Pandemide 6. Dalga
Omicron BA5 varyantı ile COVID-19 Pandemi’sinde 6.Dalganın içindeyiz.
Mevsimsel gribe benzetme ve endemi dönemine girdik söylemleri ile algı yönetimi bir kez daha duvara tosladı. Tüm önlemlerin rafa kaldırılması ve aşı çalışmasının durmasının bedelini tüm dünya ve Türkiye ödüyor. Aşılanmayan 3 milyar insan nedeni ile virüsün mutasyon geçirme potansiyelinin artması daha bulaşıcı BA5 varyantı ile karşımıza çıktı. Sağlık Bakanı yine algı yönetmeye devam etti. Sonbahara kadar ciddi önlemlerin alınmayacağını hissettirdi. Mevcut BA5 varyantının daha hafif kliniğe sahip olması, daha az hastaneye yatırması ve daha az öldürmesi bilgisine sığındı. Bunlar bilinenler, fakat bilinenlerin tümü değil. Yığınların COVID-19 geçirmesi hafife alınmamalı. Post-Covid diye bilinen dönemi bilmiyoruz. Bu konuda bilgiler yeni inşa ediliyor, her gün öğreniyoruz. Hastalık geçirmenin vücutta yarattığı tahribatın emareleri yavaş yavaş gün yüzüne çıkıyor. En azından şunu söyleyebiliriz. Kronik hastalıkların COVID-19 enfeksiyonu sonrası vaka yönetimi oldukça karmaşık hale geldi, daha sık ve daha yıkıcı komplikasyonlarla karşılaşmaya başladık. Yine bilinmesi gereken bir gerçeklik de fazladan ölümlerdeki artış. Tüm dikkatleri COVID-19’dan ölen kişilere bağlarsak yanılırız. Geçmiş yıllara göre beklenen ölümlerden ne kadar daha fazla ölümle karşılaşıyoruz, bu soruya yanıt verdiğimizde pandeminin gerçek etkisini böylece daha rahat görebiliriz. Dünya genelinde resmi istatistiklerin en az 3 katı daha fazla ölüm gerçekleştiği biliniyor. Burada dolaylı ölümler gerçeği karşımıza çıkıyor. Pandemi gerçekliğinde sağlık hizmetlerinin kapasitesinin ve kaynakların yetmediği gerçeği ile yüzleşiriz. Buna pandemi nedeniyle kesintiye uğrayan ekonomik yaşamı da eklemeliyiz. Hem bireysel hem yerel hem de uluslararası ekonominin gördüğü hasar ve yeniden toparlanmadaki güçlükler doğrudan ölümler gerçeği ile karşımıza çıkar. Özellikle en sık öldüren hastalıkların kontrolündeki zorluklar ve önlenebilir hastalıklardaki koruyucu hizmetlerin yeterince yaşama geçirilememesi tabloyu sertleştirir. Yine pandemi döneminde toplumsal yeniden üretimde daha çok işlev gören sektörlerdeki uzamış iş yoğunluğu ve çalışma saatlerinin getirdiği yıpranmayı da buna dahil etmeliyiz. Bu gözle baktığımızda pandeminin ülkemizde ne kadar hafife alındığını görebiliriz. Sağlık sisteminin tıkanmasını ve çökmüş olmasını da analize dahil ettiğimizde pandeminin getireceği yükün taşınmasının ne kadar zor olduğunu da görürüz. Tüm bu zorlukların yoksul, bağımlı ve sömürge ülke ve coğrafyalarda daha sert geçeceğini de not edelim. Son olarak bu tabloya kapitalizmin yaşadığı en sert ve hala aşılamayan küresel krizini de dahil ettiğimizde pandemiyi hangi koşullarda karşıladığımızla da yüzleşiriz.
Pandemi bir bulaşıcı hastalığın küresel olarak görülmesi gerçeğini de ıskalamamlıyız. Pandemiden çıkış küresel dayanışmayı zorunlu kılıyor. Bununla birlikte bir doz aşı olmamış 3 milyar insan olduğunu da hatırlatalım. Dünyanın imtiyazlı ülkeleri mRNA ve vektör aşılarında dördüncü dozu tartışırken 3 milyar insan -evet yanlış duymadınız- bir doza bile erişebilmiş değil. Ne yazık ki virüs savunmasız bırakılan bu vücutlarda yeni mutasyonlar için elverişli zemin bulup aşılı kişilere dahi bulaşabilen değişimler gösteriyor. Evet Omicron ve sonrası varyantlar aşılı kişilere de bulaşabiliyor. Mevcut aşılar bu kişileri korumaya tek başına yetmiyor. Maske başta olmak üzere diğer önlemler (havalandırma, sosyal hareketliliği azaltma, kalabalıklaşmaların önüne geçilmesi vb.) ve halk sağlığı hizmetleri (izolasyon, temaslı izlemi, filyasyon, riskli grupların periyodik izlenmesi) salgının kontrolünde olmazsa olmaz olduğunu hatırlatalım. Bir yandan da aşı enternasyonalizmi için başta patentlerin kaldırılması, teknoloji transferi ve yerel aşı üretimi kapasitesinin güçlendirilmesi adımlarını olabildiğince hızlı atmalıyız.
Sağlık Bakanlığı’nın haftalık Covid-19 verilerine göre, 27 Haziran-3 Temmuz’da 57 bin 113 kişinin testi pozitif çıktı, 25 kişi öldü.
