Çeviri: Meriç Gök

İran tarihinin bir parçası olarak Kürt direnişi

Saman K.’ye göre Kürtlerin totaliter rejimlere karşı uzun bir örgütlü protesto geçmişi var: “Bu nedenle Kürdistan’daki protestolar, İran’ın diğer bölgelerine göre daha geniş ölçekte ve daha iyi organize edilmiş durumda. Kürt siyasi partileri de genellikle İran’ın diğer bölgelerindeki diğer partilere göre Kürt toplumu içinde daha iyi örgütlenmiş ve daha fazla kabul görüyor.”

İran güvenlik güçleri ile İran Kürdistan Demokrat Partisi (DPK-I) gibi Kürt partileri arasında, mevcut protesto hareketine kadar devam eden askeri çatışmalar ancak 2016’da meydana geldi. Kürt partilerine göre bunun nedeni, bölgede yoksulluk ve keyfi infazlar da dâhil olmak üzere büyüyen hoşnutsuzluktu.

Ama ondan yıllar önce bile, sözde İslam Devrimi’nden kısa bir süre sonra, 1978’de toplu ayaklanmalar yaşandı. 1983 yılına kadar süren bu Kürt ayaklanmaları sırasında hükümet, İran Kürdistanı’nda yaklaşık 10.000 kişiyi öldürdü. Sadece 1979 ile 1988 arasındaki dönemde 1.200 siyasi tutsağın infaz edildiği söyleniyor.

Müzakere masasında vurulma, meydanda asılma

Daha 1940’ların başlarında, “Kürt Uyanış Örgütü” anlamına gelen “Komala Zhian I Kurd” gibi örgütler kuruldu. Bundan, siyasi çalışmaları nedeniyle çok sayıda Kürdün hapsedildiği ve öldürüldüğü İran Kürdistan Demokrat Partisi (DPK-I) meydana geldi.

DPK-I’in önde gelen iki ismi İran hükümeti tarafından öldürüldü. 1947’de Qazi Muhammed, son İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi döneminde partinin kurucularından biri olarak asıldı.

Son İran Şahı zamanında siyasi tutukluların infazından Rıza Pehlevi sorumlu.

Daha sonraki parti lideri Abdurrahman Kasımlo, 1989’da İran hükümetinin temsilcilerinden biri tarafından Viyana’da müzakere masasındaki bir terör saldırısında öldürüldü.

Gazi Muhammed ve Abdurrahman Kasımlo, İran dışındaki Kürtler için de siyasi bir mesele haline gelen ve hala kendi kaderini tayin etme ve demokrasi arzusunun sembolü olarak kabul edilen İranlı Kürt isimlerdir.

Kürdistan ayrımcılık yüzünden geri kalmıştır

Kürt bölgesi, İran’daki en yüksek işsizlik oranlarından birine sahiptir. Az gelişmiş altyapı ve Kürt şehirlerinde eğitime ve işe erişimin zor olması nedeniyle, yoksulluk ve ümitsizlik kol gezmektedir. 2018’de Kürdistan’daki intiharların yüzde 42’si yoksulluk ve işsizliğe bağlanabilir. Sadece altı ay içinde, insan hakları örgütleri 106 intihar vakası kaydetti.

Mevcut protesto hareketi sırasında idamla tehdit edilen Kürt rapçi Saman Yasin, kendi yazdığı “Hacı” şarkısında İran’ın Kürt şehirlerindeki yaşam koşullarını şöyle anlatıyor: “Bir dolu gerçekleşmemiş hayalin içinde boğuldum. Bunlar beni depresif yaptı ve yalnızlaştırdılar. Biri fakirliği yüzünden intihar ediyor. Biri kirayı ödemek için böbreğini satıyor. Bütün bunlar boğazımda koca bir yumru gibi oturuyor.”

Kolbarların ölümcül işi

Kolbar denilen hamallar, İran ile Kürt bölgesi arasında süregelen sınıfsal uçurumun karakteristiğidir. Çoğunluğu Kürt olan hamallar, İran-Irak sınır bölgesinde hayati tehlike oluşturan koşullar altında mal taşır. STK’lara göre, 2021’de İran sınır muhafızları tarafından en az 140 Kolbar vurularak öldürüldü.

Kürdistan İnsan Hakları Derneği – Cenevre (KMMK-G) ve Uluslararası Af Örgütü gibi insan hakları örgütleri de düzenli olarak Kürtlerin, sözgelimi başkanlığını yaptığı bir kültür derneğinde Kürtçe öğrettiği için Mayıs 2019’dan beri İran hapishanesinde bulunan Zahra Mohammadi gibi keyfi olarak tutuklandığına dikkat çekiyor.

Rejime karşı bir silah olarak grevler

İran’daki Kürt partileri, Jina Mahsa Amini’nin öldürülmesinden üç gün sonra ilk kez tüm Kürt şehir ve beldelerinde genel grev çağrısı yaptı. “Kürt halkının tüm kesimlerine” dükkânlarını kapatma, okula ve işe gitmeme çağrısında bulundular.

