantep, Isparta, Karaman, Kastamonu, Kırşehir, Mersin, Siirt ve Yalova’da; 1’er ölüm Afyon, Aksaray, Ardahan, Bartın, Batman, Bayburt, Eskişehir, Giresun, Gümüşhane, Iğdır, Malatya, Rize, Sinop ve Yozgat’ta; 4 ölüm Yurtdışında (2 Irak, 1 Lübnan, 1 Suriye) meydana geldi…
• Bu tabloya eklemek istediğimiz bir husus var. Ordu Gölköylü işçiler, yurtiçi ve yurtdışında özellikle yüksek gerilim ve elektrik altyapı işlerinde yoğun bir biçimde çalışmaktalar. Bu durum birçok söyleşiye, yazıya da konu olmuş durumda. İş cinayetlerinde de ölen çok sayıda Gölköylü işçi olduğunu belirtelim.
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()