Özgür Denizli

Anayasa profesörü Gözler’den, ‘pandemi süreci’ndeki hukuksuzluk tablosu

Pandemi sürecinde alınan kararların anayasaya aykırılığını bir tablo haline getiren anayasa profesörü Kemal Gözler, “Pandemiyle mücadele süreci, olmayan bir kurulun olmayan kararlarıyla başlayıp, şekil olarak dahi hukuka aykırı işlemlerle devam ediyor ve kanuna aykırı idarî yaptırım kararlarıyla müeyyidelendiriliyor. Hukuk devleti bu sürecin neresinde? Gören, bilen var mı” diye sordu.

anayasa.gen.tr’de kaleme aldığı yazıda “Pandemiyle mücadelenin hukuki süreci dört aşamadan oluşmaktadır” diyen Prof.Dr. Kemal Gözler, bunları şöyle sıraladı: ‘Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nin toplanması ve karar alması, İçişleri Bakanlığının genelge çıkarması, il umumi hıfzısıhha kurullarının karar alması, kararlara aykırı davrananlara idari para cezası verilmesi.”

Prof. Gözler, ‘bu dört aşamada dört tür işlem olduğunu; birincisinin hukuken yok, diğer üçünün ise hukuka apaçık bir şekilde aykırı olduğunu’ ifade ederek söz konusu işlemleri şöyle sıraladı:

Hukukumuzda ‘Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ diye bir kabine yoktur

1. Hukukumuzda ‘Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’diye bir kabine yoktur; bu kabinenin anayasal, yasal ve hatta kararnamesel bir dayanağı bulunmamaktadır. Hukuken olmayan bir kabine, haliyle herhangi bir karar alamaz; bu kabinenin aldığı bütün ‘kararlar’ maddi yoklukla maluldür. Bunun sebepleri 16 Mayıs 2021 tarihinde yayınladığım makalemde açıklanmıştır.

‘Genelge memura hitap eder, vatandaşlara değil’

2. İçişleri Bakanlığının çıkardığı genelgeler, hukuka aykırıdır. Çünkü bir kere, ‘genelge’ bir bakanlığının kendi memurlarına hitap eden bir işlemdir; ‘genelge’ ile vatandaşlara hitap eden düzenleme yapılamaz. Kaldı ki, temel hak ve hürriyetler de genelgeyle değil, Anayasamızın 13’üncü maddesine göre, ancak kanunla sınırlanabilir. Bu genelgelerin neden hukuka aykırı olduğu konusunda daha fazla bilgi için 14 Mayıs 2021 tarihinde yayınladığım makaleme bakılabilir.

‘İdari para cezaları da hukuka aykırıdır’

3. İl umumi hıfzısıhha kurulu kararları da hukuka aykırıdır. Çünkü 1593 sayılı Umumî Hıfzıssıhha Kanununda, il umumi hıfzısıhha kurullarına bu tarzda (maske takma zorunluluğu, genel sokağa çıkma yasağı gibi) genel yasaklar koyma yetkisini veren bir hüküm yoktur. İl umumi hıfzısıhha kurulu kararlarının neden hukuka aykırı oldukları konusunda daha fazla bilgi için 6 Temmuz 2020 tarihinde yayınladığım makalemin II nolu başlığına bakılabilir.

4. İl umumi hıfzısıhha kurulu kararlarıyla belirlenen, sokağa çıkma yasağı, maske takma zorunluluğu belirli gibi yasak ve tedbirlere aykırı davrananlara da 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 32’nci maddesine veya 1593 sayılı Umumî Hıfzıssıhha Kanununun 282’nci maddesine göre verilen idari para cezaları da hukuka aykırıdır. Çünkü bu 5326 sayılı Kanunun 32’inci maddesine göre idarî para cezası verilebilmesi için kendisine aykırı davranılan’emrin hukuka uygun olması’ gerekir. Oysa burada verilen emir, hukuka aykırıdır. 1593 sayılı Kanunun 282’nci maddesine göre ise, bu kanuna dayanarak ceza verilebilmesi için ‘bu kanunda yazılı olan yasaklara veya zorunluluklara aykırı hareket’ edilmesi veya ‘zorunluluklara’ uyulmaması gerekmektedir. Söz konusu yasak (örneğin genel sokağa çıkma yasağı) ve zorunluluklar (örneğin maske takma zorunluluğu) 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununda yazılı değildir. Bu konuda daha fazla bilgi ve keza söz konusu idari yaptırım kararlarına karşı başvuru yollarının neler olduğu ve sulh ceza hâkimliklerinin ne karar vermesi gerektiği konusunda 6 Temmuz 2020 tarihinde yayınladığım makalemin III nolu başlığına ve 8 nolu dipnotuna bakılabilir.

Bu dört hukuka aykırılığın birbirine zincirleme şekilde bağlı olduğunu kaydeden Gözler, aşamaları şema olarak şöyle paylaştı:

Şema: Kemal Gözler (anayasa.gen.tr)

Şemanın büyütülmüş hali

Profesör, pandemiyle mücadele amacıyla alınan tedbirlerin gereksiz olduklarını değil, hukuka aykırı olduklarını savunduğunu da belirtti.

Kaynak: DİKEN

Exit mobile version