Kim ne derse desin, ne kadar kopya olursa olsun, bu hikâye tıkır tıkır işliyor

KİM BU AİLE?

X X X

Yönetmen: Bedran Güzel
Senaryo: Ali Erkan Ersezer
Görüntü: Jean-Paul Seresin
Müzik: Jingle Jungle, Mert Oktan
Oyuncular: Cengiz Bozkurt, Nurgül Yeşilçay, Beste Kökdemir, Ferit Aktuğ, Onur Buldu, Altan Erkekli, Fatih Al, Doğan Can Barıkaya, Kerem Atabeyoğlu

CJ Entertainment Turkiye, Library Pictures İnternational yapımı, 2022

 

İşte size kendi alanında ve türünde gayet ilginç bir film. Temel kusuru özgün olmaması, çünkü bu 2019 yılında çekilen Kore filmi Extreme Job’ın bir uyarlaması. Zaten yapımında da hayli yabancı parmağı var. Yapımcılığından sermayesine, görüntü yönetmeninden özel ‘aksiyon yönetmeni’ne dek… Ama sonuç olarak film, dediğim gibi, bir ‘aksiyon-komedi’ türünde öylesine işliyor ki… Bir yeniden yapım olsa da, en azından geniş seyirci kitlesi rahatça bağrına basabilir.

Emniyette iddialı bir biçimde çalışan komiser Adem Haberdar, yasadışı alemin önde gelen kötülerinden Salih ve Cigan’la boğuşmakta ve onları suçüstü yakalamaya çalışmaktadır. Ama çok iyi hazırlanmış gözüken bir baskın karaya oturur. Suçlular ortadan yok olur ve Adem de işinden kovulur.

Sonra olaylar gelişir. Adem dönüşünü sağlayacak bir zaferin peşindedir. Bunun için o da polis olan kızı Deniz, yine suçlu kafilesinden olup onlara katılan Ali, Ali’nin bulup getirdiği konsomatris Menekşe ve genç emektar Umut da yanıbaşında yer alırlar. Takımımız azgın suçluların İstanbul’da bir eski eve gizlendiklerini öğrenince, evin hemen karşısındaki Cesur Tavuk adlı dükkana yerleşmeyi kurar. Böylece yakındaki o evi gözaltına alıp izleyeceklerdir. Oraya oyuncak ayılar içinde mini-kameralar yerleştirerek, gizli mikrofonlarla konuşmaları dinleyerek… Ama bu yeni iş kısa zamanda ve sayısız sürprizin art arda gelmesiyle öylesine büyük başarı kazanacaktır ki, o mütevazı tavukçu dünyaca tanınacak, kapısına medyadan bir sürü gazeteci dolacak ve hepsinin gelecekleri değişecektir.

Evet, kim ne derse desin, ne kadar kopya olursa olsun, bu hikâye tıkır tıkır işliyor. Bunda o kadar çok ögenin katkısı var ki… Öncelikle görüntü yönetmeni, Fransız ustası Jean-Paul Seresin bizlere görkemli bir İstanbul sunuyor. Ön ve arka Beyoğlu’suyla, Boğaziçi’yle, Ortaköy camisi ve çevresiyle, yokuşları ve seyyar satıcılarıyla… Sanki filmde görev alan yabancılar ilk kez keşfettikleri bu şahane kenti en usta biçimde yansıtmayı becermişler. Hele bir gece, fonda ışıklar içindeki bir İstanbul’un silueti önünde yer alan o büyük kavga bölümü. Bence bir sinema şaheseri…

Öte yandan filmin bir ana teması yoktan bir aile kurmak ve onu bir gerçeğe dönüştürmek… Her biri başka bir yerden -kimi zaman en uygunsuz olanları dahil- çıkıp gelmiş, kadınlı erkekli bu cemaat sonunda birleşiyor ve bir büyük amaca doğru gidiyorlar. Bu komedi ve polisiye karması entrikanın içinde aile motifi ön plana çıkıyor ve duygularımızı tavlıyor. Hele komiser Adem ve kızının karşılıklı özveri gösterileri. Ve kızın sonunda Adem’in onayıyla Ali’yle nişanlanması. Az duygusal bölümler değil…

Bir başka faktör kavga-dövüş sahnelerinin başarısı, olgunluğu, inandırıcılığı. Bunun nedeni elbette bu alana çok özen gösterilmesi ve bunun için yine yabancı bir uzmanın getirtilmesi: Koreli Youn Dae-Won… Doğrusu bizde pek görülmemiş bir düzeye ulaşmışlar; hatta kadınları bile -özellikle de Nurgül Yeşilçay’ı- tam birer dövüşçü haline getirerek…

Sonra, oyunculuklar… Doğrusu bu alan da gayet başarılı olmuş. Adem’de benim pek iyi tanımadığım Cengiz Bozkurt, bana yer yer eski dostum Bedrettin Dalan’ı hatırlatan fiziğiyle inandırıcıydı. Özlediğimiz Altan Erkekli’yi Cesur Tavuk’un asıl sahibi Sabahattin olarak harika buldum. Hele o ‘karaoke‘ bölümü… Evlere şenlik… Ali’de Onur Buldu da doğrusu iyiydi. Menekşe’de yine özlediğimiz Nurgül Yeşilçay, Deniz’de en azından benim ilk kez tanıdığım Beste Kökdemir. Ve diğerleri… Hepsi görevlerini yapmışlar.

Ve de filmde elden ele dolaşan bir kitap. Ünlü klasik Don Kişot. Hem de Reşat Nuri Güntekin çevirisiyle… Filmle mutlaka bir ilişkisi olmalı. Acaba ne olabilir?!..

Kaynak: T24

  • Hakkımızda
  • Künye

 

Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…