Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Dokümantasyon Merkezi, “11 Mart 2020 ile 28 Şubat 2022 Tarihleri Arasında Kovid-19 Salgını İle İlişkili Hak İhlalleri Raporu”nu yayımladı. Rapordan öne çıkan veriler şöyle oldu.
Omicron varyantı tüm dünyada etkisini sürdürüyor. Omicron varyantının yarattığı patlama ile küresel düzeyde toplam vaka sayısı 456 milyon 313 binin, Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 6 milyon 57 binin üzerine çıktı. Aktif hasta sayısı düşüş eğilimine girse de hala yüksek, 60 milyon civarında. Yüksek aktif hasta sayısı bulaş tehdidinin hala ciddi olduğunu gösteriyor.
Dünya genelinde Ocak ayı sonu başlayan vaka sayısında azalış eğilimi devam ediyor. Son 24 saatte küresel yeni vaka sayısı 1 milyon 252 binin üzerine çıkarken, Covid-19’a bağlı ölüm sayısı ise 4 bin 509 kişi oldu. Ülkelere göre vaka sayısı şöyle: Güney Kore (383.7 bin), Almanya (145.3 bin), Fransa (72.4 bin), Hollanda (60 bin), Japonya (56.5 bin) ve İtalya (53.8 bin).
Türkiye’de ise vaka sayısındaki düşüş eğilimi devam etti. Son 24 saatte 20 bin 465 kişiye Covid-19 tanısı kondu. Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 132 kişi. Toplam vaka sayısı 14 milyon 534 binin üzerine çıkarken toplam can kaybı 96 bin 349 kişiye yükseldi. Test yaptırma konusunda gevşemelere rağmen yapılan PCR testi sayısı hala oldukça yüksek: 320 bin civarında. Vaka sayısında azalma aktif hasta sayısına da yansıdı. Resmi istatistiklere göre bile 330 bin civarında aktif hastaya sahibiz. Bulaştırma potansiyeli olan aktif hasta sayısının oldukça yüksek olduğunu not etmeliyiz.
Hafta sonu sağlık hizmetlerine erişim, test yaptıramama, bildirim sorunları (yetersiz bildirim ve bildirim yapmayan ülkeler) nedeniyle gerçek tabloyu görmüyoruz. Bu durum pazartesi günlerine de yansıyor. Bu nedenle pandeminin seyrini değerlendirirken haftalık vaka ve ölüm sayıları daha çok dikkate alınıyor.
***
Son 7 günün ortalaması olarak Covid-19 ölüm sayıları düşüş devam ederken vaka sayısı yeniden yükselişe geçti. 30 Ocak 2021 tarihinde haftanın ortalama günlük vaka sayısı pik yaparak 3 milyon 383 bine dayanmıştı. Bu tarihi takiben düşüş eğilimi başladı, önceki hafta 1 milyon 429 bin 328 kişiye kadar düştü, fakat geçtiğimiz haftanın ortalama vaka sayısı yeniden yükselişe geçerek 1 milyon 528 bine dayandı. Ölüm sayısında seyir biraz daha farklı oldu: Yedi günün ortalama günlük ölüm sayısı 8 Şubata kadar artışını sürdürerek 10 bin 840 kişiye yükseldi. Bu tarihten sonra düşüşe geçti. Geçtiğimiz haftanın düşüş devam etti, bir önceki hafta 6 bin 925 kişi olan ortalama günlük ölüm sayısı 6 bin 30 kişiye geriledi.
Küresel haftalık vaka ve ölüm sayıları ise şöyle:
| Bir önceki haftaya göre değişim | ||||
| Kıtalar | Son 7 gündeki vaka sayısı | Son 7 gündeki ölüm sayısı | Vaka sayısı | Ölüm sayısı |
| Dünya | 10,693,172 | 42,209 | + %4 | – %17 |
| Avrupa | 4,754,942 | 14,642 | + %6 | – %18 |
| Kuzey Amerika | 359,305 | 9,239 | – %24 | – %24 |
| Asya | 4,663,396 | 12,498 | + %6 | – %7 |
| Güney Amerika | 506,517 | 5,082 | – %5 | – %14 |
| Afrika | 40,404 | 943 | – %32 | – %42 |
| Türkiye | 208,022 | 970 | – %41 | – %28 |
Yukarıda tabloda görüldüğü gibi dünya genelinde geçtiğimiz hafta vaka sayısında %4 artış görülürken ölüm sayısında (-%17) ciddi azalma devam etti. Vaka sayısında yükseliş Avrupa ve Asya kıtası ile ilgili. Ölüm sayısında tüm kıtalarda düşüş devam ediyor..
