İlhan Cihaner, Covid-19’a karşı kullanılan tüm aşı, ilaç ve tedavi yöntemlerindeki patent uygulamasının kaldırılması için BM’ye başvurdu

24-26. dönem milletvekili CHP milletvekili avukat İlhan Cihaner, Covid-19 pandemisinde aşı ve ilaç adaletsizliğine dikkat çekerek, Covid-19’a karşı kullanılan tüm aşı, ilaç ve tedavi yöntemlerindeki patent uygulamasının kaldırılması için Birlemiş Milletler’e başvurdu.

aşı*

“Aşıya erişimde küresel bir adaletsizlik söz konusu”

Cihaner konuya ilişkin olarak yaptığı açıklamada, “Bilindiği üzere 11 Mart 2020 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü Covid-19 salgınını ‘pandemi’ olarak ilan etti. Virüsün ilk göründüğü andan itibaren çalışmalarına başlayan bilim insanları kısa sayılabilecek sürede etkin aşılar geliştirdiler.  Ancak ülkelerarası gelişmişlik ve zenginlik farklılıları nedeniyle, aşıya erişimde küresel bir adaletsizlik söz konusu. Varsıl ülkeler kullanım ihtiyaçlarının üzerinde aşıyı stoklarken, yoksu ülkeler aşıya erişimde zorluk aşıyor. Öte yandan Avrupa Birliği, 2021/111 sayılı yönetmelik ile Covid-19 aşısına ihracat yasağı getirerek, insan hakları ihlalleri yapmakta. Dünya Sağlık Örgütü’nün COVAX programı ise bu adaletsizliği gidermekte yetersiz kalmış durumda. Ayrıca aşı lisans ve teknolojilerinin herkese açık ve şeffaf bir şekilde paylaşımı hedefleyen Covid-19 Teknoloji Erişim Havuzu mekanizması (C-TAP) bugüne kadar etkin bir şekilde işletilemedi.” değerlendirmesini yaptı.

Cihaner açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Virüsün yeni varyantları ve yeni dalgalarla aşı adaletsizliğinin ve ölümlerin artması kaçınılmaz görünüyor.  Öte yandan lisans ve patent kısıtlamaları nedeniyle dünyanın aşı üretim kapasitesinin önemli bir kısmı atıl durumda. Örnek verilecek olursa 150.000.000 doz aşı üretim kapasitesi olduğu açıklanmıştır. Bu kapasite Covid-19 açısından atış durumdadır. Etkin aşılar bulunmasına rağmen dünyada önemli miktarda kaynak, yeni aşılarım ARGE araştırmalarına harcanmaktadır. Pandemi ile mücadele adeta ticari bir savaşa dönüşmüş durumda.

Ulusal hukukların kamu yararı ve sağlığının zorunlu kıldığı koşullarda patent haklarının kamu tarafından devralınmasına olanak veren ‘zorunlu patent lisansı’ uygulamasına ise nerede ise hiç başvurulmamıştır.  Ancak pandeminin bir force majeure ve acil sağlık krizi kabul edilerek, TRIPS Anlaşması ve Doha Deklarasyonu hükümleri çerçevesinde zorunlu lisans uygulamasının hayata geçirilmesi, tüm aşı üretim tesislerinin tam kapasite çalışarak seri üretime geçirilmeleri mümkündür.

“Covid-19’un  aşı, teşhis ve tedavisiyle ilgili çoğu etkinliği kanıtlanmış 2000’in üzerinde patent söz konusu”

An itibariyle Covid-19’un  aşı, teşhis ve tedavisiyle ilgili çoğu etkinliği kanıtlanmış 2000’in üzerinde patent söz konusudur. Gene Covid-19 tedavisinde kullanılan ‘remdesivir’ ilacı bile mücadeleyi ‘orphan drug’ statüsüne alınmamıştır. Tüm bunlar küresel mücadeleyi aksattığı gibi yoksul ülkeler aleyhine gelişen adaletsizliği derinleştirmektedir.