Saman K., “İran’da grevcileri herhangi bir şekilde destekleyen bağımsız bir işçi sendikası yok. Greve katıldıkları ve dükkânlarını kapalı tuttukları için bazı kişiler tutuklandı” diyor. Bir grev çoğu insanın dükkânına veya işine mal olabilir. Grev sırasında birçok dükkân da güvenlik güçleri tarafından kapatıldı, diğerleri tahrip edildi, güvenlik güçleri tarafından greve katıldıkları için kapı ve pencereler kırıldı.

Bununla birlikte, geçtiğimiz ay birçok Kürt şehrinde sekiz gün üst üste büyük grevler oldu. Saman K. bazı dükkânların grev günleri dışında da kapalı kaldığını bildirdi: “İran’da protestoculara yönelik baskı o kadar acımasız ki insanlar rejime karşı olduklarını göstermenin başka yollarını arıyor. Bunlardan biri de genel grevdir.”

Ayrıca, İran Kürdistanı’ndaki genel grevler yeni değil: “Kürtler, örneğin 2010’da dört Kürt aktivistin infaz edilmesinden sonra veya 1992’de Berlin’deki Mikonos restoranında DPK-I siyasetçilerine yönelik saldırıdan sonra olduğu gibi pek çok fırsatta genel grev yoluyla birliklerini zaten gösterdiler.”

 Ayaklanma, yıllarca süren çalışmanın meyvesi

Özellikle ifade özgürlüğünün bastırılması, Kürdistan halkı için büyük bir sorun: “Sadece yarım yamalak dahi olsa her türlü siyasi ve sosyal açıklama ve faaliyet, yerel düzeyde bile rejim tarafından Kürt muhalefet partileriyle ilişkilendirilir ki bu İran’da ağır bir suçtur, sonu idama bile varabilir” diyor, anne ve babası da Peşmerge olan Saman K.

Tüm Kürt partileri ayrılıkçı olarak görüldüğünden ve İslam Cumhuriyeti tarafından ağır şekilde cezalandırıldığından, aktivistler bilinçli olarak hayatlarını tehlikeye atıyorlar. “İronik bir şekilde,” diyor Saman K.: “Birçok kişi bunu kadın hakları ve çevre faaliyetleri gibi alanlarda toplumda ilerleme sağlamak için yapıyor.”

Buna Kürt kültürü ve Kürt dili ile ilgili faaliyetler, aynı zamanda ailelere yardım, yaşlılar için evler, engelliler için merkezler ve yerel halk tarafından desteklenen ve finanse edilen yetimhaneler de dâhildir: “Çünkü rejim bu tür hizmetleri ya verebilecek durumda değil ya da vermek istemiyor.”

İlk ateşleme Jina Mahsa Amini’nin cenazesinde oldu

Saqqez kadınları cenaze töreninde başörtülerini çıkarıp zorunlu başörtüsüne karşı eylem yapınca, kentlilerin hep birlikte ‘Jin, Jiyan, Azadî’ diye bağırmaları devrimin motoru oldu. Saman K., kendi şehrindeki insanların bu geniş halk kesimlerini kapsayan devrimin başlangıç ​​noktası olmasından çok mutlu olduklarını söylüyor: “Yıllarca süren komünal faaliyetlerin semeresini verdiğine ve Saqqez’deki ve İran Kürdistanı’nın diğer şehirlerindeki insanların ne kadar birleşmiş olduğunun anlaşıldığına inanıyorlar.”

İran’ın diğer bölgelerinden destek almaktan çok mutlular; şimdi bunun İran’daki Kürtlere karşı yıllarca süren İslam Cumhuriyeti propagandasını boşa çıkardığını düşünüyorlar.

Saman K.: “Anneannem bana dedi ki, ne olursa olsun, biz Kürtler İslam Cumhuriyeti’nin bize karşı propagandasını yok etmeyi başardık ve şimdi diğer İranlılar bizi gerçekten olduğumuz gibi görüyor.”

Kürtler ne için savaşıyor?

Amaç rejimi devirmek. En önemli faktör bu, diye yanıtlıyor, Saman K. fazla tereddüt etmeden, rejim değişikliği. Saman K.: “İslam Cumhuriyeti yıkılmadan Kürtlerin demokrasiye ve özgürlüğe kavuşması mümkün değil.”

Ayrıca, sistematik etnik baskının sona erdirilmesi ve okullarda Kürtçe öğretimi, İranlılar olarak eşit iş ve kariyer fırsatları gibi temel etnik hakların tanınması uğraşların önemli bir parçasıdır.

Ancak hedeflerin çoğu diğer İranlılarınkine benziyor: “Ekonomik durumdaki değişiklik, zenginliğin dağılımı ve geniş çapta kadın hakları gibi insan hakları ve zorunlu başörtüsüne son verilmesi gibi bireysel hakların korunması.”

Kaynak: Siyasihaber – Tagesspiegel