Güney Kore (+%44), Almanya (%20), Vietnam (+%16), Hollanda (+%42), Fransa (+%21), İngiltere (+%21), İtalya (+%19), Brezilya (+%10), Avusturya (+%39) ve Avustralya (+30) vaka sayısının artışa geçtiği ülkeler arasında.
Yine küresel düşüş eğilimin aksi ölüm sayısının da yükseldiği ülkeler var. Güney Kore (+%50), Almanya (+%1), Hollanda (+%44), İngiltere (+%28) ve Hong Kong (+%63)…
Türkiye’de geçtiğimiz hafta vaka sayısında %41 ve ölüm sayısında %28’lik ciddi azalma gözlendi. Düşüş eğilimi test pogziiflik oranına da yansıdı. Tıpkı küresel de olduğu gibi ülke içinde de bölge ve illerimizde pik görülmesi farklı zamanlarda gerçekleşeceğine dikkat etmek gerekiyor. En erken pikin yaşandığı İstanbul’da vaka sayısı düşüşe geçse de diğer illerde artış eğilimi yeni yaşandı, henüz pikleri bile gerçekleşmiş durumda değil. Salgın kontrolünde en güçlü araç olan aşı için herhangi bir motivasyon hala gözlenmiyor, aksine her geçen gün daha da unutulur hale geldi. Hatırlatma dozu %42’ler civarında. Oysa hatırlatma dozu yüksek olan ülkelerde ölüm hızında dramatik azalma olduğu bilimsel yayınlara yansıdı, hem de yaşlı nüfusunun) dolayısıyla riskli kişilerin) fazla olmasına rağmen. Resmi istatistiklerde dahi ölümlerdeki azalma o kadar hızlı değil. Aktif hastaların bine yakını kritik olduğunu not edelim. Bu kişiler rakam değil, adı sanı olan birimizin annesi-babası-dedesi-ninesi olan kişiler. Önlenebilir bu ölümlere sessiz kalma en sorunlu alan olsa gerek. Salgının ülkeye yayılmasından önce başlayan ve sonrasında da devam eden hatalı salgın yönetimi (tercihler de denilebilir) önlenebilir bir çok ölümü de birlikte getirdi. İnsanların yaşam hakkı ihlal edildi. Kitlesel bu ölümleri sosyal cinayet olarak nitelemeye devam edeceğiz…
***
Türkiye’de iktidarın ve Sağlık Bakanlığının salgının başladığı dönemde sürekli olarak “Çok başarılıyız, aldığımız önlemler sayesinde salgın bize geç geldi” açıklamaları yaptığını anımsatan Yaman, aslında Türkiye’de ilk vakanın resmi tarih olan 11 Mart’ın çok öncesinde yaşandığını söyledi: “Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın 15 Mart’ta kovid-19’dan öldüğü belgelendi. Trabzon İl Sağlık Müdürü de kentteki ilk ölümün 16 Mart’ta gerçekleştiğini söylemişti. Enfekte olduktan 2-3 hafta sonra ölümün yaşandığını kabul edersek, bu da ilk vaka açıklamasının da sahte olduğunu gösteriyor.”