Bakanlık 20-26 Haziran’da 26 bin 635 vaka, 17 ölüm bildirmişti.
Vaka sayısı haziranın ilk haftasında 7 bin 322’ydi.
Sağlık Bakanlığı’nın pandemi bitti yaklaşımı sonrası yeni mutasyon ile birlikte vaka sayısı 8 kattan fazla artmış oldu.
Türkiye’de ilk Covid-19 vakasının tespit edildiği 11 Mart 2020’den bu yana görülen vaka sayısı 15 milyon 180 bin 444’e yükselirken, 99 bin 57 kişi hayatını kaybetti. Bugüne kadar uygulanan toplam aşı miktarı ise 147 milyon 839 bin 557 doza ulaştı.
TTB Pandemi Çalışma Grubu üyesi yazılımcı Güçlü Yaman şunları paylaşıyor:
1- Türkiye’nin GISAID’e bildirdiği sekanslama verilerine göre şu an Omicron alt varyantı BA.5’in yarattığı bir dalganın içinde olduğumuz söylenebilir. Düşük örneklemeye ve güncel olmayan verilere rağmen vakalardaki artış ile BA.5’in Türkiye’de görülmesi ve artışı uyumlu görünüyor
2- Verileri daha güncel ve güvenilir olan Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında benzer bir şablon görülüyor. BA.2’nin yerini alan varyantlar arasında BA.5 baskın hale geliyor. Türkiye’de de Mayıs’ın ikinci yarısında benzer bir süreç başlıyor. Son veri 13 Haziran’dan.
3- İlk grafikteki kısaltmaların ne anlama geldiğine aşağıdan bakılabilir. Grafiklerin kaynağı: https://covariants.org Veri kaynağı: https://gisaid.org
Almanya merkezli biyoteknoloji şirketi CureVac, diğer Alman biyoteknoloji firması BioNTech ve iki iştiraki aleyhine mRNA teknolojisini kullandığı iddiasıyla patent davası açarak, “adil tazminat” talebinde bulundu. CureVac’tan yapılan açıklamada, BioNTech ve şirketin iki iştiraki aleyhine mRNA teknolojisinde fikri mülkiyet haklarının ihlali nedeniyle tazminat için Düsseldorf Bölge Mahkemesi’ne başvurulduğu belirtildi. CureVac’ın ihtiyati tedbir talep etmediğinin belirtildiği açıklamada, aynı zamanda şirketin BioNTech’in mRNA teknolojisine dayanan Covid-19 aşısının üretimini, satışını veya dağıtımını engelleyecek yasal bir işlem başlatma niyetinde olmadığı vurgulandı.
Dünyada giderek yayılan Covid-19’un Omicron varyantının “BA5” alt varyantı, daha bulaşıcı ve aşıların bağışıklığından daha kolay kurtuluyor. Virüsün insan vücuduna tutunmasını sağlayan diken proteinindeki mutasyonlar, BA4 ve BA5 alt varyantlarının, aşı yaptıranlarda veya hastalığı geçirenlerde gelişen antikorlardan kaçarak hücreyi yeniden enfekte edebiliyor. Aşı üreticileri bu yüzden kış ayları için hazırladıkları aşıları söz konusu alt varyantlara göre düzenleme arayışında. İlk kez bu yılın başlarında Güney Afrika’da ortaya çıkan iki alt varyant, BA. 2 ve BA. 2.2 alt varyantlarının yerini alarak, başta ABD ve İngiltere olmak üzere çok sayıda ülkede hakim hale gelmişti.
***
İngiltere’de iki yıldan uzun süre Covid-19 vakalarını izleyen yeni bir araştırmaya göre en az iki doz Covid-19 aşısı olduktan sonra hastalığa yakalanan kişiler arasında en yaygın beş semptom; burun akıntısı, baş ağrısı, hapşırma, boğaz ağrısı ve sürekli öksürük. Aşı olmamış kişilerde ise en sık rastlanan semptomlar sırsıyla baş ağrısı, boğaz ağrısı, burun akıntısı, ateş ve inatçı öksürük.
İki grup arasındaki temel fark, aşı olmamış kişilerde ateşin görülmesiydi. Bu, daha ciddi bir sorunun habercisiydi. Ayrıca en az iki doz Covid-19 aşısı olanlara kıyasla daha fazla baş ağrısı ve boğaz ağrısı kaydedildi.
Deneyi yürüten araştırmacılar, bu farklılığın aşı olanlarda daha hafif semptom görülmesiyle açıklanabileceğini söylüyor ve ekliyorlar: “Ayrıca genç bireylerin daha fazla sayıda vaka bildirmesi dikkate değer ancak semptomları daha az belirgin ve daha hafif seyrediyor. ” Araştırmacılar , semptomların sıralamasının yalnızca çalışmada paylaşılan bilgilere dayandığı konusunda uyarıyor. Sıralama koronavirüsün alt varyantlarının etkisini dikkate almıyor.
İngiltere Ulusal Sağlık Hizmeti’nin (NHS) desteğini alan araştırma kapsamında Covid-19 testi pozitif çıkan 4,7 milyondan fazla kullanıcı semptomlarını dijital bir platform üzerinden bir günlüğe kaydetti.
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…![]()