301 madenci Soma’da anıldı
301 maden işçisinin yaşamını yitirdiği Soma Katliamı’nın yıl dönümünde Madenci Anıtı önünde bir araya gelen aileler adalet istedi.
Manisa’nın Soma ilçesinde 2014 yılında 301 maden işçisinin yaşamını yitirdiği maden faciasının üzerinden 5 yıl geçti.
Dava süresi boyunca yaşanan hukuki sürece ve son olarak Can Gürkan’ın tahliye edilmesine tepki gösteren aileler, Soma 301 Madenciler Derneği önünde bir araya gelerek ilçede bulunan Madenci Anıtı’na kadar yürüdü.
Yürüyüşten sonra anıt önünde basın açıklaması yapıldı. Anmaya Manisa Barosu Başkanı Ali Arslan ve CHP Manisa Milletvekili Vehdi Bakıroğlu katıldı.
301 madencinin isminin yazılı olduğu pankartı taşıyan aileler sık sık “301 unutma”, “Can Gürkan tutuklansın” sloganları attı.

Katliamda Oğlu Uğur Çolak’ı kaybeden İsmail Çolak metni okudu.
Adalet arayışlarından vazgeçmediklerini vurgulayan Çolak, taleplerini meclise taşıyan vekilleri, dava sürecinde ailelere destek olan avukatları ve tutuklu ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı’yı selamladı.
Katliamın ardından dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın, “Kusuru ve suçu olan kim varsa babamın oğlu bile olsa adalet önünde hesabını verecek” sözlerini hatırlatan Çolak, yine o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Madencinin kaderinde madenciliğin fıtratında böyle ölümler vardır” sözlerini hatırlattı.
Çolak, katliamdan tam 11 ay sonra 13 Nisan 2015’te başlayan ve geçen sene 11 Temmuz 2018’de karara bağlanan yargılama boyunca siyasi iktidar tarafından pek çok engelle karşılaştıklarını söyledi.
“Nihayet çıkan karar patronlara ödül gibi olmuştur. Neticede yitirdiğimiz canların her biri için Can Gürkan yalnızca 17 gün hapis yattı. Yargılanan sorumluların diğerleri de yine yitirdiğimiz her bir canımız için günlerle ifade edilecek kısa cezalar aldılar.”
“Sermaye yanlısı bir kararla davanın sanıklarından olan Can Gürkan tahliye edildi. Üstüne bir de mahkeme kendisine hediye verdi. Birkaç yıllığına iptal edilen maden işletme yetkisi de iade edildi.
“Bu karar yeni katliamların önünü açmıştır. Bu karar sermaye ve diğer patronlara ‘işçileri istediğiniz gibi çalıştırabilir, güvenlik önlemlerini almadan işe koşabilir, ölüme gönderebilirsiniz’ demektedir.
“Karar, Türkiye’de adalet sisteminin güçlüden ve zenginden yana olduğunu, adaletin bir kez daha göçük altında kaldığını doğruladı. Bu kararla adalet bir kez daha göçük altında kalmıştır.”
Açıklama sonrası aileler, yakınlarının mezarlarını ziyaret ederek karanfiller bırakıp dua etti. Kimi aileler, mezarların başında duygusal anlar yaşadı.

Ankara emek ve demokrasi örgütleri, Soma Katliamı’nda yaşamını yitiren 301 madenciyi katliamın 5’inci yıldönümünde Madenci Anıtı önünde andı

DİSK Ankara Bölge Temsilciliği, KESK Ankara Şube Platformu, TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu, Ankara Tabip Odası ve Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nın çağrısıyla Soma Katliamı’nda hayatını kaybeden 301 işçi, katliamın 5’inci yıldönümünde Olgunlar Sokak’ta bulunan Madenci Anıtı’nda anıldı. Anmaya KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen ve TMMOB Genel Başkanı Emin Koramaz da katıldı.
Anmada basın metnini okuyan DİSK Ankara Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün, Soma AŞ’nin patronu Can Gürkan’ın geçtiğimiz ay tahliye edildiğini anımsatarak “Böylece 301 maden işçisi arkadaşımızın ardından adalete güvenimiz de göçük altında kaldı” dedi.
“Bu düzen, daha fazla kâr için daha fazla kan dökülmesini meşru gören bir düzendir” diyen Görgün sözlerine şöyle devam etti:
Soma Katliamı’nın ardından “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diyenler, hiçbir şeyi değiştirmemiş ve her şey eskisi gibi devam etmiştir. Soma Katliamı’ndan bugüne en az 28 Soma Katliamı kadar daha işçinin yaşamını yitirmesi kaza değil, tesadüf değil, hata değil, ülkeyi yönetenlerin kasıtlı bir tercihidir. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Yasası’nın, İş Sağlığı ve Güvenliği olarak değiştirilmesi, iktidar için işin ve patronların güvenliğinin işçinin yaşamından daha öncelikli olduğunu göstermektedir. Sadece kavramlardaki değişimde bile kendini gösteren bu zihniyetinin sonucu olarak, Türkiye iş cinayetlerinin en fazla olduğu ülkelerden biri olmuştur.
Bugün içinde bulunduğumuz ekonomik göçükten çıkış için insanı, emeği, doğayı ve yaşamı değil; kanı, gözyaşını, betonu ve yıkımı güvence altına alan bir yol tercih edilmektedir. Bu korkunç tercih, 301 işçinin ölümüne sebep olan maden patronuna yeniden maden işletme hakkı vererek bir kez daha ilan edilmiştir.
Demokrasi isteyenlerin, basın özgürlüğüne sahip çıkanların, yaşamı savunanların, barış talep edenlerin, iktidarı eleştirenlerin hapishanelere doldurulduğu bir ülkede, 301 kişiyi göz göre göre ölüme yollayanların serbest olması, dibi görünmeyen derinlikte bir ahlaki göçüktür. Gerekli işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almamak hata değil, kasıttır. Yıllık üretim planının neredeyse üç katı üretim yapmak için işçileri zorlamak hata değil, kasıttır.
Madenlerdeki taşeron, rodövans, dayıbaşılık gibi güvencesiz çalıştırma uygulamalarını yaygınlaştırmak, madenleri özelleştirmek, kamu denetiminden çıkarma hata değil, kasıttır. 301 işçi kardeşimiz göz göre göre gelen bir katliam sonucu hayatını kaybetmiştir. Karşımızda insan hayatına karşı büyük bir tehdit haline gelmiş; hukuki, politik, ekonomik ve ahlaki olarak göçmüş bir düzen vardır.
Soma Katliamı’nı unutmamak unutturmamak hepimizin görevidir.
Soma’nın hesabını er ya da geç soracağız. İş cinayetlerinde yitirdiğimiz kardeşlerimize sözümüz adalet olacaktır. Bu ülkede çalışırken ölmeyeceğiz, insanca çalışacağımız, insanca yaşayacağımız güzel günlere ulaşmak olacaktır.
Görgün’ün ardından Alınteri’nden Zarife Çamalan, anıtın önüne kömür döktü. Çamalan, Soma’nın sorumlularından er ya da geç katliamın hesabının sorulacağını söyledi.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi çok sayıda ilde Soma Katliamı’nı protesto etmek için sokağa çıktı.