İlk olarak, sizleri ekonomik aktivitenin esas amacını düşünmeye davet ediyoruz. Wikipedia’daki bir tanım, ekonomiyi şöyle açıklıyor: “Toplumun ihtiyaçlarını sistematik olarak karşılamaya hizmet eden kurumlar ve eylemler.” Kapitalist ekonominin toplumun ihtiyaçlarını karşılamakta başarısız olduğu kaçınılmaz bir gerçek. Üretim araçlarının özel sermayenin elinde tutulmasının yoksulluk, post-kolonyal yapılar ve varlığımızı bizzat tehdit eden çevre talanına yol açtığı çok açık. Merkezi reel-sosyalist ekonomiler maddi eşitsizlikleri daha az olan bir toplumu kurmayı başarmış olsalar bile kapitalist üretim şeklini sollama çabaları, kapitalist modernitenin yarattığı sağlıksız insan-doğa ilişkisini yenmeye yetmemişti. Bu deneyim, devlet-kapitalizmi tipi üretim şeklinin de toplumun ihtiyaçlarına göre olan ekonomiyle çeliştiğini gösterdi.

Üretim araçları halklara

Ne kontrolsüz neo-liberal sermaye piyasaları ne de tam planlı devlet kapitalizmi insancıl bir ekonomik ve sosyal sistemi sağlayamayınca, dünya çapındaki tüm hayal gücünden yoksunlar ve liberaller bariz çözümün iki uç arasında bir yerde olduğu sonucuna ulaşmaya heveslendiler. Ancak, bariz çözümü görebilmek için kişinin kafasındaki, bir ucunda serbest piyasa ekonomisi diğer ucunda tam planlı reel-sosyalist ekonomi olan hayali düz çizgiyi terk etmesi gerekiyor. Bunun yerine, kendimize basitçe ekonominin amacının “toplumun ihtiyaçlarını karşılamak” olduğunu hatırlatmamız gerekiyor. Ve kendi ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağını en iyi kim bilir? Halkın kendisi. Bu yüzden, alternatif bir ekonomi inşa etmenin tek mantıklı yolunun, halkların üretim araçlarını geri alması olduğu görünüyor. Bu da muhakkak, kooperatifler gibi yapılara dayanan ekonomilerin inşasıyla sonuçlanır.

Kooperatifler bir işbirliğine dayanır. İnsanlar birbirleriyle rekabet etmek yerine işbirliği yaparlar. Kooperatifin ayırıcı iki özelliği, üretim araçlarına kooperatifin üyelerinin sahip olması ve kararların demokratik ve kolektif şekilde tartışılıp alınmasıdır. Bunun ötesinde, kooperatifler baskının sadece ekonomik kısmıyla mücadeleyle sınırlı kalmaması gerektiği için (yeniden) üretimin, ilişkilerin ve toplulukların yeni formları eş zamanlı olarak gelişmesi gerekir.

Rojava ve kooperatifler

Rojava’da yani Kuzey ve Doğu Suriye’de, Abdullah Öcalan’ın önerdiği yeni paradigması olan demokratik konfederalizm inşa ediliyor. Hakim kapitalist moderniteye karşı olan bu alternatife uygun olarak Rojava Devrimi, kadınların özgürleşmesini, tabandan demokrasiyi ve sosyal ekolojiyi devrimin sütunları yaparak dünya çapında ilgi çekti. Demokratik modernitenin bir diğer prensibi ise komünal ekonomiye dayalı ekolojik endüstri ve kooperatiflerdir. Bu nedenle, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, kooperatifleri inşa etmek amacıyla, projeleri finansal ve materyal gereçlerle desteklemekle kalmayıp, mahalleleri, köyleri ve aileleri her gün ziyaret edip komünal ekonominin prensiplerini ve yerel bir kooperatifin nasıl kurulabileceğini tartışıyor. Demokratik konfederalizm paradigması her an ve her yerde alternatifleri inşa etmenin öneminin altını çiziyor.

