Her çıkan yönetmelikte koşullarının düzelmesini bekleyen aile hekimlerinin hayal kırıklığı bitmiyor. İktidarın müjdelediği, aile hekimlerinin merakla beklediği son yönetmelik değişikliğinde, teşvik ve ödeneklerin şartlara bağlaması hem ‘fiyasko‘ hem de ‘onur kırıcı‘ olarak değerlendiriliyor. Yönetmelik bir fiile, iki ceza getirdi.

Ne Aralık 2021’de TBMM’ye gönderilip geri çekilen yasa önerisinde ne de 12 Ağustos’da çıkan Sağlık Bakanlığı Ek Yönetmeliği içinde aile hekimlerinin yeri yoktu. Onlara, 14 Mart Tıp Bayramı’nda verilen müjdeyi beklemek düştü. Nihayet 25 Ağustos 2022’de Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılamasına Dair Yönetmelik yayımlandı. Aile hekimleri, yıllar içinde yaşadıkları ücret kayıplarının telafisi, aile sağlığı merkezlerinin (ASM) ayakta durabilmesi için artan kira bedelleri ve enflasyonun karşısında cari ödeneklerin gerektiği kadar iyileştirilmesini bekliyordu. Ancak destek ve teşvik yönetmeliğiyle getirilen düzenlemelerin şartlara bağlanması aile hekimlerini bir kez daha hayal kırıklığına uğrattı.
Halen 27 bin aile hekimliği biriminde yaklaşık 25 bin aile hekimi hizmet veriyor.
Günde 76 hasta bakan teşviğini alır!
İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) Başkan Yardımcı Dr. Esin Ayfer Çulha Dildök, sağlığın temeli olan koruyucu hekimliğe daha fazla zaman harcamak için gerekli süreye sahip olmak istediklerini belirterek şöyle devam etti:
“Gereksiz reçete tekrarının ve uygunsuz, mevzuatsız rapor taleplerinin önüne geçilmesini beklerken yeni yönetmelikte gördük ki bunca iş yükü yetmezmiş gibi bu kez ‘teşvik ödemesi’ altında bir miktar daha fazla ücret alabilmek için günlük 76 muayene yapma şartı getirildi. Günde 76 kişi muayene etmek için tüm mesai süremizi sadece muayene için kullandığımız var sayılırsa beş-altı dakikada bir hasta bakmamız gerekir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, tam, sağlıklı muayene için en az 20 dakika süre ayrılması gerekiyor. Hekimin ve hastanın beş-altı dakikada anlamlı bir sonuç alması mümkün mü? Üstelik koruyucu hekimliğin ikinci plana atılması toplum sağlığı için büyük bir risk. Ülkenin sağlık harcamalarını gereksiz yere artırır. Ucuz olan korumak, pahalı olan tedavi etmek.”
Yaklaşık asgari ücret kadar maaş alan aile hekimi var
İstanbul’da asgari ücretten biraz fazla ücrete çalışıp yaşamının idame etmek için uğraşan aile hekimleri bulunuyor. Kendilerine kayıtlı nüfusu çok düşük olan bu hekimlerin böyle bir ortamda günde 76 hasta muayene etmesi imkansız.
Yönetmeliğin bir diğer kalemi ‘destek‘ ödemesi. Bunun da şartı var: Aile hekiminin 12 ay boyunca destek ödemesinden yararlanması için herhangi bir ceza puanı almaması gerekiyor. İşe geç kalmak, uygunsuz rapor ya da hem hastanın sağlığına hem ülkeye maliyetine zarar gereksiz antibiyotik yazılması taleplerinin yerine getirmemek, basına demeç vermek gibi kimi insani kimi hukuki kimi sağlığı koruma amaçlı haklarını kullanmaması bekleniyor. Dildök, buna dair şunları söyledi: “Bu örnekler kötü niyetli bir yönetici için hukuksuz ve subjektif değerlendirmeyle ceza puanı sebebi. Daha da trajikomik olan bu ceza puanları bir süre daha Anayasa Mahkemesi tarafından yanlış bulunan, doğru yapılması için belli süre verilerek ilgili mercilere geri gönderilen hukuksuz Ceza Yönetmeliğiyle verilecek.”
