Acil Tıp Uzmanları’nın yayımladığı Maraş merkezli depremlerle ilgili saha gözlem raporu da iktidar yetkililerinin “depremin ilk dakikasından itibaren devlet ayaktaydı” açıklamalarının gerçek olmadığını ortaya koyuyor.
Acil Tıp Derneği, Şubat’ta Maraş merkezli ve çevresindeki 10 ili etkileyen depremle ilgili acil tıp uzmanlarının verilerinden hareketle bir saha gözlem raporu yayınladı. Tüm ilgili kurumların depremle ilgili yayınladığı raporlarda olduğu gibi Acil Tıp Uzmanları raporu da iktidar yetkililerinin “depremin ilk dakikasından itibaren devlet ayaktaydı” açıklamalarının gerçek olmadığını ortaya koyuyor.
Rapor, deprem kuşağında yer alan Türkiye’de afetler için yapılan Türkiye Afet Müdahale Planı’nın (TAMP) oluşturulmasında İçişleri Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Türk Kızılayı gibi kurumların, AFAD’ın çözüm ortakları olduğunu ve AFAD koordinasyonu altında bu kurumlarla birlikte Plan’ın hazırlandığını belirtiyor.
Rapor, Maraş merkezli depremin ilk 7 gününde, belli mevzuatlara göre hazırlanması gereken Plan gereği, gerekli olan sağlık planlamasının yeterli bir şekilde yapılmadığını tespit ediyor.
Sağlık çalışanları, malzeme ve lojistikte koordinasyon yok
Birçok sağlık merkezinin etkisiz hale geldiği depremde koordinasyonda ciddi sorunların olduğuna dikkat çeken Rapor, yaşanan eksiklikleri şöyle sıralıyor;
- Afetin ilk günlerinde malzeme ve personel eksikliği yaşandı.
- Depremin 1 ve 2. günlerinde başvuruların aşırı sayıda olabileceği gözetilmedi.
- Kötü hava şartlarının yaratacağı sonuçlara dair önlem alınmadı.
- Sağlık personelinin barınma, yiyecek ve ısınma gibi sorunları çözülmedi.
- Kurulan sahra çadırları plansız bir şekilde kurulduğu için ilaç, malzeme, soğuk kış şartları ile birleşince istenilen performansı ortaya konulamadı.
- Sahra çadırların hijyen ve sterilizasyonunun sağlanamaması tıbbi tedaviyi zorlaştırdı.
- Hastane bahçelerindeki otoparklar sahra çadırlarının önündeki en büyük engeli oluşturdu.
- Hastane binalarındaki yıkım ve zararların afette medikal kırılganlığı çok belirgin ölçüde arttırdığı görüldü.
- Malzeme ve lojistik, sağlık çalışanlarının planlaması ile benzer koordinasyonsuzluk tespit edildi.
- Hastanelerdeki internet ve iletişim ağlarının depremle zarar görmesi hasta kimliklendirmesini, takibini, tanı süreçlerini (laboratuvar ve görüntüleme) zorladı.
- Alanda tedavilerin devamı, takibi yapılamadı, kayıt sistemleri erken dönemlerde sağlanamadı.
- Erken dönemde acil servislerde hizmet veren hekimlerin aynı zamanda afetzede olmalarından ötürü afet triyajında “siyah kod“kararı vermekte zorlandıkları görüldü.
- Acil servislerde yatak başı görüntüleme imkanlarının olmaması, hastaların görüntüleme için hastane içerisindeki görüntüleme merkezine götürülmesini gerekli kılmaktadır. Bu durum hastane taşıma personeli ve sedye yetersizliği sebebiyle ciddi bir kırılganlık unsuruna dönüştü.
Kağıt temelli bilgilendirme sistemleri uygulanmalı
Rapor, depremin internet bağımlı hastanelerde bilgi sistemlerinin kırılganlığını da ortaya koyduğunu, kağıt temelli bilgilendirme sistemlerinin uygulanmasını, sağlık personelinin sürekli eğitiminin yanı sıra organizasyon ve triyaj, ilk yardım uygulamaları, atel uygulama, resüsitasyon, şarj üniteleri varsa elektrik ihtiyacı olmadan kullanılabilen USG cihazlarının seviye ve düzey olmaksızın tüm acil servislerde bulunmasının sağlanması gerektiği önerisini yapıyor.
Kaynak: Siyasihaber
