Ekonomisi dışa bağımlı ülkelerde yetişen kalifiye işçiler, AB ülkelerine gittiklerinde bir önceki ülkedeki çalışma haklarıyla, ‘en kirli’ işlerde, sadece kira parasına, güvencesiz çalıştırılıyor.

Hazırlayan: E.Ava

SUNU: Dünyada günden günde yayılan emperyalist savaşlar, ekonomik kriz, şiddet ve baskı yerinden edilmeye mecbur kalan veya yaşanabilir bir hayat için yollara düşen insanların sayısını artırıyor. Belki de en bilindik şeylerden biri ise bir göçmenin dünyanın neresinde giderse gitsin, hayatını idame etmesi için bulunduğu ülkenin işçi sınıfının bir parçası olmak zorunda olması. Bu zorundalık ise günden günde daha ağır, güvencesiz ve kayıtsız çalışma koşullarını ortaya seriyor. 18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü’nden itibaren üç gün sürecek dosyamızda, dünyada ve Türkiye’de göçmen emeğinin güncel dağılımı, öngörülen yeni göç rotaları ve önümüzdeki süreçte göçmen işçilerin ve emekçilerin yaşam koşullarını inceleyeceğiz.


Geçtiğimiz haftalarda OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) “uluslararası göç görünümü 2023” raporunu yayımladı. OECD raporunda “Benzeri görülmemiş göç artışı” ifade edilirken Ukraynalı mülteciler hariç, 6 milyondan fazla yeni kalıcı göçmenin OECD ülkelerine yerleştiği bilgisi yer alıyordu.

AB üyesi ülkelerin önümüzdeki süreçte yeni bir “göç süreci” protokolü üzerine çalıştığı da gündemdeyken dünyada savaş, ekonomik kriz, siyasi buhranlar nedeniyle yerinden edilmiş veya göç etmek zorunda kalan kişilerin sayısı hızla artıyor. Bir yandan bu ülkelere yerleşmiş göçmenlerin ve mültecilerin kayıtsız emek olarak çalıştığı oran az değil. Farklı yönleriyle mültecilere ve göçmenlere “ülkeye giriş ücreti” tartışmalarıyla önümüze gelen İtalya gibi ülkeler bir yana birçok ülkede özellikle farklı iş kollarında göçmen işçiler için iş ilanları artmış durumda.

Bütün bu tablonun içinde ve hatta çok kapsamlı hazırlanan OECD raporunda bile göçmenlerin hangi iş kollarında, hangi şartlarda ve hangi ücretlerde çalıştıkları yer almıyor.

Kitle örgütlerinin yaklaşımı ise bu alana dair daha cılız kalırken bu meseleler üzerine detaylı çalışan kitle örgütleri yine topladıkları verileri özellikle AB tarafından fonlandıkları için paylaşma izni bulamıyorlar. Dolayısıyla bütün bu süreçler halklardan uzak, olabildiğince kapalı kapılar ardından tartışılan bir mesele haline geliyor. Ve dolayısıyla kriz anlarından göçmen ve mültecilerin hedef gösterilmesi üzerinden yürütülen politikalar siyasiler için kolaylaşıyor.

Yukarıda bahsi geçen tablonun detaylarını, Avrupa’da göçmen emekçilerin yaşam koşulları ve AB’nin yeni protokollerini İktisatçı Dr. Gaye Yılmaz ile konuştuk.

İçinde bulunduğumuz koşullarda Avrupa’da göçmen emeğinin güncel tablosu ve yaşam koşullarının güncel hali nedir?

Göçün çok farklı görüntüleri var. Emekle ilintili olmayan göç biçimleri var, siyasi, dini veya toplumsal cinsiyet nedenleri ve kaygılarla göç edenler var. Ama tüm bu farklı nedenlerle göç eden insanları, gittikleri ülkede ortak çizgiye getiren neden emek sürecine dahil olmak. Göçmenlerin geliş nedeni farklı da olsa gittikleri ülkede para kazanmak ve emek piyasasına entegre olmak zorunda. Tabii emek sürecine dahil olmayan göçmenler de var. Zengin olup daha güzel bir hayat sürdürmek isteyenler. Ki bu azınlık bir grup. Yani göçmenlerin büyük kısmı nereden ve ne için gelirse gelsin biz onu emek piyasasında buluyoruz.