Ayrıca salgının tek tek vakalardan ziyade bir dalga şeklinde tırmanışa geçmesinin iktidarın açıkladığı tarihten iki hafta önce gerçekleştiğine işaret eden Türk Tabipleri Birliği (TTB) Pandemi Çalışma Grubu Üyesi, Yazılımcı Güçlü Yaman, “Fazladan ölümler 17-24 Mart arası artmaya başladı. Resmi ölümler de nisanın ilk haftası arttı. Bu da demek oluyor ki bizde Covid-19 enfeksiyonu şubat sonu tırmanışa geçmiş. Yani resmi açıklamadan en az iki hafta önce. Dolayısıyla salgının başından beri resmi verilerin sahte olduğunun bir kanıtı da bu” dedi. Sağlık Bakanlığının açıkladığı resmi rakamlara göre pandemi nedeniyle ölenlerin sayısı 95 bini aştı. Oysa Güçlü Yaman’ın belediyelerden elde ettiği veriler ve geçmiş yıllarla yaptığı kıyaslamalar, salgın döneminde yaşanan fazladan ölümlerin 270 bini aştığını gösteriyor. Türkiye’de salgındaki ilk vakanın da açıklanan tarihten çok önce gerçekleştiğini belirten Yaman, “Salgının başından beri resmi veriler hep sahteydi. Önceki yıllarla kıyasladığımızda iki yılda çeyrek milyondan daha fazla insan hayatını kaybetti” dedi. Güçlü Yaman’ın tespit ettiği rakamların gerçekliği, 2021 yılının kasım ayında, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından da doğrulanmış oldu. Vekiller her yıl haziran ayında ‘ölüm ve ölüm nedeni istatistiklerini açıklayan TÜİK’in 2020 yılına ait verileri neden paylaşmadığını sordular. Koca’nın “TÜİK açıkladığında en az 2 hatta 3 kat olduğunu göreceğiz” sözleri itiraf niteliğindeydi. Bakan Koca, koronavirüsün bıraktığı hasarlardan dolayı gelecek 3 yıl boyunca mevcut ölümlerin 3-4 katı kayıp beklendiğini de söylemişti.
Aşılama sürecine ve Türkiye’deki aşı oranına dikkat çeken TÜSAD, istatistiklere ilişkin şu bilgiyi verdi:
“Dünya Sağlık Örgütü’nün son verilerine göre dünyada toplam 10 milyar 704 milyon dozun biraz üzerinde aşı yapıldı. Geldiğimiz noktada ülkemizde 1.doz aşılama sayısı 57 milyon 721 bin, aşılama oranı yüzde 92 civarında. 2. doz aşılama sayısı 52 milyon 874 bin ve ikinci doz aşılama oranı da yüzde 85,18. Alışmanın etkisiyle 3. doz aşı yaptırma oranı çok daha düşük kaldı ve 27 milyon 324 bin 399 seviyesinde gerçekleşti. Bu arada Türkiye’de yerli aşı çalışmaları ivme kazandı ve yakın zamanda acil kullanım onayı alan TURKOVAC da kullanılmaya başlandı. Virüsten tam korunma için aşılamaların tam doz olarak yapılması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz.”
***
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Sekreteri İmmunoloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Bulut, dünyadaki aşılama oranına dikkat çekti, “Şu an dünya nüfusunun sadece yüzde 54’ü aşılanmış durumda, bu nedenle önümüzdeki aylarda ve yıllarda yeni varyantlar ortaya çıkacak, bu kaçınılmaz. Eğer aşı patenti kaldırılsaydı ve aşıya erişim sağlanmış olsaydı şu an tüm dünyada pandemi sorunu ortadan kalkmış olacaktı. Bunu yapabilmenin koşulu da vardı ancak yapılmadı ve hala pandemiyle yaşamaya devam ediyoruz” dedi. Bulut, özellikle yoksul ülkelerdeki aşılama oranının çok düşük olduğunu söyledi ve ekledi: “Afrika veya diğer yoksul ülkelerde yeni varyantlar çıkabilir. Yoksul ülkelerde aşılama yapılmadığı için aşılama oranını en üst seviyeye çıkaran ülkelerde de virüs sürekli kendini gösteriyor bumerang gibi tekrar ediyor. Mesela Suudi Arabistan aşılamayı yüzde 99’a çıkardı, Kanada yine aşılamanın çok yüksek olduğu bir ülke ama buna rağmen hastalık görülebiliyor.” Ayrıca Türkiye bu şekilde toplumsal bağışıklık sağlayabileceğini düşünüyor. Ama şu unutuluyor; hastalığı geçirenlerde oluşan antikor sadece o varyanta karşı koruyor, bu durum aşılamada da böyle oluyor. Yani yeni bir varyant geldiğinde ona karşı bağışıklık sağlamada ya da korumada daha yetersiz kalıyor. Moderna, Pfizer, Sputnik aşılarının tamamında koruyuculuk yeni çıkan varyantlarda düştü. Aşıları geliştirme yoluna gittiler. Yani tedbirler kaldırılarak bağışıklık sağlanmış olmayacak.”
