
Esasen kişinin kusurlarını ve hırsını alenen teşhir etmesine dayanan iktidarın müstehcenliği, günümüzde iki farklı görünüm alıyor. Bunlardan biri, Angela Nagle’ın bahsettiği şeyle alakalı: Çoğunlukla sağ cenahta vuku bulsa da, tabuları yıkmak, ihlal ve isyan gibi eskiden beri “solculukla” ilişkilendirilen fikirlerden güç alıyor. Çekinmeden konuşma, söylenemez olanı söyleme ve (medya da dahil olmak üzere) yerleşik yapılara meydan okuma cesareti gösteriyorlar. Kısacası, taşaklılar… Bu durumda, en ılımlı nezaket kuralları bile, cüretkâr bir ihlal veya sözgelimi ifade özgürlüğü mücadelesi adı altında gözden çıkarılabiliyor. Bir başka deyişle, kuralları çiğnemek “seksi”dir –bundan anlaşılan şey, komşunuza selam vermemekten ibaret olsa bile… “Kim bu aptal kuralları icat etti ki ve neden onları uymak gereksin ki?”, değil mi? Dolayısıyla, iktidarın müstehcenliği olarak adlandırdığımız bu yeni olgu, bir yönüyle bildik, geleneksel ihlal oyunundan pek farklı değil; gerçi o da artık soyut ve tamamıyla boş bir ihlale indirgenmiş durumda.
Bu müstehcenliğin diğer yönüyse, iktidardakilerin ellerindeki gücü ve işledikleri kusurları arsızca, açık açık sergilemeleri ki, bunun gerçekten eleştiriyi gereksizleştirmek gibi bir etkisi oluyor. Çünkü o kadar bariz ki, geride eleştirinin ifşa edeceği hiçbir şey bırakmıyor. Fakat, bu duruşun karşı konulmaz olduğunu söylemeye çalışmıyorum. Tam tersine, insanlar üzerinde yarattığı büyüleyici etkinin nispeten kısa soluklu olduğunu düşünüyorum. İnsanlar çok geçmeden fark ediyorlar ki, bu kadar pervasız ve lafını esirgemez olabilmek için ihtiyacınız olan yegâne “taşaklar”, (mali iktidar da dahil olmak üzere) iktidar pozisyonunun size verdiği “taşaklar”. Ortada cesaret filan yok. Yapıyorsunuz çünkü yapmaya gücünüz yetiyor. Ve aslında teşhir edilen şey özünde tam da bu; bozuk plak gibi çalan şu nakarat: Bana bakın; gücüm yetiyor; gücüm yetiyor; iktidar bende; iktidar bende… İktidar sende olduğu için “yapmaya gücünün yettiği” her şeyin namütenahi teşhiri; katıksız ve kibirli bir iktidar teşhiri ve böbürlenmesi… Bu teşhir çok geçmeden bıktırıcı bir gösteriye dönüşür, insanlar da buna gereken cevabı verir.
Çeviri: Ayşe Boren
Kaynak: pasajlar-e-skop.com
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()