Göç ettikten sonra süreçler daha da zorlaşıyor. Avrupa’da en büyük sorunlardan biri diplomaların akreditasyonu. Almanya’da bakım işçisi olarak çalışan Bulgar doktor tanıdım. Diploması akredite edilmediği için bakım işçisi olarak çalışıyor. Gürcü, Özbekistanlı ve Ukraynalı bakım işçileri gördüm, uluslararası hukuk, siyaset bilimi bölümü gibi bölümlerden mezun kadınlardı. Diplomaları akredite edilmediği için genelde bakım emeği alanına geçiyorlardı. Göçmen kadınların Avrupa’da, özellikle Almanya ve İngiltere’de en kolay iş buldukları alan bakım emeği alanı. Ancak bu alanın zorluklarının haddi hesabı yok.

GÖÇMEN İŞÇİNİN HER GÜNÜ MARATON

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

Bakım yapan göçmen işçilerin işlerini yapmak için genelde bir veya iki saatlik süresi var. Bir bakım işçisi günde ortalama 8 tane eve gidiyor. Birer saat hepsinde kalıyor, artık o bir saatte ne yapılabilirse. İşleri çok hızlı yapmak zorunda. Çünkü bir saat sonrasında da diğer eve geçmek zorunda. Bu arada evler arasında mesafeler var. Ücretler çok düşük olduğu için metroya, otobüse binemiyor. Aradaki mesafeleri yürüyerek katetmek zorunda kalıyor. Bunu en hızlı şekilde yapmak zorunda ve bu her gün tekrarlanıyor. Adeta bir maraton gibi. Göçmen bakım emekçileri, bakım firmalarında işe giriyorlar. Onların yönlendirmesiyle evlere gidip, ücretlerini bakım firmalarından alıyorlar. Bakım firmalarının bütçesini devletler karşılıyor. Devlet yükümlü olduğu şeyleri yapmıyor, özel firmalara yaptırıyor. Firmalara ödemeleri yapıyor. Bu ödemeler göçmen işçiler için çok cüzi ve yasalar çerçevesine de uygun değil. Öte yandan göçmen işçilerden oluşan veya işçilerin hakları için faaliyet gösteren güçlü oluşumlar da çok fazla yok.

KİRAYA BİLE YETMEYECEK ÜCRETLER

Yani başta kadınlar olmak üzere birçok göçmen diplomaların akreditasyonu sorunu yüzünden hiç kendi alanı olmayan bakım alanında, temizlik, yaşlı ve engelli bakımı, bahçe bakımı gibi ağır işlerde çalıştırtılıyor. Ki bir süredir bakım emeğinde çalışmak için bile çeşitli sertifikalarınızın olması lazım ve bu sertifikaları almanın ücreti az değil. Öte yandan dil kursları ve belirli aşamaları zaten zor olan göç sürecini göçmenler için daha zor hale getiriyor.

Diğer yandan özellikle Almanya açısından ‘nitelikli’ emek arayışı var. Bu işlerin zor şartları var. 40 yaşından daha küçük olmanız, tecrübe, dil bilgisi vs. Kalifiye işçi olarak işe alınsanız bile aldığınız ücretin en az yarısı ilk zamanlarda zorunlu dil kurslarına gidiyor. Öte yandan barınma ise çok ciddi bir sorun. Göçmenler ve mülteciler için kira fiyatları inanılmaz yüksek. Öte yandan göçmenlerin iş bulabileceği kentler, barınmanın en pahalı olduğu kentler. Göçmen işçilerin iş bulabileceği alan dünyada göç literatüründe de kullandığımız terimlerden biri ‘en kirli işler’. Ücreti kiraya bile yetmeyecek, güvencesiz ve sağlıksız. Şimdi örneğin Almanya’da bir odanın kirası 1000 avro olmuş durumda ki göçmen işçiler ancak 1000 avroya iş bulabiliyorlar.

“SÖMÜRÜYÜ KOLAYLAŞTIRMA PAZARLIĞI”

  • Hakkımızda
  • Künye

 

Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…