“Pandemi döneminde aşılar üç beş ilaç firmasının ticari tekellerine terk edilemez, edilmemeli”

Varsıl ülkeler önalım sözleşmeleriyle acil / öngörülebilir ihtiyaçlarının üzerinde aşı üretimlerini kendilerine bağlamışlardır. En son AB 2,6 milyar doz anlaşması yaptığını duyurmuştur. Bilinmelidir ki; aşılar bilimsel ilerlemeler birikimli süreçlerin eseridir. Tüm insanlığın katkısı vardır. Özellikle pandemi döneminde aşılar üç beş ilaç firmasının ticari tekellerine terk edilemez, edilmemeli.

Cihaner’in BM başvurusu şu şekilde:

Sayın Volkan Bozkır,

Birleşmiş Milletler Genel Kurul Başkanı,

Öncelikle insanlığın çatışmalarla, yoksullukla ve en önemlisi Covid-19 Pandemisi ile mücadele ettiği zor bir döneminde üstlendiğiniz görevinizde başarı diliyorum. Malumlarınız olduğu üzere 11 Mart 2020 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü, Covid-19 salgınını “pandemi” olarak ilan etmiştir. Virüsün ilk göründüğü andan itibaren çalışmalarına başlayan bilim insanları kısa sayılabilecek sürede etkin aşılar geliştirdiler. Ancak ülkelerarası gelişmişlik ve zenginlik farlılıkları nedeniyle aşıya erişimde küresel bir adaletsizlik söz konusu. Zengin ülkeler kullanım ihtiyaçlarının üzerinde aşıyı stoklarken, yoksul ülkeler aşıya erişimde zorluk yaşıyor.

Öte yandan Avrupa Birliği, 2021/111 sayılı Yönetmelik ile Covid-19 aşısına ihracat yasağı getirerek, insan hakları ihlalleri yapmakta. Dünya Sağlık Örgütü’nün COVAX programı ise bu adaletsizliği gidermekte yetersiz kalmış durumda. Virüsün yeni varyantları ve yeni dalgalarla aşı adaletsizliğinin ve ölümlerin artması kaçınılmaz görünüyor. Lisans ve patent kısıtlamaları nedeniyle dünyanın aşı üretim kapasitesinin önemli bir kısmı âtıl durumda. Ancak, pandeminin bir force majeure ve acil sağlık krizi hali TRIPS Anlaşması ve Doha Deklarasyonu hükümlerinin uygulanarak ‘zorunlu lisans’ uygulamasının hayata geçirilmesi, tüm aşı üretim tesislerinin tam kapasite çalışarak seri üretime geçmeleri mümkündür.

Bilim insanları, insanlığın benzer pandemileri yaşamasının kaçınılmaz olduğunu vurgulamaktadırlar. Dolayısı ile bu dönemde alınacak karar ve önlemler insanlığın geleceği için de hayati önemde olacaktır. Yine malumlarınız olduğu üzere, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 25. Maddesi “Herkesin kendisinin ve ailesinin sağlık ve refahı için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı vardır. Herkes, işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ve kendi iradesi dışındaki koşullardan doğan geçim sıkıntısı durumunda güvenlik hakkına sahiptir.” demektedir.

Birleşmiş Milletler Antlaşması ise başlangıcında “…temel insan haklarına, insan kişiliğinin onur ve değerine, erkeklerle kadınların ve büyük uluslarla küçük ulusların hak eşitliğine olan inancımızı yeniden ilan etmeye, …daha iyi yaşama koşulları sağlamaya, sosyal bakımdan ilerlemeyi kolaylaştırmaya, uluslararası barış ve güvenliği korumak için güçlerimizi birleştirmeye, …tüm halkların ekonomik ve sosyal bakımdan ilerlemesini kolaylaştırmak için uluslararası kurumlardan yararlanmaya, istekli olarak, bu amaçları gerçekleştirmek için çaba harcamaya…” vurgu yapmıştır. Antlaşmanın 10. Maddesi Genel Kurula “…işbu Antlaşma kapsamına giren ya da işbu Antlaşma’da öngörülmüş organlardan herhangi birinin yetki ve görevlerine ilişkin bütün sorunları ya da işleri görüşebilir ve 12. madde hükümleri saklı kalmak koşuluyla, bu tür sorun ya da işler konusunda Birleşmiş Milletler üyelerine veya Güvenlik Konseyi’ne veya hem örgüt üyelerine, hem de Güvenlik Konseyi’ne tavsiyelerde” bulunma görev ve yetkisini vermiştir.