Cari ödenek enflasyonun hızına yetişemiyor

ASM’ler birinci basamak sağlık hizmetlerinin yürütüldüğü, ‘cari ödenek‘ adı altında ödenen gider ödemeleriyle işletilen kurumlar. Ancak son yıllarda enflasyon artışıyla beraber, elektrik ve doğalgaz gibi fatura giderlerine, tıbbi sarf malzemelerine (birçoğu ithal), kırtasiye malzemeleri ve kiralara (özellikle özelden kiralanan ASM’lerde) çok yüksek oranda zamlar geldi. Dildök yaşadıkları darboğazı şöyle anlattı:
“2021 Ocak’ta elektriğin kWh ücreti 0,59 TL iken 1 Eylül itibariyle 3,6 TL oldu, yüzde 600 zamlandı. Doğalgaz metreküp ücreti 2021 Ocak’ta 1,59 TL iken 1 Eylül itibariyle 5,05 TL oldu, yüzde 320 zamlandı. Özellikle pandemi sebebiyle artan tıbbi sarf ücretlerine ortalama yüzde 400, kırtasiye ücretlerine ortalama yüzde 250 zam geldi. Özellikle 2021 sonu 2022 başı itibariyle TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarıyla kiralara da yüzde 50-80 oranında zamlar yapılmıştır. Asgari ücrete de son 2 yıl içerisinde yüzde 136 zam yapıldı. Tüm ücretler dikkate alındığında ASM gider kalemlerine son iki yıl içerisinde ortalama yüzde 250-300 oranında zam geldi. Bize yapılan cari ödeneklerse son iki yılda sadece yüzde 115 arttı. Cari ödeneklerde uzun süredir beklediğimiz iyileştirme 2021 Haziran ayında yayınlanan yeni ödeme ve sözleşme yönetmeliğinde de yapılmamıştı.”
Tüm işletmesi hekimlere ASM’ler kira, elektrik, personel ve tıbbi sarf giderlerini karşılayamaz hale geldi. Birçok aile sağlığı merkezi ‘kira rayiç belirleme’ açısından mahkemeye verildi. Birçoğu da Aile Sağlık Merkezini tahliye etmek zorunda kaldı, hala da kalıyor.
Yeni yönetmelik tam bir fiyasko
Dildök, müjdelenerek çıkan bu değişiklik yönetmeliğinin tam bir ‘fiyasko’ ve ‘onur kırıcı’ olduğunu, çalışma motivasyonunuysa dinamitlediğini söyledi: “Üzülerek belirtmeliyim ki bu durum gerçek anlamda düzeltilmezse, çalışmayı bırakacak aile hekimlerinin sayısı artacak, zamlar ve ev sahibi kira sorunları nedeniyle ASM’LER kapanacak, toplum sağlığı bundan olumsuz etkilenecek.”
Sorunlarının çözümünün zor olmadığı söyleyen Dildök, taleplerini özetledi:
“Aldığımız temel ücretimiz insanca yaşam koşullarımızı sağlayabileceğimiz ve emekliliğimize yansıyacak şekilde düzenlenmeli. ASM’lerin işleyişini sekteye uğratmamak için cari ödenekleri günümüz ekonomi koşullarına uygun şekilde arttırılmalı, tüm aile sağlığı merkezleri kamuya ait olmalı ya da kamu tarafından kiralanmalı koruyucu hekimliğin ön plana çıktığı toplum sağlığına ve ülke ekonomisine yararlı sağlık politikaları yapılmalı.”
Bir fiile iki ceza olur mu?
Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHESEN) Başkanı Dr. Gürsel Özer, yönetmeliğin en büyük handikapının ‘bir fiile iki ceza vermesi’ olduğunu söyledi. Bunun bütün hukuksal normlara aykırı olduğunu vurgulayan Özer, şöyle devam etti: “Siz işe geç kalana ihtar puanı veriyorsunuz bir de üzerine yetmezmiş gibi ücretlendirilmesinde tam kesinti yapıyorsunuz. Devlet Memurları Kanunu’nda herhangi bir suça tek ceza verilebilir. Diğer kamu çalışanları statüsünde görev yapan aile hekimliği çalışanlarına da farklı uygulamada bulunmak elbette ki hukuki değil!”
AHESEN yönetmeliğin bu kısmının iptal edilmesi için dava açtı.
Özer yönetmelikle verilen destek ve teşvikin yetersiz olduğunu hatırlattı: “Yetersizliği bir yana özellikle teşvik kısmı aile hekimliği uygulamasının ruhuna aykırı. Aile hekimliği koruyucu hekimlik sunumudur. Çok sayıda poliklinik birçok koşulda da olanaksız. Aile hekiminin kayıtlı sayısı 2 binler seviyesindeyse yönetmelikte verilen poliklinik sayılarına ulaşmak zaten imkansız. Kayıtlı kişi sayısı az, dolayısıyla daha az ücret alan aile hekimliği çalışanları teşvikten mahrum bırakıldı.”
