İstanbul’dan Ankara’ya Kazdağları için yürüyüşe geçen 8 kişi Maltepe’de bir kez daha gözaltına alındı

Çanakkale Kaz Dağları’ndaki altın madeni şirketinin 13 Ekim’de dolan ruhsatının yenilenmemesi için 12 Ekim’de yapılacak Su ve Vicdan Mitingi, Türkiye’nin Suriye’ye gerçekleştirdiği operasyon gerekçe gösterilerek ileri bir tarihe ertelendi.

Karar, Ege ve Marmara Çevre Belediyeler Birliği ile Miting Komitesi tarafından alındı. Mücadele bileşenleri erteleme kararına tepki gösterdi.

12 Ekim’de Çanakkale’de gerçekleşecek mitingin iptal edilmesi kararına katılmadıklarını açıklayan çok sayıda yaşam savunucusu karara tepki gösterirken, İstanbul’dan Ankara’ya Kazdağları için yürüyüşe geçen 8 kişi Maltepe’de tekrar gözaltına alındı.

Gözaltına alınanlaın isimleri şöyle:Harun Turgan, Baran Doğan, Koray Türkay, Cenk Usat, Kaan Meriç, Kerem Görsu, Murat Aakbaş, Önder Yılman.

“GELECEĞİMİZ İÇİN ANKARA’YA YÜRÜYORUZ”

Kaz Dağları İstanbul Dayanışması, Kaz Dağları’ndaki doğa katliamına dikkat çekmek için Yoğurtçu Parkı’ndan Ankara’ya yürüyüş başlatmıştı. Yürüyenler, 5 Ekim günü Maltepe’de gözaltına alınmıştı. Kaz Dağları İstanbul Dayanışması, gözaltına alındıkları İdealtepe sahilinde basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasına HDP Milletvekili Züleyha Gülüm ile CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Murat Akbaş katıldı.

Basın açıklamasının ardından tekrar yürüyüşe geçen katılımcıları polis, Valilik kararını gerekçe göstererek engelledi. Polis 8 kişiyi gözaltına aldı.

Basın açıklamasında konuşan Kaz Dağları ve Gelecek Yürüyüşçülerinden Koray Türkay, “Yürüyüşün daha ilk parkurunun bitiminde yani 12. kilometresinde bir engelle karşılaştık. Polislerin ‘Yasa benim yetki de ben de’ demesi ile şu an bulunduğumuz noktadan gözaltına alındık ve savcının özür dilemesiyle hafta sonu olmasına rağmen pazartesiye kadar bekletilmeden bırakıldık” diye söze başladı.

Türkay, “Bundan 4 yıl önce 10 Ekim tarihinde saat 10:04’te Ankara’nın ortasında barış talebi için toplanan insanların katledildiği günü anarak daha anlamlı bir şekilde yürüyüşümüze devam ediyoruz. Onlar savaşa hayır demek için Ankara’daydılar, biz doğa katliamlarına hayır demek için, geleceğimiz için Ankara’ya yürüyoruz” diye konuştu.

HDP Milletvekili Züleyha Gülüm ise, Kaz Dağları’nın sermayenin çıkarı için katledildiğine dikkat çekti ve “O bölgede yaşayan insanlarında yaşam alanlarının katledilmesi ve oradan göç edilmeye zorlanması, tüm geçim kaynaklarının ortadan kaldırılması anlamına geliyor” dedi.

“Bugün Türkiye’nin yer altı yer üstü tüm zenginliği sermayenin ve iktidarın çıkarları için talan ediliyor” diye konuşan Gülüm, Hasankeyf, Fırtına ve Dicle Vadisini örnek gösterdi. “Nerede bir orman görse, nerede bir ağaç görse katletmek üzerine kurulu bir iktidar var” diye belirten Gülüm, İstanbul’un deprem gerçeğine dikkat çekti ve toplanma alanlarının aynı iktidar tavrı sebebiyle ortadan kaldırıldığını vurguladı.

“İKTİDAR HER ŞEYE SAVAŞ AÇMIŞ DURUMDA”

Gülüm, “Bu ülkede barışı savunmak suç. Bu ülkede doğayı savunmak suç. Öyle bir iktidarla karşı karşıyayız ki her şeye savaş açmış durumda” dedi.

Basın açıklamasının ardından yeniden yürüyüşe geçen katılımcılara polis “Valilik izin vermedi” dedi, müdahale etti. Gözaltına alınan katılımcılar Maltepe’de bulunan Küçükyalı Polis Merkezine götürüldü. Sorgulamaları devam ediyor.

“HAK GASBI YAPILDI”

Müdahalenin ardından görüştüğümüz Avukat Onur Cingin, müdahalenin anayasaya aykırı olduğunu belirtti ve “Dün Valiliğe bir bildirimde bulunduk. Bu bildirim çerçevesinde Vali yasaya ve anayasaya aykırı bir şekilde bunu bir izin talebi gibi algıladı ve yürüyüşe izin vermediğini açıkladı” dedi.

Anayasanın 34. Maddesi çerçevesinde barışçıl amaçlı toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılabileceğini vurgulayan Cingin, “Burada yasal ve anayasal anlamda hak gasbı yapıldı. Buradaki insanlar anayasanın 56. Maddesindeki çevreyi koruma hakkı çerçevesinde buradalardı” diye konuştu.

Cingin, bir önceki gözaltı işleminde savcının ifade bile almadığını hatırlattı ve “Tüm makamlar bunun suç olmadığını biliyor” dedi.

Kaynak: Siyasihaber-Evrensel
  • Hakkımızda
  • Künye

 

Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…