Bir aydır Türkiye’nin dört bir yanında farklı işkollarından işçiler; insanca yaşayabilecek bir ücret, iş güvencesi, işçi sağlığı ve iş güvenliği gibi en temel hakları için “İşçiyiz, Haklıyız, Kazanacağız” şiarıyla direnişteler. Öncelikle tüm direnişleri selamlıyoruz…
Bu direnişler içinde Gaziantep işçilerinin mücadelesi ve elde ettikleri kazanımlar da oldukça önemli…
Gaziantep; ekonomik, sosyal, siyasal, demografik ve coğrafi açılardan Türkiye’nin en önemli sanayi merkezlerinden birisidir. Kentin üretimdeki ve ticaretteki konumundan ötürü Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı “İhracatta Anadolu’ya rol model olduğu”nu söylemiştir. Tekstil, halı, hububat ve bakliyat, kimyevi maddeler, kuru meyve, elektrik ve elektronik, çelik vb. başta olmak üzere birçok sektördeki ihracat rakamı 2022 yılında 10 milyar 523 milyon dolara ulaşmıştır. Bu rakam, Uluslararası Para Fonu’nun 2021 yılı verilerine göre Kosova, Karadağ, Somali, Moritanya, Kırgızistan, Tacikistan ve Cibuti’nin aralarında bulunduğu 68 ülkenin gayrisafi yurt içi hasılasından daha fazladır.
TİM tarafından her yıl düzenlenen Türkiye’nin ilk 1000 ihracatçı şirket listesine Gaziantep’ten 65 şirket girmiştir. Gaziantepli 3 ihracatçı şirket hububat, halı ve meyve sebze mamulleri sektöründe Türkiye birincisi olmuştur. 160’tan fazla alanda faaliyet gösteren sermaye çeşitliliği kenti bir işçi havzası dönüştürmüştür.
“Anadolu’ya rol model” gösterilen Gazitantep’te üretim ve ihracat temposunun düşmemesi için işçi sınıfı mücadelesi kontrol ve baskı altına alınmak istenmektedir. Kentte hüküm süren, aşırı ve yoğun çalışmayı dayatan, hak arama mücadelesini sekteye uğratan, işbirlikçi sendikacılık anlayışını yerleştiren despotik emek rejimi sayesinde övünülen ihracat rakamları ve kar marjları mümkün olmaktadır.
Ne var ki, pandemi sürecinde gerek salgın koşullarına gerek Kod-29’a karşı mücadele içinde geleneksel sendikal hareketin içinden kopan fiili-meşru bir eylem çizgisine sahip BirTek-Sen öncülüğünde Şireci Tekstil işçilerinin kazanımları, sadece Şireci Tekstil işçilerinin değil tüm Gaziantep işçilerinin ve Türkiye işçi sınıfının kazanımıdır. Şimdi mücadele bayrağı Artemis Halı, Erkaplan Halı vd. işyerlerindeki işçilerde…
İSİG Meclisi olarak bizler de pandemi sürecinden itibaren ‘mücadele’ temelinde Gaziantep’teki tekstil işçileri ile dayanışma içinde olduk. Bu noktada dayanışmamızı güçlendirmek ve kentteki işçi mücadelesinin gelişimine katkı sağlamak için hazırladığımız son on yılı kapsayan “Gaziantep İş Cinayetleri Raporu”nu paylaşıyoruz…

Yüzde 85’ini ulusal basından; yüzde 15’ini ise işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, sendikalar ve yerel basından öğrendiğimiz bilgilere dayanarak tespit ettiğimiz kadarıyla, 2013 yılında 29 işçi, 2014 yılında 29 işçi, 2015 yılında 33 işçi, 2016 yılında 34 işçi, 2017 yılında 34 işçi, 2018 yılında 50 işçi, 2019 yılında 49 işçi, 2020 yılında 58 işçi, 2021 yılında 55 işçi, 2022 yılında 41 işçi ve 2023 yılının ilk yedi ayında 15 işçi olmak üzere; 2013 yılından bugüne Gaziantep’te “en az” 427 işçi “iş cinayetleri”nde hayatını kaybetti…
Bu noktada raporlarımızda kullandığımız kavramları da kısaca hatırlatalım:
1- Yasalarımıza göre “iş sağlığı” kavramı kullanılmaktadır. Ancak bu kavram işçinin değil işin sağlığını yani işletmenin verimliliğini, kârlılığını hedefleyen bir anlayışı ifade etmektedir. Oysa işçilerin sağlığı her türlü ekonomik çıkardan, büyümeden önce gelir. Bu yüzden “iş sağlığı” yerine “işçi sağlığı” kavramını kullanıyoruz.
