Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Merkez Yönetim Kurulu salgın döneminde sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin yaşadığı sorunlara dair bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı SES Eş Genel Başkanı Gönül Erden okudu.
Basın açıklamasında “sağlık emekçisi sayısının azlığı, COVID-19 salgınında alınan önlemlerin yetersizliği ve güvencesiz çalışmanın dayatılması” sorun başlıkları gündeme getirildi.
Açıklamada sorunların çözümü için “güvenceli iş, güvenli gelecek” kampanya takvimine dair bilgi verildi.
Sorunlar salgının kontrolden çıktığına işaret
Açıklamada sağlık emek ve meslek örgütleri tarafından açıklanan vaka sayılarının ve sıralanan sorunların, salgının kontrolden çıktığına işaret ettiği ifadeleri yer aldı.
“Test- temaslı- tedavi algoritmalarının bilimsel yaklaşımlarla uyuşmayacak şekilde değiştirilmesi; sağlık ve sosyal hizmet emekçilerini korumaktan fersah fersah uzak sağlık ve sosyal hizmet politikaları, salgın kontrolü için alınması gereken önlemlerin ısrarla hayata geçirilmemesi salgının sonraki süreçleri için ise kaygılarımızı çok daha artırmaktadır” ifadelerine yer verilen açıklamada bu durumun SES’in üzerine düşen sorumlulukları da artırdığına dikkat çekildi.
Sağlık ve sosyal hizmet emekçi sayısındaki yetersizlik sınırda
Sağlıkta dönüşüm programının bir yansıması olarak sağlık hizmetleri yıllardır en az çalışanla yürütülmeye çalışılıyor. “Normal” dönemler için bile çok yetersiz olan sağlık emekçi sayısı, OEDC ortalamalarının çok altında. Örnek vermek gerekirse 100 bin kişiye düşen hekim sayısı OECD ortalamasında 348 iken Türkiye’de 100 bin kişiye düşen hekim sayısı 187’dir. 100 bin kişiye düşen Ebe-hemşire sayısının OECD ortalaması 938 iken Türkiye’de 100 bin kişiye düşen ebe hemşire sayısı 301 yani 1/3 oranında.
Açıklamada pandemi şartlarında bu sayılara hizmet vermenin imkansız olduğunu dikkat çekilerek şöyle denildi:
Açıklamada “Sağlık emekçi sayısını yeterli oranda artırmanın getireceği problemler de şöyle sıralandı:
- Sağlık emekçilerini uzun saatler, arka arkaya, yorgun şekilde çalıştırmak; salgın döneminin gereksinimi olan dinlenme olanaklarının artırılması, mesai saatlerinin kısaltılması, 24 saat çalışmanın kaldırılması gibi önlemleri uygulanamaz hale getirilmesi,
- Yıllık izinlerinin kaldırılması,
- Sağlık emekçilerine test yapılmaması demektir. Az test demek, enfekte sağlık emekçilerinin o kadar az tespit edilmesi,Temaslı sağlık emekçilerinin, hatta pozitif sağlık emekçilerinin çalıştırılması demektir.
- İdari izinli sayılması gereken, risk gurubu sağlık emekçilerinin canları pahasına çalıştırılması,
- Hamile olup enfekte olan sağlık emekçisinin yerine yine bir hamile sağlık emekçisi koymak,
- Sağlık emekçilerinin açık kapatmak için bir gün oraya, bir gün buraya güvensiz şekilde görevlendirilmesi, salgının yayılım riskini de artırmak demektir.
Toplu istifalar, emekli olarak alandan ayrılmalar söz konusu
Açıklamada zor koşullar altında çalışan sağlık emekçilerinin tükendiğine ilişkin ifadelere yer verilirken, yolun sonuna gelindiğine Türkiye’de ataması yapılmayan yüzbinlerce sağlık emekçisinin de göreve başlatılması gerektiğinin altı çizildi.
Benzer problemin sosyal hizmet emekçileri için de gündemde olduğu vurgulandı. Bu alandaki sorunlar ise şöyle aktarıldı:
Güvencesiz çalışmayı sürdürmenin dayanağı yok
Pandemi dönemi tüm dünyaya neoliberal, kar odaklı sağlık ve sosyal hizmet modellerinin çöktüğünü, halk sağlığını korumaktan uzak olduğunu; sağlık ve sosyal hizmetlerde kamusal hizmetlerin ne kadar önemli ve hayati olduğunu tekrar hatırlattı. Türkiye’de de neoliberal politikaların etkisi ile kamu hizmetleri giderek özelleştirilmiş, sağlık ve sosyal hizmet alanı gibi tamamen özelleştirilemeyen hizmetlerde ise kısmi özelleştirmeler yolu ile bu hizmetler piyasaya açıldı. Bu kurumlar şirket mantığı ile çalıştırılmakta. Bu politikaların en önemlilerinden birisi de, kamuda kadrosuz- güvencesiz çalışmanın yaygınlaşması.
Açıklamada çalışma yaşamında karşılaşılan sorunlar, adaletsizlikler ise şöyle sıralandı:
- Farklı istihdam biçimlerinde oldukları için farklı ücretler aldılar.
- Farklı istihdam biçimlerinde oldukları için farklı çalışma koşullarında çalışmaya zorlandılar.
- Farklı istihdam biçimlerinde oldukları için farklı baskı biçimleri ile karşılaştılar.
- Farklı istihdam biçimlerinde oldukları için fiilen farklı örgütlenme haklarına sahiptiler.
- Farklı istihdam biçimlerinde oldukları için farklı haklara sahiptiler. Tayin hakları, izin hakları farklıydı.
- Farklı istihdam biçimlerinde oldukları için mali ve sosyal hak kayıplarına maruz kaldılar.
- Farklı istihdam biçimlerinde oldukları için özel hayata saygı hakkı, aile kurma hakkı, seyahat özgürlüğü gibi temel hakları ihlal edildi.
“Güvenceli iş güvenli gelecek”
SES tüm bu sorunların çözümü olarak şu talepleri ilan ettiğini duyurudu:
- Tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçileri kadroya alınsın,
- Güvencesiz çalışma kalıcı olarak sonlandırılsın,
- Sağlık ve sosyal hizmet alanlarında yetersiz olan emekçi sayısı kadrolu atamalarla artırılsın.
Açıklanan “Güvenceli iş, güvenceli gelecek” isimli kampanyanın takvimi ise şöyle:
İşyerinde stantlar açacak, imzalar toplayacağız. İmza kampanyası Web sayfamızda da ([email protected]) imzaya açılacak.
İşyeri toplantıları yapılacak.
İşyerleri önünde basın açıklamaları yapılacak.
Sosyal Medya etkin kullanılacak.
28-29-30 Eylül 2020
Şube/temsilcilikler aracılığıyla o ilin milletvekilinden randevular alınarak imzaların bir nüshası milletvekillerine teslim edilecek.
28-29-30 Eylül 2020
Genel Merkez TBMM de grubu bulunan partilerin grup başkan vekillerinde randevu alarak imzaların bir nüshasını teslim edilecek.
1 Ekim 2020
Her şube/temsilcilikten yapılan açıklamalarla bir kişiyi temsilen Ankara’ya uğurlayacak.
2 Ekim 2020
İllerden gelen temsilcilerimizle ile birlikte TBMM Başkanına imzalar teslim edilecektir.
Kaynak: Sendika.Org