Özgür Denizli

Beyaz reform, beyaz önlüklüleri mutlu etmedi: ‘Sağlıkta şiddeti daha da artırır’

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın ‘Beyaz Reform’ olarak nitelendirdiği Ek Ödeme Yönetmeliğine tepkiler sürüyor. Yönetmelikle koruyucu sağlık hizmetlerinin göz ardı edildiği, daha maliyetli tedavi edici hizmetlerin teşvik edildiği, hekimler ve kurumlar arasında ayrım yapıldığı eleştiriliyor.

Fotoğraf: Pixabay

Sağlık Bakanlığı 12 Ağustos’ta Resmi Gazete’de yayımlanan Ek Ödeme Yönetmeliğini hazırlarken, meslek odaları, uzmanlık dernekleri ya da sendikaların görüşünü almadı. Tüm sağlık çalışanlarının talebi olan ’emekliliğe yansıyan yeterli ödeme’ yönetmelikte karşılık bulmadı.

Yeni ek yönetmelik de AKP iktidarının yaşama geçirdiği ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla uyumlu. Tüm sağlık hizmetlerinde hissedilen program, sağlık ortamını piyasanın taleplerine bıraktı. Performansa dayalı ek ödeme sistemi, programın en önemli bileşeni oldu. Hekim ve sağlık çalışanları, hastaların ve toplumun sağlık gereksinimlerine göre değil, kısa sürede daha fazla kâr getiren uygulamalara yöneltildi. Ek yönetmelik de programla uyumlu.

‘Gelirde belirsizlik sürecek

Türk Tabipler Birliği (TTB) Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu Yürütme Kurulu Genel Sekreteri Prof. Dr. Funda Barlık, yönetmeliğin yeni tanımlar ve hesap formülleri öngörse de Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın sağlığı rant alanı gören özünü koruduğu söyledi.

Performans ek ödemesinden devşirilen yeni bir sabit ek ödemenin daha (taban ödemesi) mevcut sabit ek ödemenin yanına eklendiğini belirten Barlık, şunları dedi: “Temel ücrette artış yerine, yine gelirde belirsizliği sürdürecek bir teşvik/performansa dayalı ödeme söz konusu. Emekliliğe yansıyan bir ödeme bugün de getirilmedi. Olumsuzlukları çok belirgin olan bu sağlık sisteminin aynı yöntemle ayakta tutulmaya çalışıldığı çok açık. Hekimler, sağlık çalışanları ama en önemlisi hastalar ve toplum sağlığı da olumsuz etkilenmeye devam edecek.”

Hekimlerin bir bölümünün, yoksullaşmasının geçici ve kısmi engellenmesinin önemli ancak yaratılan haksızlık, çifte standart ve tehditlerin kabul edilmez olduğunu söyleyen Barlık, TTB ve 24 uzmanlık derneği adına konuştu:

Geçici çözümler üretecek bile olsa, yönetmeliğin derinleştirdiği haksızlıklara son verecek şekilde ivedi düzeltilmesi şart. Sağlık sistemi koruyucu, tanı ve tedavi edici hizmetlerin bir bütünü olarak ele alınmalı. En büyük gereksinimimiz, hepimizin haklarını alabileceği, toplum sağlığını önceleyen yeni bir sağlık sistemini birlikte inşa etmek. Bu amaçla Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi ve uzmanlık derneklerinin birlikteliği olan TTB Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu olarak yapılan yanlışlıkları ortaya koymaya ve çözüm yolları oluşturmak için çalışmaya devam edeceğiz.”

Hekimlere ‘çifte standart

Yönetmeliğin çok eleştirilen düzenlemeleri arasında sadece bir grup hekimi kapsaması yer alıyor. Kamu kurumlarındaki sağlık çalışanlarının bir bölümü ek ödemeden yararlanacak.

Bunlar da büyük büyük kamu hastanelerinde ‘gelire katkısı olan hekimler.’ Tıbbi mikrobiyoloji, tıbbi biyokimya gibi temel bilimlerdeki uzman hekimler, dahili tıp branşları arasında yer alan tıbbi farmakoloji ve halk sağlığı uzmanları, üniversite hastanelerinde çalışan asistan hekimler, uzman ve öğretim üyesi hekimler, kamuda il ve ilçe sağlık müdürlüklerinde çalışan halk sağlığı uzmanları kapsamın dışında bırakıldı.

Katsayılarda bazı değişikler olsa da yine çalışma barışını bozacak, adalet ve eşitlik ilkeleriyle açıklanamayacak bir şekilde branşlar ve meslekler arasında fark büyüdü. Yönetmelikte, idari görevdekilere de ayrıcalıklı ek ödeme uygulamaları sürüyor.

Barlık, şunları dedi: “Yönetmelik niteliğe değil, niceliğe önem veren bakış açısıyla hazırlanmış. Gelecek nesillerin sağlığını ve varlığını tehlikeye atan, hizmete katkıdan anladığı doğrudan gelir getiren faaliyet olan bakanlık daha önce olduğu gibi, koruyucu sağlık hizmetlerini ve temel bilimleri değerli görmediğini yeni yönetmelikte de itiraf etti.