2- Temel kriterimiz “bütün iş kazalarının önlenebilir olduğu”dur. İşçi ölümlerinin önlenebilir olması yüzünden yaşananları “iş kazası” değil “iş cinayeti” olarak tanımlıyoruz.
3- İSİG Meclisi olarak bizler, kısıtlı imkânlarımızla derlediğimiz iş cinayetleri raporlarında işçi ölümlerinin bir kısmına ulaşarak kayıt altına alabiliyoruz. Bu yüzden “en az” vurgusunu yapıyoruz. Yoksa öğrenemediğimiz işçi ölümleri ve neredeyse hiç kayıt altına alınmayan meslek hastalıklarını düşününce iş cinayetleri bilinenin çok üzerindedir.
Gaziantep’te iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle:
İnşaat, Yol işkolunda 92 işçi; Tarım, Orman işkolunda 77 emekçi (45 işçi ve 22 çiftçi); Tekstil, Deri işkolunda 49 işçi; Taşımacılık işkolunda 47 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 34 emekçi; Metal işkolunda 27 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 26 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 22 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 12 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 7 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 6 işçi; Enerji işkolunda 6 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 5 işçi; Madencilik işkolunda 3 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 3 işçi; Basın, Gazetecilik işkolunda 2 işçi; Banka, Finans, Sigorta İşkolunda 2 işçi, İletişim işkolunda 1 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 1 işçi; elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 5 işçi hayatını kaybetti…
İşkollarına baktığımızda inşaat ve tarımdaki işçi ölümleri ilk iki sırada taşımacılıktaki işçi ölümleri dördüncü sıradadır. Ancak tekstil işçileri ve göçmen işçi ölümlerinin fazla olması ile Türkiye genelinden ayrışmaktadır:
1- Başpınar’daki Organize Sanayi Bölgeleri’nde tam bir patron keyfiyeti sürmekte, patronlar karlarına kar katarken işçiler sefalet koşullarında ve sağlık-güvenlik önlemleri olmadan çalışmaktadır. Bunun sonucu olarak tekstil işçi ölümleri yüzde 12 oranla Türkiye ortalamasının 4-5 katıdır.
2- Gaziantep’te tespit edebildiğimiz kadarıyla son on yılda 50’si Suriyeli olmak üzere 51 göçmen işçi hayatını kaybetmiştir. Göçmen işçi ölüm oranı yüzde 12 ile Türkiye ortalamasının iki katıdır. Suriyeliler inşaat, tekstil, tarım, metal, gıda gibi sektörlerde ucuz işgücü olarak istihdam edilmektedir.
Gaziantep’te iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle:
Trafik, Servis Kazası nedeniyle 102 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 70 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 57 işçi; Covid-19 nedeniyle 38 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 31 işçi; Şiddet nedeniyle 29 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 23 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 22 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 18 işçi; İntihar nedeniyle 12 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 10 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 3 işçi; diğer nedenlerden dolayı 12 işçi hayatını kaybetti…
Ölüm nedenlerine baktığımızda servis kazaları, ezilme ve göçükler ile yüksekten düşmeler ilk üç sıradadır. Ancak Covid-19, patlama ve yanma ile işyerlerinde şiddet nedenli işçi ölümleri Türkiye ortalamasının üzerindedir:
1- Sağlık emekçilerinin yanısıra tüm işçiler salgın döneminde önlem alınmadan ölesiye çalıştırıldı. Tekstil işçileri, büro çalışanları, güvenlik görevlileri vd. Bunun sonucu olarak en az 38 arkadaşımız Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti.
2- Kentte işyerlerinde şiddet vakaları ile çok sık karşılaşılıyor. Sağlıkta şiddetin simge ismi Dr. Ersin Arslan 17 Nisan 2012’de çalıştığı hastanede bıçaklanarak öldürülmüştü. Daha geçen hafta sonu Özel Bayındır Hastanesi’nde Dr. Asadullah Begoğlu darp edilerek yoğun bakıma kaldırıldı. Diğer yandan başta göçmenler olmak üzere işçilerden haraç almaya çalışan çeteler tarafından öldürülen işçiler var.
3- Başta metal olmak üzere tekstil, gıda ve kimya atölyelerinde alınmayan önlemler nedeniye meydana gelen patlamalar sonucu en az 31 arkadaşımız hayatını kaybetti..
