Kemp Powers’in ‘Miami’de Bir Gece’ oyunundan uyarlayarak senaryosunu yine kendisinin yazdığı Miami’de Bir Gece filminin yönetmenliğini, 2005 yılında Oscar ve BAFTA’da Jamie Foxx’a En İyi Erkek Oyuncu ödülleri kazandıran Ray filminden tanıdığımız Regina King yapmış. Regina King birçok Tv dizisinde oyuncu ve yapımcılık yapıyor.

Miami’de Bir Gece senaryosu itibari ile oldukça ilginç ve kışkırtıcı bir film. Amerika’daki İslam Ulusu hareketinin lideri Elijah Muhammed’le yollarını ayırma arifesindeki Malcolm X, Amerika profesyonel futbol ligindeki yıldız oyuncularından Jim Brown, soul müziğin öncülerinden söz yazarı ve besteci Sam Cooke ve Müslüman olmadan önce Cassius Clay ismini kullanan efsanevi boksör Muhammed Ali, Küba’nın karşısındaki Georgia eyaletinin St Simon Adası’ndaki bir otel odasında bir araya gelirler. Bu tarihi kişileri kurguyla bir araya getirmek daha başından oldukça akıllıca görünüyor. Karakterleri üzerinden dönemin siyasi, toplumsal ve sosyal olaylarına verebilecekleri tepkileri, tavırları olasılığı içinde yeniden yaratmak sinema perdesinde heyecan verici olsa gerek.

Ötekilere ayrımcılık

1964 yılında Amerika’daki ırkçılığı merkeze koyan ve bunu Malcolm X üzerinden yan karakterlere yayarak genişleten yönetmenin ve senaristin de siyah olması işin niteliğine yansımış. Elbetteki tek belirleyici olan oyuncu, yönetmen ve senaristin siyah olmaları değil, bu, işe ruh katma açısından belki etkili olabilir ama yeterli değil. D. Trump’ın Amerika başkanı olmasından sonra sınırlara (Meksika) duvar örmesi, Müslüman ve göçmenlere nefretini her seferinde dile getirmesi, ‘ötekilere’ uygulanan ayrımcılığı destekleyip körüklemesiyle siyah George Floyd’un boğularak öldürülmesi sonrasında başlayan protestoların ayaklanmaya dönüşmesiyle Kara Panterler’in yeniden sahneye çıkmaları, öz savunmanın önemini hatırlatması açısından önemliydi.

Bu atmosferin ve Covid-19 pandemisinin kısıtlamalarıyla birçok filmin gösterimi ertelendiği gibi bazı film projeleri de iptal oldu. Bu iklimi fırsata çevirip rüzgârı arkasına alan yapımlar da olmadı değil. Muhtemelen bu yılın Oscar törenine siyahlar damga vuracak. Adeta demir bir leblebiye dönüşen Ma Rainey’s Black Bottom filmindeki Ma rolüyle Viola Davis, Da 5 Bloods ve Miami’de Bir Gece filmleri ilk aklıma gelenlerden.

‘Taraf olmayan bertaraf olur’

Gelelim filmimize: ağır abi rolüyle Malcolm X (Kingsley Ben-Adir) arkadaşları Cassius Clay (Eli Goree), Sam Cooke (Leslie Odom Jr.) ve Jim Brown’ı (Aldis Hodge) kutlama için otele çağırır. O dönem sahnelerin tozunu attıran, eğlence dünyasına aşina, soul müziğinin öncülerinden Sam kutlamanın beklediği gibi olmamasına çok şaşırır. Zira ne kadın vardır ne de içki. Fikirleri, duruşu ve tavırlarıyla bir tarafta Malcolm X, diğer tarafta da üç arkadaşı vardır. Filmin giriş kısmında bilmeyenler, tanımayanlar için kimin nereden geldiğini gösteren kısa bir tanıtımı saymazsak neredeyse tek mekânda geçiyor. Farklı fikirleri temsil eden Sam, Cassius ve Jim, karşılarındaki Malcom X’in salvolarını boşa çıkarmak, savurmak için cansiperane bir şekilde adeta yekvücut olurlar. Ufak tefek tartışmaların ekseni taraf olmakla ilgili ilerler. Malcolm’un bütün çabaları ‘taraf olmayan bertaraf olur’ ekseninde ilerlerken Sam’le tartışmaları kızışır ve Sam odayı terk eder.

Cassius Clay’in Müslüman olmaya karar vermesi üzerine, Sam, “Çok iyi bir fikirse sen de Müslüman olsana” diye Clay’e destek çıkan Jim’e sorunca, “Sen ninemin domuz pirzolalarından yedin mi?” diyerek Clay’i nelerin beklediğinin işaretlerini hatırlatmayı ihmal etmiyor. Malcolm’un radikal tavırlarını eleştiren Sam, “Her şeyin siyah beyaz olmadığını anlamıyorsun” diyerek olaylara nasıl yaklaştığını özetlemeye çalışır.

Sinemada çerçeve: film görüntüsünün sınırını oluşturur ve mizanseni kapsar. Malcolm’un otel odasının penceresinden dışarı bakarkenki çerçeve filmin öznesi hakkında özet niteliğinde. Filmin, kimi ön plana çıkarmak, hangi duygunun, düşüncenin altını çizip kimleri empati yapmaya çağırdığını tek karede anlatıyor.

Tek mekanda geçiyor

Tek mekânda ve diyalog ağırlıklı ilerleyen filmin oyunculukları şöyle: Malcolm X (Kingsley Ben-Adir) endişeli, tedirgin ve buna bağlı olarak oldukça saldırgan ve tam bir misyoner profili yüklenmiş; seyircinin yanlış algılamasına müsait bir karakter çizilmiş; oyunculuk başarılı. Muhammed Ali (Eli Goree): enerjik, ‘koca bir çocuk’ hırslı, yeni fikirlere açık ve bir o kadar da dünyanın kendi etrafında döndüğünü düşünecek kadar kibirli ve narsist, iyi oyunculuk çıkaranlardan. Sam Cooke (Leslie Odom Jr): ekonomik özgürlüğün her şey olduğunu düşünen, pragmatik ve müziğe gönül vermiş bir profil; başarılı. Jim Brown (Aldis Hodge ): filmde en olumlu, aklı başında, pozitif karakter olarak canlandırılmış; sakin, ağırbaşlı; oyunculuğu inandırıcı.

https://www.youtube.com/watch?v=IG2gGLrRyoU&t=6s

Kaynak: YENİ YAŞAM

  • Hakkımızda
  • Künye

 

Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…