Kooperatiflerin amacı

Kuzey ve Doğu Suriye Ekonomi Komitesi, kooperatif ekonominin uygulanışında temel ideolojik prensipleri gösteren, kooperatif ekonominin çökmesini engelleyen, somut kurallar ve kooperatiflerde farklı toplulukları içeren, demokratik bir organizasyonun yanı sıra meclislerin de düzenli bir şekilde pratiğe dökülebileceğini öneren düzenlemeler yayınlıyor. Bu düzenlemelere göre kooperatiflerin rolü ekonominin yukarıda anlatılan amacıyla yakından alakalıdır: “Toplumun temel ihtiyaçlarını karşılama ve çevreyle uyum, kooperatif aktivitelerinin temeli olarak alınır.”

Ayrıca, “Kooperatifler, günlük hayatta ve işte cinsiyetçiliğe karşı efektif bir şekilde mücadele eder. Kadın iradesini teşvik eden ve kadınların üzerindeki yükleri kaldırmaya yönelik bir iş bölümü amaçtır. Kooperatifler, kadınların sosyal ve ekonomik hayatta daha aktif olması için yolu açar. Kooperatif işte, kadın hukuku kadınlara özgün meselelerde esastır.” Kooperatiflerin amacı, “kendini temel alan ahlaklı ve politik bir toplumun gelişimi için sosyal sorumluluk ruhunu inşa etmek” olmasının yanı sıra, “Savaş ekonomisinin koşullarına göre toplumun temel ihtiyaçlarının üretimidir.” Herhangi bir kooperatif kurulu, en az üç ayda bir toplantı alır. Kurulda, yönetim, finans ve arşiv komiteleri yanı sıra kooperatifin prensiplerinin uygulandığını gözetleyen izleme komitesi de seçilir.

Gelir dağıtımı

Kooperatifin geliri şu şekilde dağıtılır: Yüzde 5 kooperatif birliğine gider, yüzde 25 kooperatiflerin genişletilip yaygınlaşması için olan fona gider, geri kalan yüzde 70 ise kurulun kararına bırakılır, genellikle üyeler arasında dağıtılır. Kesin sayılar, tıpkı bu talimatların pek çoğu gibi, dogmatik bir şekilde sabit değildir ve tartışmalardan sonra farklı durumlara göre düzenlenebilir. Ancak, bölgesel yapıya (kooperatif birliğine) maksimum yüzde 5 ayrılması değişemeyecek tek kuraldır ve daha az olabilir ama otonomiyi sağlamak adına fazlası olamaz.

Pratikte kooperatifler

Ulus-devletlerin baskıcı ve emperyalist politikalarının gizli ideolojik meşrulaştırması olan kapitalist modernitenin ana akım ekonomik teorisi, (egoist) bireyi esas ekonomik özne olarak görür. Farklı gruplar bile, bir rasyonel bireyin çıkarı için çalışanlar olarak basitleştirilirler. Bu teorinin büyük oranda Batılı beyaz erkekler tarafından icat edildiği göz önüne alınırsa, bu hiç de şaşırtıcı değildir. Kendi toplumlarında, insan kavramını “doğalında” bireyci hareket eden ve maksimum fayda güden olarak uygulamayı büyük oranda başardılar. Ortadoğu dahil olmak üzere dünyanın pek çok diğer bölgesinde insanlığın bu imajı, halkın gerçekliği ve düşünce şekliyle örtüşmüyor. Mesela, Kuzey-Doğu Suriye’de kimse bize köylerinde kaç kişinin yaşadığını veya kooperatiflerinde ne kadar insan olduğunu söyleyemez. Kullanılan birim neredeyse her zaman ailedir. Bundan ötürü, aileden ekonomik ve sosyal özne olarak bahsetmek (Nesneden ziyade!) daha mantıklıdır.

Neler üretiliyor?

