Okullar çocukların kendisinde var olan yaratıcılığını, düşünme becerisini, yeteneklerini görmesinde bir duvar gibi engel teşkil ediyor. Okullar var olmaya devam etsin ancak fikir özgürlüğünün ve demokratik bakış açısının yitirilmesine sebep olmadan…

Günümüzdeki eğitim politikaları ve eğitim felsefesi hem Türkiye’de hem de dünyada, geçmişin bilgi ve deneyimleri doğrultusunda değişim ve dönüşüm halinde. Öğrenme sürecini, öğretmenin değil de çocuğun yönlendirdiği, çocuk merkezli eğitim, eğitim felsefesinin ve politikalarının mihenk taşlarından biri haline gelmiştir.

Burada belirtmek istediğim nokta; çocuk merkezli ve süreci çocuğun yönlendirdiği yaklaşımlar Türkiye’de benimsenmiş olsa da, uygulamada bunu ne kadar gerçekleştirebiliyoruz sorusu tartışmaya açıktır.

Her ne kadar öğretimi çocukların yönlendirdiği, sorgulayıcı bakış açısıyla, özgürce fikirlerini dile getirebildikleri ve kendi ilgi alanlarına göre etkinlik seçme özgürlüğüne sahip oldukları alanları çocuklara sunmuş olsak dahi bu alanlar yine de kısıtlı. Özellikle devletin benimsediği eğitim politikaları ve eğitim felsefesi, yazılı olarak bu ilkeleri benimsediğini beyan etmiş ise de pratikte karşılığını bulamayabiliyor.

Özel eğitim kurumları ve alternatif öğretim metodunu benimseyen okullarda öğrenme süreçleri baskı unsuru olmadan ve çocuğun özgürlüğü gözetilerek gerçekleşebildiği halde aynı durumu devlet okulları için söyleyemeyiz.

  • Hakkımızda
  • Künye

 

Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…