Özgür Denizli

Türkiye’yi yönetenlere ne oldu? – İrvin Cemil Schick

Dr. Laurence Johnston Peter’ın savına göre hiyerarşik bir düzende her birey terfi edile edile yetersiz olduğu seviyeye yükselir. Dr. Peter ile Raymond Hull’ın kitaplarında ayrıntılı olarak işlenen bu ilke, Türkiye’nin vardığı noktayı mükemmel bir biçimde tarif ediyor.

İngiliz mizahından hoşlananların çok sevdiği bir skeç vardır: The Ministry of Silly Walks (Salak Yürüyüşler Bakanlığı). Monty Python ekibi tarafından ilk defa 1970 yılında yayınlanan bu skeç, o günden bu yana popülerliğinden hiçbir şey kaybetmedi.

Skeçin konusu, güya ihâle açarak yeni salakça yürüme biçimleri icad ettiren bir devlet dairesi, İngiliz hükümetinin hayâlî “Salak Yürüyüşler Bakanlığı”. Gülünç olması hem görevin kendisinin saçmalığından ileri geliyor, hem de devlet bürokrasisinin mantıksız ve verimsiz işleyişini hicvetmesinden.

İşin doğrusu son haftalarda iktidarın düştüğü gittikçe absürtleşen durumlar bana bu skeçi hatırlattı. Hele İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında, Fatih türbesinde ellerini arkasında kavuşturduğu için soruşturma açılması -ve Süleyman Soylu’nun İmamoğlu’nun suç işlediğini düşündüğünü teyid etmesi- gerçekten de Monty Python komedyenlerinin Türkiye’nin idaresini ele geçirmiş olduğunu düşündürdü bana.

Bunca şey nasıl oldu?

Ne oldu bunlara? İktidara geldiklerinde saat gibi çalışan bir kadro bu hale nasıl geldi? Milyarlarca dolarlık döviz rezervlerini çarçur edenlerin, kendi bakanlığına pahalıya dezenfektan satıp yakalananların, lüks arabalarında burunlarına “pudra şekeri” çekenlerin, tam aya gidecekken patates soğan dağıtanların, Ponzi dolandırıcılarının, catering şirketli “çat kapı” iftarların, rektörlük oynayan soytarıların, her gün yüzlerce insan ölürken pandemi destanı yayınlayan narsist iletişimcilerin, “şu bakara ne makara”cı büyükelçilerin, mafya babalarıyla işbirliği yapan milliyetçilerin, bir yandan milyonları evlerine kapatırken bir yandan da binlerce insanın bir araya geldiği kongreleri örgütleyenlerin… iktidarı olmalarını nasıl açıklamalı?

Peter ilkesi

Aklıma “Peter ilkesi” (The Peter Principle) geldi. Kanadalı Dr. Laurence Johnston Peter’ın (1919-1990) savına göre hiyerarşik bir düzende her birey terfi edile edile yetersiz olduğu seviyeye yükselir. Dr. Peter ile Raymond Hull’ın 1969’da yayınlanan kitaplarında ayrıntılı olarak işlenen bu ilke, Türkiye’nin vardığı noktayı mükemmel bir biçimde tarif ediyor. En çok da hiyerarşinin en tepesindeki zat-ı muhteremi.

Futbolculuktan belediye başkanlığına, oradan başbakanlığa, cumhurbaşkanlığa, nihayet tekadamlığa tırmanmış olan birinin bu süreç içinde yetersizlik düzeyine erişmesi hayli olasıdır aslında. Örneğin her terfide yetersizlik düzeyine varmış olma ihtimalinin yüzde 10 olduğunu varsayalım. Bu durumda tekadamlığa gidene kadar yetersizlik düzeyine varmış olması ihtimali yüzde 47’dir! Evet, yanlış okumadınız. Tekadamın işgal ettiği mevkiin gerektirdiği yeteneklere sahip olmaması ihtimali neredeyse -Turgut Özal’ın deyimiyle- “fifty-fifty”dir! (Yıllar evvel Stanford Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. David Luenberger benzer bir hesap yapmıştı bir konuşmasında; onun ilhamıyla yazdım bunları.)

Bugün Türkiye’yi tek başına yönetmek hevesinde olan, her şeyin kendisinden sorulması gerektiğini belirten saygıdeğer kişinin, üstlendiği görevi yerine getirmekten artık âciz olduğu açık. Yalnız kendi görevini yapmaktan değil, çevresine topladığı yardımcıların kıfayetini tayin etmekten de âciz anlaşılan. Her gün yeni bir saçmalığın gündeme gelmesinin nedeni bu sanırım.

Damat Bey’in dediği gibi, Allah sonumuzu hayretsin…

İrvin Cemil Schick

Doktorasını Massachusetts Institute of Technology’de (ABD) tamamladı, Harvard Üniversitesi, M.I.T. ve İstanbul Şehir Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yaptı. Halen École des Hautes Études en Sciences Sociales’da (Fransa) ikinci doktorasını bitirmeye çalışıyor. The Erotic Margin: Sexuality and Spatiality in Alteritist Discourse (1999; Türkçe çevirisi: Batının Cinsel Kıyısı: Başkalıkçı Söylemde Cinsellik ve Mekânsallık, 2002), Çerkes Güzeli: Bir Şarkiyatçı İmgenin Serüveni (2004), ve Bedeni, Toplumu, Kâinâtı Yazmak: İslâm, Cinsiyet ve Kültür Üzerine (2011; 3. basım 2017) başlıklı kitapların yazarı; Turkey in Transition: New Perspectives (E. Ahmet Tonak ile, 1987; Türkçe çevirisi: Geçiş Sürecinde Türkiye, 1990; 6. basım 2014), M. Uğur Derman 65. Yaş Armağanı (2000), Avrupalı Esireler ve Müslüman Efendileri: “Türk” İllerinde Esaret Anlatıları, (2005), Women in the Ottoman Balkans: Gender, Culture and History (Amila Buturović ile, 2007; Türkçe çevirisi: Osmanlı Döneminde Balkan Kadınları: Toplumsal Cinsiyet, Kültür, Tarih, 2009), Calligraphy and Architecture in the Muslim World (Mohammad Gharipour ile, 2013), Aşk-ı Nebî: Doğumunun 1443. Yılında Hz. Peygamber (2014), Türk Mimarisinde İz Bırakanlar: Türk Mimarisinde Abide Şahsiyetler (heyet üyesi olarak, 2015) ve Hûbân-nâme-i Nev-edâ: Bir İstanbul Esnaf Güzellemesi (2017) başlıklı kitapların editörüdür. Bir hayli de makale yazdı. Başlıca ilgi alanları İslâmî kitap sanatları; İslâm toplumlarında toplumsal cinsiyet, cinsellik, beden ve mekân; İslâm’da hayvan ve çevre; İslâm’da hafî ilimlerdir.

Kaynak: Bianet

Exit mobile version