***
Hong-Kong gibi hem yeterince aşı yapılmamış, hem de ilk dalgalardan çok etkilenmemiş toplumlarda aşırı artan vaka ve ölüm sayılarıyla tam bir felaket yaşandığıan dikkat çeken Prof. Dr. Yavuz, “Genel olarak pandemiden ve Omicron’dan en az zarar görenler ise, aşılama dönemi dahil tüm süreçte çok sıkı mesafe, maske, izolasyon, karantina, hareketin azaltılması gibi önlemleri uygulayan, aşı çıktıktan sonra da toplumun yüzde 85’ini aşılayıp, özellikle risk gruplarında olmak üzere hatırlatma dozlarını da yapan Yeni Zelanda gibi ülkeler oldu. Ülkemizde ise şu anda hem vaka sayısı, hem ölüm sayıları, hem de test pozitiflik oranları yüksek seyrediyor. Bunun en önemli nedenleri, Delta dalgasından itibaren aşı dışı önlemlerin çok azaltılmış olması, aşılamada ise hem ilk serilerde, hem de hatırlatma dozlarında istenilen seviyelere ulaşılamamış olması, ek olarak Omicron için yeterince etkili olmayan inaktif aşıları yaptırmış çok sayıda kişinin bulunmasıdır. Bu nedenle şu anda yapılması gereken, öncelikle yaşlı ve riskli gruplarda olmak üzere mRNA aşılarıyla primer aşılama ve hatırlatma dozlarını tamamlamak, çocuklarda hızla aşıyı gündeme almaktır” diye konuştu.
Deltacron, Delta ve Omicron’dan elementler içeren bir corona virüsü varyantı. Başka bir deyişle ‘rekombinasyon virüs’ olarak her iki varyanttan da genler taşıyor. Britanya’daki Warwick Üniversitesi’nden virolog Prof. Lawrence Young bu tür varyantların birden fazla varyantın bir insanı enfekte edip çoğalması sonucu ortaya çıktığını anlattı: “Deltacron aynı popülasyonda dolaşan hem Delta hem de Omicron varyantlarının bir ürünü.” Şimdiye kadar çok az sayıda Deltacron vakası tespit edilse de varyantın ne kadar ağır hastalığa neden olduğu veya aşıların buna karşı ne kadar iyi koruma sağladığı hakkında henüz yeterli veri bulunmuyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün baş bilim adamı Soumya Swaminathan, salı günü konuyla ilgili şöyle tweet atmıştı: “İnsanlarda veya hayvanlarda, SarsCoV2’nin birden fazla dolaşım varyantı ile rekombinasyon olayların meydana gelebileceğini biliyoruz. Bu virüsün özelliklerini belirlemek için deneyleri beklemek gerekiyor.” Prof. Young da aynı fikirde: “Bu rekombinasyonun bulaşıcılığı ve aşının neden olduğu bağışıklık korumasından kaçma yeteneği açısından davranışına dikkat etmemiz gerekiyor. Bu aynı zamanda genetik dizilim takibini sürdürmenin de önemini gösteriyor. Virüs, özellikle aşılanmamış popülasyonlarda ve aşıya bağlı bağışıklığı azalan insanlarda dolaşmaya devam ettikçe, rekombinasyon yoluyla oluşanlar da dahil daha fazla varyant görme olasılığımız çok yüksek.”
Not: Dünya ve Türkiye Covid-19 istatistiklerini Worldmeter sitesine göre vermeye devam ediyoruz. Her gün paylaştığımız veri bir gün önceye ait olup ülkelerin bildirimlerine göre şekilleniyor. Veriyi her gün sabit saatte (sabah 07.00-8.00) alıyoruz.
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()