Antlaşmanın 13. 1. b. Maddesi Genel Kurula “Ekonomik, sosyal, kültürel alanlarda, eğitim ve sağlık alanlarında uluslararası iş birliğini geliştirmek ve ırk, cinsiyet, dil ya da din ayrımı gözetmeksizin herkesin insan hakları ile temel özgürlüklerden yararlanmasını kolaylaştırmak için araştırmalar yapılmasına” önayak olma ve bu amaçlarla tavsiyelerde bulunma görev ve yetkisini vermiştir.

Antlaşmanın 55. 1. b. Maddesi, Birleşmiş Milletler “Ekonomik, sosyal alanlarla sağlık alanındaki uluslararası sorunların ve bunlara bağlı başka sorunların çözümünü, …” kolaylaştıracaktır demektedir. Antlaşmanın 62.1. Maddesi “ekonomik, sosyal, kültürel alanlarda, eğitim ve sağlık alanlarında ve bunlarla ilgili başka alanlarda uluslararası sorunlar üzerinde araştırmalar yapabilir, raporlar hazırlayabilir ya da bunların yapılıp hazırlanmasına önayak olabilir ve bütün bu sorunlara ilişkin olarak Genel Kurul, Birleşmiş Milletler üyeleri ve ilgili ihtisas kuruluşlarına tavsiyelerde” bulunma görev ve yetkisini Ekonomik ve Sosyal Konsey’e vermiştir. Bu somut maddeler yanında bildirge ile antlaşmanın ruhu ve ana motivasyonu, başkanlığını yürüttüğünüz Genel Kurul’un sürece daha etkin müdahalesini davet etmektedir.

Bu tespitlerden sonra vurgulamak isterim ki; aşılar dahil bilimsel ilerlemeler birikimli süreçlerin eseridir. Tüm insanlığın katkısı vardır. Özellikle pandemi döneminde aşılar üç beş ilaç firmasının ticari tekellerine terk edilemez, edilmemeli. Ar-Ge araştırmalarının önemli bir kısmının kamu kaynaklarıyla fonlandıkları da düşünülürse aşıların insanlığın ortak değeri olarak kabul edilmesini gerektirir. Dünyamızın geldiği noktadaki ticari ve turistik hareketlilik ve virüsün yayılım tarzı, sayılı ülkelerin tek başlarına elde ettikleri başarıları da riskli hale getirmektedir. Bu çerçevede Dünya Sağlık Örgütü’nün pandemi ilan ettiği koşullarda;

Covid-19 virüsüne karşı kullanılan tüm aşı, ilaç ve diğer tedavi yöntemleri için ‘zorunlu lisans’ uygulamasının hayata geçirilmesi, – İhracat yasağı gibi aşıya erişimi kısıtlayıcı önlemlerden uzak durulması,  Avrupa Birliği’nin hali hazırda uygulamakta olduğu ihracat yasağı ile ihtiyaç fazlası aşı dozu alımlarının protesto edilmesi, teknoloji transferi önündeki engellerin kaldırılması,  küresel olarak parasız, erişilebilir, adil bir aşılamanın sağlanması,  konularında acil adım atılması gerekmektedir.

Göreviniz kapsamında başta Vaccines4All olmak üzere yaptığınız girişimleri destekliyor, uluslararası barış ve güvenliğe önemli bir tehdit haline gelen pandemiyle mücadelede, önem ve öncelik kazanan yukarıda sayılan ve sair somut adımların atılması için BM Genel Kurulu’nun “olağanüstü özel oturum” yapması konusunda gerekli girişimlerde bulunmaya ve devletleri bu yönde adım atmaya, bu konuda bir başkanlık bildirisi yayınlamaya davet ediyorum.

Kaynak: T24
  • Hakkımızda
  • Künye

 

Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…