Belirlenen kriterler daha çok hastaların en ucuz yoldan tedavisine odaklanıyor. Koruyucu sağlık hizmetlerinin ve bu hizmetleri sunanların önemini göz ardı ediyor. Oysa performans uygulamasında temel kriter “toplumun sağlık düzeyinin iyiliği” olmalı. Yani sağlık hizmetlerinin performansının doğru bir şekilde değerlendirilebilmesi için verilen hizmetin öncelikle toplumsal düzeyde hedeflerinin olması ve bu hedeflerin değerlendirilmesi gerekir.”

Yönetmelik, hekimlerin mesleki gelişimlerine katkı amacıyla katılacakları kongre vb. bilimsel faaliyetleri de desteklemiyor.

‘Bakanlık ile YÖK hastanelerinde fark var

Yine yönetmeliğin çifte standart uygulamalarından biri de Sağlık Bakanlığı ve üniversite hastanelerindeki anadal ve yan dal asistanları arasındaki gelir farkı. Üniversitelerdeki asistan hekimlerin durumu Sağlık Bakanlığıyla afiliye olan üniversiteler ve afiliye olmayan üniversiteler arasında belirgin farklılık gösteriyor.

Barlık, asistanlığın uzmanlık eğitimi öğrenciliği, yani eğitim alınan bir süreç olduğu ve tümünün ana dal ve yan dal uzmanı olur olmaz Sağlık Bakanlığı tarafından devlet hizmeti yükümlülüğüne tabi tutulduklarını hatırlattı: “Uzmanlık eğitimi alan asistanlar ve branşlar arasında gelir farklılığı olmamalı. Ana dal asistanları kendi içlerinde, yan dal asistanları da kıdem artışına bağlı kendi içlerinde döner sermaye, gelir, performans, katsayı gibi unsurlardan bağımsız tek kalemde genel bütçeden karşılanan tatmin edici bir maaş almalı.”

‘Mezunların branş seçimi etkilenecek

Bu farklılığın giderilmemesi halinde tıp fakültesi mezunları uzmanlık branş seçimlerini gelir getirme durumuna göre belirleyeceklerini vurgulayan Barlık, şöyle devam etti: “Uzun bir süredir en köklü üniversite hastanelerinde dahi ana dal ve yan dal asistan kadrolarının boş kaldığı bir gerçek. Bunlardan da önemlisi bu yönetmelikle tıp fakültesi eğitiminde çok önemli bir role sahip temel bilim öğretim üyelerinin emeği göz ardı ediliyor.”

TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut ek yönetmeliğin dışında kalan üniversite hastaneleriyle ilgili çalışmaların sürdüğünü söyleyerek şunları dedi: “Bu çalışmada da ek yönetmelik hazırlanırken olduğu gibi ilgili meslek örgütleri, dernekler, sendikalarla görüşülmedi. Önümüzdeki hafta YÖK’le ilgili yeni düzenlemenin yayınlanacağını umuyoruz. Bu yönetmeliğin gecikmesi de bir mağduriyet yaratıyor.”

Ek düzenlemenin beklentilerini karşılamadığını söyleyen Bulut, şöyle devam etti: “Çünkü TTB olarak tek ödeme, emekliliğimize yansıyan güvenceli bir gelir artışı istiyoruz. 2003’deki satın alma gücümüzün üçte birine gerilemiş durumdayız. En azından yüzde 200’lük, emekliliğe yansıyan bir maaş iyileştirmesi bekliyoruz. Döner sermaye gelirlerinden, genel bütçeden yapılacak düzenlemeler para olduğu sürece devam edecek güvencesiz artışlar. Geleceği yok.”

‘Sağlıkta şiddeti daha da artırır

TTB Merkez Konsey Üyesi Dr. Adalet Çıbık, yeni düzenlemenin sağlıkta şiddeti artıracağını söyledi. Koruyucu ve tedavi edici hekimliğin bir bütün olduğunu hatırlatan Çıbık, şöyle konuştu: “Hastaya beş dakika hatta daha da kısa süre ayrılabilecek, şiddet daha da artacak. Hekimlerin yurt dışına göçlerinin nedenleri arasında ilk sırada sağlıkta şiddet geliyor. Yani bu açıklanan yönetmeliğin sağlıkta şiddeti artıracağı yönünde kaygılarımız var. Yönetmelik yurtdışına gözleri engellemeyecek.”

Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Oya İtil, ek yönetmelik kamu hastanelerinde çalışanların ücretlerinde bir nebze iyileştirme yapsa da üniversite hastanelerindekileri kapsamadığını vurguladı. Üniversitelerde hekim ve asistanların da düzenleme beklediğini ifade eden İtil, ek yönetmeliğin tüm sağlık çalışanlarını kapsaması gerektiğini söyledi.

Kaynak: DİKEN – Mesude Erşan

Exit mobile version