Türkiye’de kadınların gebeliklerini güvenli olmayan yöntemlerle sonlandırma oranı ile anne ölümlerindeki artış nedeniyle 1965 yılında çıkan Nüfus Planlaması Hakkında Kanun ile gebeliği önleyici yöntemlerin satışı ve 1983’te çıkan kanunla isteğe bağlı düşükler yasallaştı. 2003 yılında başlatılan “Sağlıkta Dönüşüm Programı”nın ardından birinci basamakta üreme sağlığı hizmetlerinde aktif olan Ana ve Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezleri’nin (AÇSAP) yerini kısmen Aile Sağlığı Merkezleri (ASM), kısmen de Toplum Sağlığı Merkezleri (TSM) aldı. 2011’de ise Sağlık Bakanlığı’nın yeniden yapılandırılmasıyla Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü kapatıldı, yerine Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, müdürlük olarak tanımlanarak il ve ilçelerde yeniden şekillendirildi. Böylece kurum isimlerinde “ana ve çocuk sağlığı”nın yerini “toplum ve aile sağlığı” almış oldu.
2012’den bu yana yasalarda olan kadının eşinden rıza alma zorunluluğunun kaldırılması gerektiğini vurgulayan Doğan, “Siyasal erkin çoğalma, azalma, asker yetiştirme, iş gücü kazanma amacıyla kadın bedeni üzerindeki politikalarının sonuçları olarak kadının karar verme yetkisi elinden alınıyor. Kendi bedeni üzerinde kararı vermesi gereken kadındır” ifadelerini kullandı.
Hastanelerde kadınların ikna edilerek ya da “günah” gibi söylemlerle vazgeçirilmeye çalışıldığını kaydeden Doğan, şöyle devam etti: “Kürtajın sağlıkçılar eliyle yasadışı ilan edilmesi tehlikelidir. Oysa kürtaj yasak değil bu nedenle herhangi bir devlet hastanesine gidildiğinde veya özel hastanede yapmak istemezse doktor ve hastane hakkında yasal işlem yapılabilir.” Dar gelirli kadınların kürtaj yaptırmak için özel hastanelere mecbur edilmelerinin, sağlıksız ortam ve yöntemlerle gebeliği sonlandırmaya, ciddi sakatlanmalarla hatta ölümle sonuçlanabilecek risklere atıldığını ifade eden Doğan, “Kendi vatandaşını bedenen ve ruhen siyasal iyilik halinde tutmakla görevli devletin istemediği bir gebeliği yaşayan kadının, hangi açıdan sağlıklı olmasını beklenebilir? Bir çocuk istenerek dünyaya gelmeli ve ebeveynleriyle büyümeli” diye vurguladı.
Kaynak: Yeni Yaşam
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()