Dünya’daki çatışmaların sonlandırılması üzerine çalışmalar yapan merkezi Londra’da bulunan Demokratik Gelişim Enstitüsü (DPI), toplantılar serisinin birini de Ankara’da düzenledi. “Uluslararası Çatışma Çözümü Deneyimlerinden Çıkarılacak Dersler” başlıklı toplantıya, gazeteciler yazarlar, siyasetçiler, akademisyenler ve Türkiye’deki çözüm süreci sırasında kurulan Akil İnsanlar Heyeti üyeleri katıldı. Toplantıda Filipinler, Kuzey İrlanda ve Güney Afrika’da yaşanan çatışmaların sonlandırılmasında görev alan isimler deneyimlerini paylaştı.
Toplantıya katılanların gündeminde ise Türkiye vardı. Türkiye’de Kürt sorununa çözüm bulmak amacıyla 2013 yılında başlatılan süreç neden yarım kaldı? Çözüm sürecini halka anlatmaları için kurulan Akil İnsanlar Heyetinin iki üyesi Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fuat Keyman ile AKP eski Diyarbakır Milletvekili Abdurrahman Kurt bu soruya yanıt verdi.
Amerika’nın Sesi’ne konuşan Prof. Dr. Fuat Keyman, Türkiye’nin sürece hazırlıksız başladığını söyledi. Keyman, “Bir şekilde bir karar verilmiş ama iş nasıl gidecek? İki aktör arasında niyet anlamında bir uzlaşma var mı? Bunlar baktığımız zaman hem sürecin mimarisi, hem işleyişi, ilişkiler biraz hazırlıksız olmuş. O yüzden bu toplantılar önemli çünkü bunlardan öğreniyoruz. Bundan sonra başladığı zaman ne tür hazırlıklar yapılması lazım, nelerin üzerinde durulması lazım…
Yeni bir sürecin Suriye’den başlayacağını savunan Keyman, “Acaba süreç Suriye’den başlayıp Türkiye’ye mi gelecek yoksa tersi mi olacak? Burada hala belirsizlikler var. Bana göre büyük bir ihtimalle tekrardan normale dönüş, Suriye’deki yeniden yapılanma ve gelişmelere bağlı olacak. Çünkü aktörlerin ikisinin de, hem Kürtler’in hem Türkiye’nin ve onun çevresindeki partilerin hepsinin gözü Suriye’nin geleceğinin nasıl olacağının üzerinde. Bölgesel yapı Türkiye’de çok belirleyici oluyor” diye konuştu.
Süreci Amerika’nın Sesi’ne değerlendiren Abdurrahman Kurt, Türkiye’deki sürecin dünya deneyimleriyle ortak noktalarını değerlendirdi. Kurt, “Kullanılan yöntemlerde, çözüme olan istek ortak paydada çok önemli. Güçlü bir hükümet, karar alabilme yeteneğine sahip, alınan kararları uygulayabilme yeteneğine sahip güçlü bir hükümet ortak paydalardan bir tanesi. Çözüme ilişkin iki tarafın da istiyor oluşu, çatışmanın çözümsüzlük olduğu bilinci her tarafta olması başka bir ortak payda.
Türkiye’deki sürecin yürümemesini üçüncü tarafın olmaması ve dış dinamiklere bağlayan Kurt, “Bizim çözüm sürecinin çöküşündeki önemli parametrelerden bir tanesi üçüncü gözün olmayışıydı. Üçüncü gözle ilgili Türkiye’deki çelişki şundan kaynaklandı, onu iyi yönetemedik. Üçüncü tarafların tarafsızlığına ilişkin inançsızlık vardı. Buradaki çalışmalarda şunu gördük, örneğin Filipinler örneğinde önemli bir ifade kullanıldı ‘Eğer siz üçüncü gözün sınırlarını koyarsanız görev yetki ve alanlarını belirlerseniz, gerektiğinde değiştirebileceğiniz
Kurt, “Yeni bir süreç başlayabilir mi?” sorusuna ise “Yeni bir sürecin belki partnerleri ve parametreleri tekrar tartışmaya açmak kaydıyla olabileceğini düşünüyorum” yanıtını verdi.
Kaynak: Amerikanın sesi