Gaziantep’te iş cinayetlerinin cinsiyetlere göre dağılımı şöyle: 20 kadın işçi ve 407 erkek işçi hayatını kaybetti…
Kadın işçi ölümleri Türkiye ortalamasına göre daha az. Ancak Türkiye gündemine giren kadın işçi ölümlerini hatırlatalım:
1- Nepalli ev işçisi Monna Rai, Şireci Tekstil patronu Ahmet Şireci’ye ait evde terasta ölü bulundu, intihar ettiği belirtildi ancak patronun daha evvel sekreterinin de intihar etmesi oldukça şüpheli bir durum olarak gündeme gelmişti.
2- Merve Kaçmış, Gaziantep Müze ve İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nde arkeologdu. İntihar ederek yaşamına son verdi. Bıraktığı mektupta uğradığı mobbingi anlatıyordu. Ağabeyi “Baskı ve mobbing uygulaması kardeşimi duygusal yönden çöküntüye soktu” demişti. Kültür Sanat-Sen ise yaptığı açıklamada “Müze Müdürüne açılmış mobbing davalarının olduğu” belirterek “Müzede görevli arkeolog arkadaşımızın hayatını kaybetmesine neden olan bu olay intihar değil cinayettir ve sorumlular derhal yargı önüne çıkarılmalıdır” açıklamasını yapmıştı.
3- Ortaokulda sözleşmeli Türkçe öğretmeni Saadet Harmancı da intihar ederek yaşamına son vermişti. Bıraktığı mektupta “…ben yapamadım mobbinge uğramaktan… Her gün pamuk ipliğine bağlısınız sözünden bıktım usandım” demişti.

Gaziantep’te iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle:
14 yaş ve altı 18 çocuk işçi,
15-17 yaş arası 21 çocuk/genç işçi,
18-29 yaş arası 96 işçi,
30-49 yaş arası 177 işçi,
50-64 yaş arası 82 işçi,
65 yaş ve üstü 13 işçi,
Yaşını bilmediğimiz 20 işçi hayatını kaybetti…
Yaş gruplarına baktığımızda çocuk işçi ölümleri Türkiye ortalamasının iki katı. Çocuklar tarım ve inşaat başta olmak üzere metal, tekstil, gıda ve ağaç işkollarında çalışıyorlar. Yine 30 yaş altı işçi ölümlerine baktığımızda tüm ölümlerin üçte biri olduğunu görüyoruz. Göçmen işçilerin de etkisiyle Gaziantep’te genç bir işçi sınıfı olduğunu belirtmeliyiz.

Gaziantep’te iş cinayetlerinde ölenlerin 6’sı (yüzde 1,4) sendikalı işçi, 421’i ise (yüzde 98,6) sendikasız. Bu noktada iki hususun altını çizmek gerekiyor.
1- Bu tablo gösteriyor ki kentteki işçiler örgütsüz. Sendikalaşma oranı çok düşük, güvencesiz çalıştırma ve patron keyfiyeti işyerlerinde hakim durumda.
2- Diğer yandan örgütlü sendikalarda da işbirlikçi sendikacılık hakim durumda. Kentteki işçi sorunlarının çözümü için birşey yapmayan işbirlikçi sendikalar kendi üyelerinin taleplerine bile kulak tıkamakta. Bu noktada işçi sınıfının fiili ve meşru mücadele hattında güncel sorunlarını örgütleyen ve tarihsel olarak da sınıf mücadelesi çizgisinde olan sendikaları desteklemek çok önemli.

176 ölüm Şehitkamil’de; 98 ölüm Şahinbey’de; 57 ölüm Nizip’te; 31 ölüm Nurdağı’nda; 28 ölüm İslahiye’de; 17 ölüm Oğuzeli’de; 10 ölüm Araban’da; 8 ölüm Yavuzeli’de; 2 ölüm Karkamış’ta meydana geldi…
Bu tabloya baktığımızda özellikle tekstil, metal, gıda, ağaç başta olmak üzere sanayinin, yine lojistiğin merkezinin Şehitkamil olduğunu görmekteyiz. Diğer bir merkez de Şahinbey. Bu iki ilçede ayrıca inşaat başta olmak üzere belediye ve hizmet sektöründeki ölümler de yoğun. Diğer ilçelerde sırasıyla sanayinin azaldığını tarım işkolundaki ölümlerin arttığını görmekteyiz…
Kaynak: İSİG Meclisi
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()