Dilek Hattatoğlu
Müebbet Kürt edebiyatının önemli temsilcilerinden Rojbin Perişan, artık özgür! Rojbin, 19 yaşında genç bir devrimci olarak girdiği zindandan 49 yaşında büyük bir devrimci yazar olarak çıktı. Perişan, 1992’de siyasi nedenlerle tutuklanmış, artık var olmayan ama kararları hala uygulanan Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) tarafından müebbet hapse mahkum edilmişti. Ve tam 30 yıl sonra bugün, 30 Ekim 2022’de tahliye oldu.

Rojbin Perişan, cezaevinde kaldığı 30 yıl boyunca, kapatılan kuşakların birçok başka mensubu gibi, mücadelesine devam etti, bir direniş biçimi olarak yazma geleneğine dahil oldu, kendini bir yazara dönüştürdü. “Dışarı”yı, eşitsizliklerle damgalanmış, aile, devlet, okul, kent… tüm alanlarında sistematik şiddetin yeniden üretildiği, ama aynı zamanda mücadeleyi, direnişi yeşerten, var eden dinamikleriyle de belirlenen çok katmanlı, çok boyutlu bir “dışarı”yı anlatır eserlerinde. Üstelik bunu kadın hayatlarını odağına alarak, kadın hayatlarını görünür kılarak ve ezme/ezilme biçimlerinin biraradalığını/içiçeliğini göstererek yapar. “Kadın olarak, insan olarak, Kürt olarak var olma mücadelesi…sadece bir kahramanlık hikayesi değil aynı zamanda insanın zaaf, zayıflık, kırgınlıkları, hasetleri, vazgeçmelerinin de hikayesini” yazar tüm katmanlarıyla.
İlk kitabı Saçlar ve Gölgeler, özellikle 90’lı yıllarda savaşta yaşanan köy boşaltmalar, yitirmeler, zorunlu göçler bağlamında kadın hayatlarına odaklanan öykülerden oluşur. İlk romanı Gözyaşımın Ağıdıydı Seni Beklemek, yine 90’ların Diyarbakırı’nda genç kadın ve erkeklerin varolma mücadelelerini anlatır. Tematik olarak onu izleyen sonraki romanı Bakır Sesli Kadınlar, yine kadın hayatları ekseninde Hizbullah ve devlet terörünün gündelik hayatın nasıl tam göbeğinde yer aldığını hikaye eder. 2018’de yayınlanan Toprağın Şarkısı, bu ülkede yaşanan en ağır dönemlerden birinin, Cizre bodrumlarında katledilenlerin konu edildiği muazzam bir sözlü tarih çalışmasıdır. Rojbin bu çalışmasında da kadın hayatlarını, kadınların çeşitli bağlamlarda mücadelelerini merkeze koyarak Cizre “olaylarını” çeşitli eşitsizlik katmanlarında tekrar kurar; analitik mesafesi de muhteşemdir, okurunun aklında sorular uyandırma düzeyi de. Son eseri Kırık Taşlar, sahne değiştirir, Diyarbakır’da değil zorunlu göçle gidilmiş Mersin’de geçer; bu eseri, genç insanların tutunma ve varolma mücadelelerinin bireysel, toplumsal ve siyasal düzeylerde nasıl ayrılmazcasına iç içe olduğunu incelikle anlatan, adeta polisiye kurguyla yazılmış, soluk soluğa okunan bir romandır. Rojbin’in ayrıca çeşitli derlemelerde öyküleri de yayınlanmıştır.
Kürtlerin kapatılma tarihi, tüm diğer ezilenlerin ve muhalefet ve mücadele edenlerin kapatılma tarihi gibi çok eski; bu tarihin kendisi kadar eski. Edebiyatçıların kapatılma tarihi de öyle. Öte yandan edebiyat da edebiyattır, kimin nerede yazdığından bağımsızdır, yazılanın değeri. Ama gene de Müebbet Kürt edebiyatı diye bir olgudan ve Müebbet Kürt edebiyatçıları nesillerinden söz etmek mümkün. 1990’larda ilk gençlik çağlarında siyasi nedenlerle tutsak ve müebbet hapse mahkum edilmiş olan ilk iki kuşağı, yani 60’lı ve 70’li yıllarda doğmuş olanları, 1980’li ve 90’lı yıllarda doğmuş yazar kuşakları takip ediyor. Başka bir deyişle, siyasi faaliyete katılmış olanların müebbete mahkum edilerek kapatılması, devam ediyor; şu anda dört farklı kuşaktan olan bu yazarlar da, hapiste mücadeleyi çeşitlendirmenin, tutsaklık içinde yeni direniş biçimleri geliştirmenin, yazmanın nasıl çok derin bir direniş ve mücadele biçimi olduğunun somut örneğini oluşturuyorlar. Üstelik bunu, çok çok iyi eserler vererek yapıyorlar.
Bazıları sadece Kürtçe yazıyor, bazıları hem Türkçe hem Kürtçe, bazıları da sadece Türkçe. Hangi dille yazarlarsa yazsınlar tümü de Kürt edebiyatına dahil, çünkü Kürt kültürünü, Kürt dilinin tınılarını yazdıkları diğer dile taşıyor ve orada yaşatıyorlar. Tüm diğer edebi ekoller gibi, ana özellikleri ortak olsa da birbirlerinden çok farklılar. Diğer temsilcileri arasında Mizgin Ronak, Edip Yalçınkaya, Murat Saat, Rojbin Perişan, Nibel Genç, Mahmut Yamalak, Murat Türk, Adil Atlan, Remzi Akyürek, A. Menaf Osman sayılabilir.
Sayı vermek çok kolay değil, ve çok eksik var, ama saptayabildiğimiz kadarıyla dört ayrı kuşaktan 200 kadar mensubu var müebbet Kürt edebiyatının. Yani müebbet hapse mahkum edilip en az bir kurmaca eseri yayınlanmış olan Kürt edebiyatçıların sayısı, saptayabildiğim kadarıyla 200 kadar. Bu sayıya 25 yıldan az cezası olan tutsaklar da eklenirse toplam 230’lara ulaşıyor. Bu yanıyla, Rojbin Perişan’ın en önemli temsilcilerinden biri olduğu Müebbet Kürt Edebiyatçılar, Kürt halkının nasıl bir devlet politikasıyla karşı karşıya olduğunu, nasıl bir nesil/kuşak kırımına maruz kalındığını da sadece varlıklarıyla görünür kılmış oluyorlar. Dahası, maruz kaldıkları bu kuşak kırımına karşı, eserlerinde “dışarı”yı anlatmak suretiyle nesiller arasındaki bağı eserleriyle onarıyorlar, yeni kuşaklara kendi hayatlarıyla kıyaslayabilecekleri bir tarih sunuyorlar. Bu açıdan, bir de yazmayan ama gene aynı biçimde müebbet hapse mahkum edilmiş tutsakların ne kadar çok olduğu düşünülürse, Müebbet Kürt edebiyatçıların sadece buzdağının görünen kısmı oldukları ve sadece yazarak bile nasıl büyük bir direniş gerçekleştirdikleri daha rahat anlaşılabilir.
Kaynak: SİYASİ HABER
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()