“Hemşiresiz, ebesiz kalabiliriz”
Yönetmelikle aile sağlığı çalışanlarına (ASÇ) iyileştirme yapılıyormuş gibi gösterilse de gerçekte yapılmıyor. Özer bu ihmalin sonuçlarını şöyle paylaştı:

“ASÇ’lere yapıldığı söylenen iyileştirme tüm koşulları sağlasa bile öngörümüz en fazla 300-400 TL tutarında olacak. Enflasyonun resmi rakamlarda bile yüzde 80’ler civarında olduğunu düşünürsek yapılan bu iyileştirmenin göstermelik olduğu aşikâr. Aile hekimliği uygulamasında ASÇ istihdamının büyük kısmı kamudan karşılanıyor. Bu istihdam gönüllülük esasına göre. ASÇ’lere iyileştirme yapılıyormuş gibi çıkarılan bu yönetmelik uygulamadan ASÇ çıkışını hızlandıracak. Zaten yüzde 20’lere ulaşan ASÇ eksikliğini artıracak ve halkın daha iyi bir sağlık sunumundan mahrum bırakacak. Yönetmeliğin ‘ASÇ’lere tavan ücretin yüzde üçü kadar ödeme yapılır’ bölümü derhal revize edilmeli ve makul seviyelere çekilmeli.”
Aile hekimliği uygulamasına inanılıyorsa ivedilikle aile sağlığı merkezlerinin kamu tarafından inşa edilerek, aile hekimlerine kiralanması gerektiğini belirten Özer, kaliteli hizmet verebilmeleri için cari ödemelerin artırılmasının elzem olduğunu da söyledi. Özer, “Tüm bunlar yapılmazsa bakanlığın 2 bin 500 kişiye bir aile hekimi hedefini gerçekleştirmesi olanaksız” dedi.
Kira ASM’ler için de büyük sorun
Kira artışları ASM’leri de vurdu. Kira dönemi 10 yılı aşan merkezlerin sahipleri tarafından binaları terk etmeleri isteniyor. Özellikle büyük Kentlerde davalık birçok ASM binalarını terk etmek zorunda kalacak. Özer tabloyu şöyle özetledi:
“Mülk sahiplerinin artış bile istemeksizin tahliye talepleri düşündürücü. Onlar dahi aile hekimlerinin kirayı karşılayacak güçlerinin olmadığının farkında. Özellikle pandemi sonrası tıbbi malzemelere, açıklanan enflasyon oranlarının iki-üç katı zam geldi. Kira, elektrik, doğal gaz zamları hepimizin malumu. Merkezler bir işletme. Herhangi bir işletmenin devlet memuru zam oranıyla sürdürülebilmesi olanaksız.”
‘Kemoterapi alan doktorun bile maaşı kesiliyor‘
Şanlıurfa Aile Hekimleri Derneği Başkanı Dr. Yusuf Eryazğan, Sağlık Bakanlığının yönetmelikle büyük bir ayrımcılık yaptığını söyledi: “Hiçbir şart getirmeden tüm sağlık camiasına bazı destekler sunarken aile hekimlerinin kronik sorunları çözülmeden, sadece şartlar koşarak bazı destekler sunuluyormuş gibi yapılmasını kabul edemiyoruz. Aile hekimlerinin yıllardır süren vekaletsiz izin problemi hali hazırda halen devam ediyor. Kemoterepi aldığı halde maaşı kesilen meslektaşlarımız var. Geçirdiği rahatsızlıkta yerine bakacak hekim bulamayan aile hekiminin maaşı kesiliyor. Bu dünyanın hiçbir yerinde yok! Bu bir insanlık ayıbı ve emek verenlere zulümdür.”

Sağlık Bakanlığı tarafından ödenen cari gider ödeneğinin enflasyon karşısında ezildiğini vurgulayan Eryazğan, “Kiramız yüzde 100 artıyor. Elektriğe, suya, doğalgaza ve kullanılan tüm malzemelere yüzde“ dedi.
AHEF, Birlik Dayanışma Sendikası ve diğer meslek örgütlerini bu konuda defalarca düzeltme önerileri sunmasına rağmen sonuç alınamadığını belirten Eryazğan, “Aile hekimleri eylemlere kaldıkları yerden devam etme noktasında istişarelerde bulunuyor ve bu kararlıktayız” diye konuştu.
Kaynak: DİKEN – Mesude Erşan