Osmanlı korsanlarının 1627’de yaptığı İzlanda baskını gibi tali bir konuyu da popülerleştirip mecrasından çıkarmayı başardık.
1. Bu 3 gemiyle yapılan bir yağma seferidir. Fetih değildir. Zaten kim İzlanda’yı niye fethetsin
Türkiye ile İzlanda arasında futbol milli takımının havalimanında 2 saat bekletilmesiyle başlayan gerginlik sonrası sosyal medyada, İzlanda tarihinde önemli yeri olan ve 17. yüzyılda Osmanlı korsanları tarafından gerçekleştirilen “İzlanda Seferi” ya da “Türk Baskını” hatırlatmaları yapıldı.
20 Haziran-19 Temmuz 1627 tarihleri arasında Hollandalı Kaptan Murat Reis öncülüğünde Fas ve Cezayirli korsanlar tarafından gerçekleştirilen yağma harekatları kapsamında İzlanda’nın güneybatı sahilindeki Grindavik, doğusundaki Berufjörður ile Breiðdalur ve güneydeki Vestmannaeyjar adalarına baskınlar gerçekleştirilmiş, 40 kişi öldürülürken 400-800 arası İzlandalı esir alınmıştı.
O dönem nüfusu 60 bin olan İzlanda’da “Türk baskını” olarak anılan bu saldırılarda tutsak edilenlerin Kuzey Afrika’da köle olarak satıldığı belirtiliyor.
Bu isimler arasında en meşhurlarından olan Guðríður Símonardóttir, Cezayir’de cariye olarak satıldıktan 10 yıl sonra Danimarka Kralı 4. Christian tarafından kurtarıldı.
Tutsakların 10’da biri İzlanda’ya geri dönebilirken kurtarma çalışmalarında yer alan Hallgrímur Pétursson’un adına başkent Reykjavik’te bir kilise bulunuyor.

Esirlerden Guttormur Hallsson’un 1631’de yazdığı mektupta şu ifadeler yer alıyor: “Burada köle sahipleri arasında büyük farklılıklar var. Bazı tutsak kölelerin iyi, nazik sahipleri var ancak bazı şanssızların kendilerine sürekli kötü davranan, ağır koşullarda çalıştıran, çok az yemek ve giysi veren, sabahtan akşama kadar demir zincirlere bağlayan vahşi, acımasız, kalpsiz efendileri var.”
Tarihçi ve “Osmanlı Akdenizi’nde Gazâ, Yağma ve Esaret” kitabının yazarı Doç. Dr. Emrah Safa Gürkan konuya dair Twitter’dan yaptığı paylaşımlarda bu baskınların korsanların inisiyatifiyle 3 gemiyle gerçekleştirildiğini, amacın fetih değil yağma olduğunu hatırlattı.
Kıtaya olan uzaklığı sebebiyle bu tip saldırıları tarihinde pek yaşamayan İzlandalıların toplumsal hafızasında “Türk baskınları” önemli yer tutuyor.
Bununla birlikte 1615’te İspanya’dan balina avı için gelen Bask denizcilerle yaşanan sorunlar sonrası ilan edilen “Baskların görüldüğü yerde öldürülmesi” yasası 2015’te lağvedilmişti.
Benzer bir yasanın 1627’deki baskınlar sonrası Türkler için de çıkarıldığı 1970’lerde kaldırıldığına ilişkin iddialar da var.
Kaynak: Evrensel
Çizim: Stanley Lane-Poole’un, “The Story of the Barbary Corsairs” öyküsünde yer alan tasvir, Hristiyan kölelerin Müslümanlardan kurtarılması için pazarlık yapan misyonerleri yansıtıyor.
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()