Hatay’ın Samandağ, Antakya ve Defne ilçelerinde Akdeniz Kültür ve Dayanışma Derneği ve Samandağ Kalkındırma Derneği tarafından düzenlenen Geleneksel Evvel Temmuz Kültür Sanat Festivali’nin 23’ncüsü panel, söyleşi, atölye ve konserlerle devam ediyor.
7-17 Temmuz tarihleri arasında yapılan festival kapsamında bugün saat 18:30’da Palmira çay bahçesinde,“Deprem Bölgesinde Kültürel Mirası Anlamak” başlığı ile panel düzenlendi. Panelde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğretim üyesi Tuğçe Tezer ve Adana Alparslan Türkeş Üniversitesi öğretim üyesi Şule Can konuşma yaptı. Panelde konuşmacı olması beklenen İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanı Mahir Polat, panele katılamadığı için bir mesaj yolladı.

“Antakya’nın kültürel mirasını korumamız gerekiyor”
Panelin giriş konuşmasını yapan Tuğçe Tezer yaptı. Antakya’nın kültürel ve tarihi mirasına ilişkin örnekler sayan Tezer, kültürel, doğal ve tarihi yapılara yeterli önemin verilmemesini elştirdi. “Kültürün en önemli aktarıcısı olan inançlar Antakya’nın en önemli yapısıdır. Antakya’daki yapılar sadece birer dini yapı değildir. Bu yapılar, etrafına kurulan sokaklarla beraber düşünülmelidir” diyen Tezer, “Antakya aklınıza gelebilecek her şeyin fazlasını veren bir şehir. Bizim bu kültürel mirası korumamız gerekiyor” dedi.
Depremde yıkılan kültürel miraslara ilişkin çalışmalar olduğunu belirten Tezer, yerel halkın ve yerel kurumların bu sürece katılımının önemli olduğunu belirtti.
“Antakya’yı insandan uzak bir müze haline getirilme riski var”
Tuğçe Tezer’in ardından konuşan Şule Can, depremin ardından Antakya’nın kültürel mirasın çok fazla konuşulmasının nedeninin Antakya halklarının bu kültürel mirasa önem vermesi olduğunu belirtti. “Somut olmayan kültürel mirasa” ilişkin bilgi veren Can, “Deprem sonrası somut olmayan kültürel miras ile kültürel mirasın korunmasını iç içe düşünmek gerekiyor” dedi. Mekan ve binanın aynı şey olmadığını belirten Can, deprem sonrası kültürel mirasa ilişkin yapılan tartışmalara değinerek, “Bu tartışmaların Antakya’yı insandan uzak bir müze haline getirilme riski var” dedi.
Can, Antakya’nın yeniden inşasına halkların da katılması gerektiğini belirterek, kültürel mirasların böyle korunabileceğini vurguladı.

Mahir Polat’ın mesajı ise şöyle:
“Şahsi hayatımda ve akademik-entelektüel çalışmalarımda çok özel bir yerde duran Antakya’yı tarihi ve bugünüyle yakından takip etmeye çalıştım her zaman, fırsat buldukça ziyaret ettim ve daha önemlisi çok değerli dostlar edindim.
Ancak 6 ve 20 Şubat depremlerinden sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı sıfatıyla deprem sonrası yardım faaliyetleri kapsamında aylarca kafamda ve yüreğimde merkezi bir yer tuttu bu bölge. Hala devam etmekte olan aslen insani olduğunu düşündüğüm felaketin yıkıcılığını gidermek için yapabileceklerimi her gün düşündüğüm gibi elimden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyorum.
Özel ilgili ve uzmanlık alanım olan kültürel miras konusunda ne yapılabileceği, bugün en önemli meselelerden biri olarak öne çıkıyor. Özellikle ‘miras’ adına gerçekleştirilen yıkımlar, kişiliksizleştirmeler ve rant ekonomisi düşünüldüğünde, bunun hayati önemde olduğunu bugün hepimiz takdir ederiz. Bundan sonra bu konuda yapılanların yakından takipçisi olacağım. Tüm olanaklarımı kullanarak bu konuda elimden geleni yapmaya çalışırken, en büyük desteğimin Antakya’nın duyarlı halkı ve onların temsilcilerinin olacağını belirtmek istiyorum.
23.sü düzenlenen Evvel Temmuz Festivali’ne değerli dostlarımdan gelen davet, bu nedenlerle çok heyecanlandırdı ve elbette düşündürdü.
Bu koşullarda, böyle zorlu bir işe girişen değerli düzenleme ekibine tebriklerimi öncelikle sunmak isterim. Ayrıca, benim için gurur kaynağı olan davetleri için çok teşekkür ederim.
Bugün aranızda olamadığım için çok üzgünüm. Arkadaşların da bildiği üzere, elimde olmayan nedenlerle orada değilim ama bu koşullarda gerçekleştirilen festivalin çok önemli ve değerli bulduğumu bu mesajımla iletmek istiyorum.
Kadim bir değer olarak ‘Evvel Temmuz’a sahip çıkmanın, günümüzde bir arada yaşama olanaklarımızı ve zenginleştirici yönlerini bir kez daha düşünmek için çok önemli bir fırsat sunduğunu düşünüyorum. Ancak asıl deprem sonrası hayati önemini ve ‘normal’ hayatımızdaki eksikliğini fark ettiğimiz diğerkamlığın, dayanışma ve eşitlikçi diyalog için bize çok değerli imkanlar sunduğuna inanıyorum.”
Panel, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.