Rojava’daki kooperatiflerin çoğunluğu, sebze meyve ve mahsul eken tarımsal kooperatifler. Ancak, çiftlik hayvanları (kuzu, inek, tavuk) işinde olduğu gibi, fırınlar, restoranlar, giysi dükkânları, terzi, berber, dikiş, tuz üretimi ve elektrik gibi çeşitli düşük yoğunluktaki üretim ve hizmet alanlarında uğraşanlar da var. Daha kompleks ve teknoloji yoğunluklu tarımsal sektör harici üretim-kooperatifleri için kısıtlayıcı iki faktör, zaman zaman somut üretim sürecine dair bilgi eksikliği ve daha da önemlisi gerekli ekipman ve makinelerin yokluğudur. Bu, rejimin bölgeye karşı geçmişten gelen devlet içi sömürgeci ekonomik politikaların ve günümüzdeki ambargonun direkt bir sonucudur. Somut bir örnek olarak, geçtiğimiz aylarda çorap üretimi için kooperatif kurmak isteyen ama organize olmak için gerekli araçları olmayan kadınlar vardı. Genel olarak, kooperatifler mahallenin veya köyün komünlerine ve hatta birkaç başka komünlere direkt olarak bağlılar. Bu durum, yapılan aktivitenin yerel halkın yararına işlediğini temin ediyor.

Girişim örneği

Hesekê’nin ekonomik komitesinde geçirdiğimiz zamanda, bir kooperatifi sıfırdan kurma sürecinin bir parçası olma şansımız oldu. İlk adım olarak, antik yerleşim yeri Til Beydar ve sınır kasabası Dirbêsiyê arasında kalan bir köydeki bir aileyi ziyaret ettik. Çay içerken, aileye tüm köyle birlikte kooperatif kurmanın nasıl karşılandığına dair fikirlerini sorduk, diğer köyler razı olacak mıydı? O gün, bir ilk izlenim olması ve bir müzakere başlatması açısından, sadece durumla alakalı olabilecek koşulları sorduk: Toprağın durumu nedir? Köylüler köylerinin etrafındaki topraklara zaten sahipler mi? Sahadaki fiziksel işi yapmak için köyde kalıcı olarak yaşayan yeterli sayıda kişi var mı? Suyun durumu nedir? Notlarımız aldık ve aileye tüm köyle bir görüşme organize etmelerini istedik.

Yaklaşık bir hafta sonra, herkesin bizi beklediği köye geri döndük. Tüm köylülere neden bu projeyi başlatmalarını önerdiğimizi kısaca açıkladıktan ve birkaç soruyu cevapladık ve kendi aralarında atılacak gelecek adımları tartışmaya başladılar. Öz-yönetim, sadece bir hafifletme görevi oynamak istiyor. Gerekirse yönetim tohumları sağlar, kuyuların inşası için yardım eder veya elektrik tedariğini geliştirir. Kooperatif, öz-yönetimden aldığı desteği geri öder. Gelgelelim ki, faiz gibi bir şey olmadığı gibi, kooperatifler, geri ödemekte sorunlarla karşılaştığı durumlarda (mesela kötü bir hasat veya tarlaların yakılması) borcu ödemek zorunda değildir veya ödemeyi yıllara yayabilir.

Bu köyde, temel tarım için altyapı uygundu. Sonuç olarak, köy halkı süreci başlatması ve mahsul ve teknikler hakkında bilgi toplaması için sorumluluk alacak üç kişide karar kıldı. İki-üç hafta içinde tekrar görüşmeye karar verdik. Hesekê’ye geri yola çıktığımızda hava çoktan kararmıştı ve uzaktan Mardin şehrinin parıldayan ışıklarını görebiliyorduk. Yorgun olsak bile Rojava ovalarını zenginleştirmek için yeni bir kooperatif olasılığı sayesinde keyfimiz yerindeydi. Farklı bir günde, sekiz farklı köyden gelen ve 51 aileden oluşan bir kooperatif görüşmesine katıldık. Görüşme için herkesten daha yaşlı olan zeytin ağaçlarıyla çevrili köylerden birinde toplandık. Birleşik kooperatifin bazı üyeleri zeytin ağaçlarının altında otururken zorlukları tartışıp ve bizim sürdürülebilir uzun dönem çözümümüzü dinliyorlardı: Otonomi.

