Savaş denilen olgu, doğadaki tüm canlı veya cansız varlıkları ilgilendiren bir durumdur.

Özellikle gelişen teknik ile birlikte, savaş sadece savaşanların ölümüne veya yaralanmasına değil yürütülen coğrafyadaki tüm varlıklara bir şekilde zarar veriyor.

Sadece yürütülen coğrafya ile de sınırlı kalmayıp, savaşın yürütüldüğü coğrafyanın sınırlarını aşan bir boyut kazanıyor.

Yaklaşık son 11 yıldır Suriye’de yaşanan-yaşatılan savaşın yarattığı sonuçlara bakarak, yıkımın ve trajedinin boyutlarının tüm dünyayı etkilediğini görüyoruz.

Savaşın yaşandığı Suriye coğrafyasında on milyonlarca insan doğrudan sonuçlarını ağır bir şekilde yaşarken, topraklarını terk etmek zorunda kalan yine milyonlarca insanın yaşadığı trajedi ve zulüm tüm dünyayı yakından ilgilendiriyor.

***

Suriye’deki savaşın yarattığı trajedinin dünyanın gündemine düşen çok sayıda fotoğrafı söz konusu. Ancak bu fotoğrafların en simge olanı ve tüm insanlığın karşısında dara durup hesap vermesi gereken fotoğraf, 2 Eylül 2015 tarihinde Akdeniz’de annesi ve erkek kardeşiyle birlikte boğulan 2 yaşındaki Alan Kurdî’nin fotoğrafıdır.

Alan Kurdî’nin yüzü suya dönük sahile vuran fotoğrafı, savaş ve yarattığı sonuçların tüm dünyanın suratına çarpılması açısından, 1972’de ABD’nin Vietnam’ı işgali sırasında napalm bombalarının yaktığı Kim Phuc’un fotoğrafıyla benzer bir özellik taşıyor.

Nasıl ki, napalm bombalarının etkisiyle bedeni yanan Kim Phuc’un fotoğrafı, 1972’deki savaş gerçeğini tüm insanlığın suratına çarpmışsa aynı şekilde Alan Kurdî’nin fotoğrafı da 2015 yılında, ‘Savaş budur’ diyerek, Suriye’deki savaşı suratımıza çarpmıştır.

***

Savaş olgusu üzerine söz kurarken, simgeleyen Kim Phuc ve Alan Kurdî fotoğrafları üzerinden yarattığı sonuçlar itibariyle her savaşın aynı zamanda bir trajedi olduğunu söyleyebiliriz.

Ancak savaşların haklı veya haksız olanlarını da bir tarafa not ederek değerlendirmek zorundayız.

Örneğin Vietnam savaşında haksız bir şekilde savaş yürüten ve Vietnam’ı işgal eden ABD’ye karşı Vietnamlıların yürüttüğü savaş haklı ve meşru bir savaştır.

Ve bu savaş nedeniyle ortaya çıkan trajik sonuçların sorumlusu Vietnam veya Vietnam halkı değil ABD’dir.

Savaş karşıtlığı yaparken, bu gerçeği görmek ve buna göre bir pozisyon almak son derece önemlidir.

Savaş karşıtlığı ABD’ye karşı Vietnam halkının yanında yer alıp, destekleyerek daha büyük bir anlam kazanır.

Yine Alan Kurdî ve ailesinin topraklarını terk etmek zorunda kaldığı ve Akdeniz’de boğulduğu Suriye-Kuzey Doğu Suriye’de 11 yıldır devam eden savaşın sorumluları da başta emperyalistler olmak üzere Esad rejimi ve bölgesel güçlerdir.

Suriye’deki savaşın bu kadar uzun sürmesinin ve insani boyutlarda yarattığı yıkımın her geçen gün büyümesinin başlıca nedenlerinden biri de Türkiye’nin Kürt karşıtlığı üzerinden yürüttüğü savaş politikasıdır.

Suriye’deki savaşa karşı çıkılırken, emperyalizm ve sömürü olgusuna nasıl karşı duruluyorsa aynı şekilde Türkiye’nin yürüttüğü savaş politikaları da hiçbir şekilde es geçilmeden hedef alınmalı ve savaşın asıl nedenlerinden biri olduğu vurgulanmak zorundadır.

***

Tam da bu noktada HDP’nin 6 Ağustos’ta Diyarbakır’da 7 Ağustos’ta ise İstanbul’da “Savaşlara ve Sömürüyü Hayır” sloganıyla gerçekleştirdiği mitinglerin eksikleri olsa da büyük bir öneme sahip olduğunu söylenebilir.

İstanbul Kartal Meydanı’nda binlerce kişinin katıldığı mitingi takip ettim.

Mitingde özellikle genç kitlenin çok olması dikkat çekerken, HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek’in yaptığı konuşma yukarıda bahsettiğim içeriğe uygun bir konuşmaydı. (1)

Çiçek, yaşanan savaş ve sömürünün nedenlerini, Türkiye ve mevcut iktidarın neden savaşa ihtiyaç duyduğunu gayet net cümlelerle ifade etti ve savaş karşısında alınması gereken tutumu özetledi.

AKP-MHP iktidarının yürüttüğü savaş politikalarını sert bir dille eleştiren Çiçek, devletçi muhalefetin de özellikle Kürtlere karşı yürütülen savaşta iktidar ile ortaklığına işaret etti.

Haksız savaşların ve sömürünün nedenlerini, iktidarların savaş yürütürken amaçladıklarıyla yoksulların ve ezilenlerin payına düşeni; Türkiye’nin Suriye’de, Irak’ta yürüttüğü ve yeni cepheler açarak genişletmeyi düşündüğü savaş politikası üzerinden teşhir etti.

***

Sömürüye ve savaşlara dur demek elbette büyük bir önem taşıyor.

Bunlara karşı çıkılırken, savaşın haklıları ve haksızları noktasında da pozisyonumuzun net olması gerekiyor.

Kim Phuc ve Alan Kurdî’nin fotoğraflarını ortaya çıkaran gerçeğe işaret ederken, haksız savaş yürütenlerin karşısında haklı olanların yanında olmak ve onlarla birlikte mücadele etmek sömürü ve savaş olgusunu ortadan kaldırabilir.


1- http://mezopotamyaajansi35.com/search/content/view/179116?page=1&key=da7b59f0be3fd5f678767950e40f9b55
  • Hakkımızda
  • Künye

 

Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…