Bu köyler çoğunlukla buğday ekimi üzerine olan ortak bir tarım kooperatifi yürütüyorlar. Gelgelelim ki, o gün tartışma genel olarak öz-yönetimin genel rolü ve desteği üzerineydi. Görüşme başladıktan hemen sonra, bazı üyeler günlük hayatlarında karşılaştıkları zorluklar ve yoksulluklardan bahsetti. Bir üye ise köyleri yandaki kasabaya bağlayan yolun kötü bir halde olduğunu ve temiz su ile elektrik sıkıntısı çektiklerini açıkladı. Yaşlı bir adam ise tavşanların nüfus yoğunluğu hakkındaki sorunlarını ve çocuklarının okula gitmek için ulaşım bulmakta zorlandığını ekledi.

Su kıtlığı

Ne var ki, pratikte Özerk Yönetim tüm bölgeyi etkileyen su gibi temel sorunları hızlıca çözmek için yeterli acentaya sahip değil. Mesela su kıtlığı, Suriye ve genel anlamda Ortadoğu’ya su akışını azaltan şeyin, Türkiye’nin son birkaç on yılda Güney Kürdistan’daki çevresel açıdan bir felaket olan devasa baraj inşasının direkt bir sonucu olmasının yanı sıra, Türkiye’nin ve İslamcı çetelerin önemli su borularını hedef alarak bombalaması ve işgal edilen alanlardan su tedariğini kesmesi gibi savaş suçu sayılan doğrudan etkisiyle gerçekleşti.

Daha da önemlisi, genel olarak bazı kooperatif üyelerinin beklentisini düşürmek zorunda kalıp, ekonomik komiteden temsilciler olarak komünlerinin karşılaştığı her zorlukta hazır çözümler getiremeyeceğimizi açıkladık. Onun yerine bizim yaklaşımımız, köylüleri uzun vadeli sürdürülebilir tek çözümün kendi kendine yetebilirlik, yani sorunlarını çözmek için Özerk Yönetim desteğinden mümkün olduğunca azade olmak ve devlet mantalitesini yenmek olduğuna ikna etmeye çalışmak üzerineydi. Özellikle, Ortadoğu’da şu an deneyimlediğimiz siyasi ve askeri politik istikrarsızlık göz önüne alınınca, hele ki Kuzey ve Doğu Suriye’deki devamlı yerel tehditlerin yanı sıra küresel güçlerin tehditleri düşünülürse, dışarıdan gelecek desteğe güvenmemek gerekiyor. Bu sebeple, üyeleri kooperatifleri büyütüp köyler ve köylüler arasında komünal ruhu güçlendirerek geleceğimizi kendi elimize alabileceğimiz noktasında ikna ettik.

Özerk Yönetim’in rolü

Kooperatifin ailelerin geçimlerini sağlayabildiği koşullarla birlikte, elde edilebilecek mali veya maddi bağımsızlığın yakalanması ve aynı zamanda örgütlenme yoluyla öz-savunma veya eğitim alanlarında kazanılabilecek özerkliği de içermektedir. Ayrıca, yukarıda açıklanan prensiplerdeki gibi, kooperatifin kazancının büyük çoğunluğuyla yeniden yatırım yapılıyor ve komünal projeler için kullanılmasının yarattığı olanakla, komün hep birlikte oturup hangi toplumun hangi projeye daha çok ihtiyacı olduğunu tartışabiliyor. Örneğin, az önce bahsedilen köyler okul servisi veya yolların tamirini sağlamak için karar alabilirler. Toplantıda bunun gibi, uğruna savaşabilecek bir gelecek rotası çizmeye çalıştık. Bu anlamda, Özerk Yönetim’in rolü kooperatifleri başarıya giden zor yolda desteklemek olarak öne çıkmaktadır.

*Kaynak: Bu metin, Rojava Enternasyonalist Komünü tarafından “Revolution and Co-operatives: Thought about my time with the Economic Comitee in Rojava” başlıklı yazıdan BiosEthosPoliticos çeviri ekibince kolektif bir şekilde çevirilip redakte edilmiştir.

Kaynak: Yeni Yaşam

  • Hakkımızda
  • Künye

 

Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…